Cem Küçük Erol Simavi'yi belli ki hiç tanımamış...
Haldun Simavi, 12 Eylül’ün silahla gelmiş cumhurbaşkanı Kenan Evren Günaydın Gazetesi’ni ziyarete geldiğinde, odasından çıkıp da karşılamaya bile gitmedi…
ADNAN BERK
OKAN
Yapma Cem…
Etme…
Sen daha bir yıl öncesine kadar gazeteciliği böyle yapmıyordun…
Gerçekten objektiftin…
Ve…
Bu köşede alkışlanıyordun…
Günün Köşe Yazarı seçiliyor, “Cem Küçük Kazandı” denilerek taltif ediliyordun…
Ama sonra ne oldu nasıl oldu birden değiştin…
Ali Bayramoğlu ve hatta belki de Etyen Mahcupyan olacakken gittin iktidar medyasının Emin Çölaşan’ı oldun…
Değer mi Cem?..
İşte bugünkü yazın…
Neymiş?...
Aydın Doğan, “mevcut çatışmada net ve kesin bir tercih yaparak cemaatin yanında saf tutmuş” muş…
De ki öyle…
De ki Aydın Doğan bir medya patronu olarak tercihini Cemaat’ten yana yaptı?..
Sana ne?..
Senin patronların da aynı çatışmada Hükümet’ten yana tavır almadılar mı?..
Diyeceksin ki; “benim patronlarım seçilmişlerden yana tavır aldılar”…
Peki ama CHP, MHP ve BDP silâh zoruyla mı girdiler Meclis’e?..
Niye o seçilmişlerden yana olmuyorlar da iktidar partisinden yana oluyorlar?..
Hem; demokrasilerde siyasi partiler kadar sivil toplum örgütleri, cemaatler ve hatta tarikatlar da özgür ve etkin olamazlar mı?..
Olamazlarsa demokrasinin erdemi nerede?...
Aydın
Doğan, yeni
Erol Simavi
imiş…
Öyle diyorsun…
Olmuyor ama Cem…
Simavi’ler Türkiye’de gerçek manada medya patronluğunun son örnekleriydiler…
Haldun Simavi, 12 Eylül’ün silahla gelmiş cumhurbaşkanı Kenan Evren Günaydın Gazetesi’ni ziyarete geldiğinde, odasından çıkıp da karşılamaya bile gitmedi…
Çalışma arkadaşları Evren’e gazetenin matbaasını gezdirirken Haldun Bey odasındaydı…
Senin patronun ya da Aydın Doğan ve diğerleri; bugün bırak eli silahlı bir cumhurbaşkanını; seçilmiş cumhurbaşkanı veya başbakan geldiğinde odasında oturabilir mi?..
Ne demek “Artık kendisi (Aydın Doğan) için yolun sonu görünmüştür" demek...
Ne demek Erol Simavi'yi örnek vermek?..
Erol Simavi’yi hangi Hükümet
yıktı söyle de bileyim?..
ANAP mı?..
Yoksa Çiller’in başbakanlığındaki DYP – SHP ortak Hükümeti mi?..
Hayır Cem…
Erol Simavi, kamudan ihale almadan; enerji veya bankacılık gibi sektörlerden birine girmeden sadece reklâm gelirleriyle gazetecilik yapılamayacağını gördüğü için sattı Hürriyet’i…
Kime sattı?..
Bir banka patronu olan Aydın Doğan’a sattı…
Yani…
Örnek vereceksen eğer inandırıcı olsun…
Erol Simavi gibi bir “Son Mohikan”ı karalamak üzerine olmasın…
Yani Cem…
Erol Simavi Türkiye’nin gelmiş geçmiş en güçlü gazetesi (Halen öyle) Hürriyet'i Hükümet baskı yaptığı için değil, gelecek göremediği için sattı…
Uzan’lara
gelince...
Nasıl yıkıldıklarını ve medyasına kimin
ve "niçin" el koyduğunu ise bütün dünya
biliyor…
Bu nedenle Uzan örneğin bir gazeteciye hiç yakışmadı…
Çok çirkin…
O çirkin ve hatta “kirli” örneğinden sonra bir de 30 Mart seçimleri sonrasını hatırlatman ise ayıbının üzerine tüy dikmektir…
Ne olacak 30 Mart’tan sonra?..
Aydın Doğan’ın siyasi partisi var,
kendisi de genel başkan ve seçimi kaybettikten sonra iktidar
“en güçlü benim” deyip
Aydın Doğan’ı aynen
Uzan ailesine yaptığı gibi siyasi gücünü
kullanarak yıkacak mı?..
Aydın Bey'i hapse atıp, elinden
servetini mi alacak?..
Bak Cem…
Sadece bir yazar değil aynı zamanda başarılı bir yayıncısın da…
Ama asıl biten sensin…
Bitecek olan sensin…
Aydın Doğan da biter mi bitmez mi bilmem…
Eğer ticari başarısızlıklarıyla bitecekse üzülmem bile…
Ama…
Siyasal iktidar halktan aldığı gücü, bir medya patronu iş adamını yıkmak için kullanırsa, ben de elimden gelen bütün gücümle o iktidarın yıkılması için çalışırım…
Gerekirse Boğaz Köprüsü’ne çıkar kendimi yakarım…
Ben giderim…
Aydın Doğan da gider…
Başka muhalifler de…
Ve fakat...
Yerlerimiz boş kalmaz…
Sizler ise asla dolduramazsınız…
Ama Cem…
Demokrasi bu defa giderse, yerine konulabilecek bir başka demokrasi modeli yok…
Bu ülkede demokrasinin alternatifi ne yazık ki sivil diktadır Cem…
Ve sen ne yazık ki sivil dikta istiyorsun…
Yani…
Ayıp ediyorsun…
Seni sevenleri de çok üzüyorsun…
Not:
Sevgili Cem;
28 Şubat Sürecinde ve TV ekranında Aydın
Doğan'ın, seçilmiş iktidarın Başbakan Yardımcısı
ve Dışişleri Bakanı'na yaptığı hakaretleri hatırlatıp
"parmak sallayan" da benim ha...
Ama...
Tek bir yazımda veya konuşmamda "Biteceksin Aydın
Doğan" deyip siyasal iktidar tarafından bitirileceğini ima
bile etmedim...
Liberal demokrasilerde bir iş adamı ya
yolsuzluk yaptığı tarafsız ve bağımsız
mahkemelerde kanıtlanınca...
Ya da kötü yönetimi nedeniyle batmalı...
İşadamları siyasal iktidara muhalefet ettikleri için batırılıyorsa
eğer...
O ülkede demokrasiden değil, diktatörlükten söz edilir
ancak...
adnanberkokan@gmail.com