Cem Küçük bombaladı Fehmi Koru hakkında olay sözler
İnternethaber'den Hande Aydemir'e konuşan Cem Küçük medyanın ünlü kalemleri hakkında konuştu. Cem Küçük röportajında ikinci bölümde Fehmi Koru açıklamaları çok konuşulacak.
Star gazetesi yazarı Cem Küçük ile söyleşimizin ikinci bölümünde muhafazakar medyanın ünlü isimleri var. Cem Küçük mahallesinin kanaat önderlerinden olan Fehmi Koru hakkında olay yorumlar yaptı.
Yılmaz Özdil'den Fatih Altaylı'ya, Nevşin Mengü'den Akif Beki'ye kadar bir çok ünlü isme de dokundu.
Cem Küçük röportajının ilk bölümünü yandaki fotoğrafa tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bugün sizlere söyleşinin ikinci bölümünü sunuyoruz;
TASFİYE EDİLDİKLERİ İÇİN BÖYLE DAVRANIYORLAR
HA - Biz şimdi muhalefetten konuşuyoruz, Doğan Grubu'ndan konuşuyoruz ama bir bakıyoruz aynı davanın insanları da farklı alanlara doğru gidiyor. Zaman zaman sizin de Karar Gazetesi, Mehmet Ocaktan, Mustafa Karaalioğlu ve Elif Çakır gibi isimlere karşı söylemleriniz oluyor. Bunu nasıl değerlendireceksiniz? Kararı açıp baktığınızda satır aralarında ne görüyorsunuz?
HA - Peki Türkiye’de hiç muhalif kalmayacak mı? Yani
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ya da Başbakan’a her karşı duran ekip yok
mu olacak?
CK - Hayır. Bu ülkede bir sürü kişi muhalefet
yapıyor. Sözcü yapıyor, kısmen Cumhuriyet yapıyor. Bir sürü muhalif
yayın organları var. Biri çıkıp bu hükümeti de Erdoğan’ı da
istediği gibi eleştirebilir ama onlar eleştiri yapmıyor. Onların
yaptığı milli güvenliği ihlal etmek ve FETÖ ile PKK gibi milli
güvenliği ilgilendiren meselelerde devletin yanında durmamak.
Habertürk yazarı Umur Talu hükümeti sürekli eleştirir. Ben ona bir
şey diyor muyum, hiç yazdığımı gördünüz mü? Ben hiç Yılmaz Özdil’i
de yazmadım. Sözcü’de bir sürü yazar var. Emin Çölaşan’dan Yılmaz
Özdil’e kadar onlarca yazar var benim yazmadığım. Ben hiç kimsenin
okumadığı Kadri Gürsel’i neden yazayım? Kadri Gürsel Milliyet’te
yazarken kimsenin okumadığı bir yazardı, kimsenin takmadığı bir
yazardı. Nerede şimdi? Hiç bir yerde yok. Ama milli güvenliği
tehdit ediyordu. 'Suruç katliamını Erdoğan yaptı' demeye
getiriyordu. 'PKK ile olan savaşı Erdoğan koltuğunu kurtarmak için
başlattı' diyordu. Eleştirsinler tabi ki. Bu ülkede Sözcü olacak,
Korkusuz olacak, Cumhuriyet olacak. Mesela ben Karar’dakilerin
gazete kurmasını çok beğeniyorum. Gazete kursunlar, televizyon da
kursunlar hatta ben kamu bankalarının yerinde olsam kredi de
veririm. Yani herkes safını belli etsin, alengirli iş çevirmesin.
Açık açık de ki ben Erdoğan’a karşıyım ya da seviyorum. Yani tavrın
net olsun.
KARAR NE ŞİŞ YANSIN NE KEBAP DURUMUNDA
HA- Karar Gazetesine Ahmet Davutoğlu’nun da destek
verdiği söyleniyor. Sizce bu mutfak dedikodusu mudur?
CK- Sanmıyorum, ama biraz daha beklemek ve görmek
lazım.Şuan normal gidiyorlar çok etkili bir şey göremedim henüz.Ne
şiş yansın ne de kebap durumundalar
HA - Ortadalar yani?
CK - Tabi öyle aman aman bir manşetini görmedik.
Hatta anayasa mahkemesiyle ilgili olan manşeti Bekir Bozdağ
tarafından yalanlandı. Ama tavırlarını netleştirmelerini olumlu
buluyorum. Televizyon da kursunlar ve o görüşte olanlar oraya
gitsin. Herkes tavrını netleştirsin yani. Bu çok iyi bir şeydir.
Yoksa Sözcü, Korkusuz, Habertürk herkes istediği eleştiriyi
yapabilir buna hiç itiraz yok. Ama milli güvenliği ihlal etme,
FETÖ’yü, PKK’yı destekleme. Onun dışında sen Suriye politikası
yanlıştır de, ekonomiyi yönetemiyorlar de, enerji politikaları
yanlış de, eğitim politikası yanlış de, böyle eleştiri yapanlara
kimse bir şey demez.
HA- O zaman her muhalefet eden paralelci
değil.
CK- Elbette değil ama paralelle iş tutanlar var.
Hala görüyorum ben o iş tutanları. Terör örgütü FETÖ’yü tuttuğun
zaman Türkiye Devleti’ne karşısın demektir. Senin bu ülkede vatan
bağın, aidiyet bağın yoktur demektir. Ülkenin kırmızı çizgilerini
ihlal ediyorsun demektir. O zaman bunun bedelini ödersin. Nitekim o
saydığımız isimler unun bedelini ödediler.
BİREYSEL DÜŞÜNMEM, KİNDAR DEĞİLİM, HAKSIZLIK ETTİĞİM KİMSE YOK
HA - Peki haksızlık ettiğiniz biri var mı? Bu siyasetçi
olabilir, iş adamı olabilir, gazeteci olabilir… Yanlış anlamışım
seni dediğiniz biri var mıdır?
CK – Şuan mücadele ettiğim, hakkında yazı yazdığım
kimse yok. Zaten haklı çıktıklarım şu anda yoklar. Bu medyadan
gittiler, tasfiye edildiler. Öyle bir pişmanlığım yok.
HA – Kindar mısınız?
CK – Hayır, kindarlık aklımın işi değil, bireysel
hiç düşünmem. Aydın Doğan çıksa ben milletimin yanındayım dese,
PKK’nın karşısında bir tavır alsa ne diyebilirim? Kindar asla
değilim hatta umursamam bile. Zaten takıntı yapan insan kaybeder.
Benim takıntılarım yoktur, bu tarz şeylerden de etkilenmem.
HA – Hiç karşılaşıyor musunuz?
CK- Benim olduğum yerlere onlar gelmez ya da
onların olduğu yere ben gitmem. Hiç denk gelmedim.
HA – O zaman keşke hiç yapmasaydım, söylemeseydim
dediğiniz bir olay da yoktur.
CK - Şimdi hatırlayamıyorum. Fakat ben eğer birini
hedefe koyduysam, onunla ilgili bir yazı yazıyorsam mutlaka bir
delilim vardır. Netice de almadan asla bırakmam, sonuna kadar da
giderim. Çünkü onunla ilgili iyi çalışırım. Yazılarına, haberlere,
konularına, bilgilere bakarım. Sonuna kadar mücadele ederim, bir
kere yazıp bırakmam.
MEDYADAN HİÇBİR BİR BEKLENTİM YOK
HA – Peki ileride bir gazeteyi yönetmek ya da bir
televizyonun genel yayın yönetmeni olmak ister
misiniz?
CK – Ben yazarlık yapıyorum. Star gazetesinde
yazıyorum. Başka kanallarda yorumlar da yapıyorum. Halimden
memnunum. Öyle bir beklenti içerisinde değilim. Benim zaten medyada
hiçbir beklentim yok. Yarın ben medyadan çekip gidebilirim.
Yukarıdaki büyüklerimiz de bunu bilir, bırakıp gidebilirim çünkü
aklımın işi değil.
ARKADAŞLAR CESUR OLSAYDI MEDYADA BANA İHTİYAÇ OLMAYACAKTI
HA – Peki medyaya neden girdiniz? Siz İngilizce
öğretmeni değil miydiniz?
CK - Hayır, ben 1 yıl İngilizce öğretmenliği
yaptım. Aslında kitap yayıncısıydım, yayın yönetmeniydim. Bu medya
işine de hayatın olağan akışı içerisinde girdim.
HA – Olmaz böyle iş diyerek mi girdiniz
gazeteciliğe?
CK - Ben TVNet’te Komplo Teorisi isimli program
yapıyordum. Sonra İbrahim Karagül vasıtasıyla 2012 Haziran’da Yeni
Şafak’ta yazarlığa başladım. Türkiye’de olayların nereye gittiğini
görüyordum. Benim 2012’nin Haziranında Yeni Şafak’taki ikinci yazım
‘Cemaat ayağına kurşun sıkmasın’dır. Bakın 2012’nin Haziran’ı
Cemaat'in en güçlü olduğu dönemdir. O dönemde kimse bu yazıları
yazamıyordu. O zaman bana çok eleştiri geldi, 'dikkat et kendine,
bunları nasıl yazıyorsun' dediler. Eleştiriler de oluyordu ama o
süreç bizi öne çıkardı. Bizim arkadaşlar cesur olsalardı bana
ihtiyaç olmayacaktı.
DEVLETE HİZMET İÇİN İLLA KÖŞE YAZARI OLMAM GEREKMİYOR!
HA – Yani diyorsunuz ki ben bir takım yazarlar ses
getirmediği için buradayım. Belki bir takım televizyoncular ya da
genel yayın yönetmenleri ses getirmediği için de bu göreve gelmek
istemez misiniz?
CK – Ben kariyerist biri değilim. Ben eyvah bu
koltuk gidecek, gazetedeki köşem gidecek diye düşünmüyorum. Giderse
de gitsin dünyanın sonu değil. Ben de çekip gidebilirim. Kısmet
neyse o olur.
HA – Nereye gidersiniz?
CK – Devlette beni bekleyen bir sürü iş var.
Devlete ve millete hizmet etmek için illa yazar olmak gerekmiyor.
Hürriyet'teki Ahmet Hakan gibilerinin derdi koltuğu ve maaşı
kaybetmemek. Düzenlerinin sürmesini istiyorlar. Ben bırakır
giderim. Bunu büyüklerimize de söylemişimdir. İstediğim zaman
bırakırım çünkü aklımın işi değil. Benim eski hayatım daha
iyiydi.
HA – Siz eğlenceli hayatı bıraktınız…
CK- Yani kitap yayıncılığı yapıyorsunuz, her gün
bir sürü kitap okuyorsunuz, hazırlıyorsunuz, bütün dünyadaki
fuarları geziyorsunuz, sinema, film… Böyle güzel bir hayatınız var.
Siyaseti sadece herkes gibi takip ediyorsunuz. Ama şimdi sokağa
bile çok çıkamadığınız bir hayatınız var. Benim şuan ki hayatım
evden işe işten eve. Arada belki çocuklarımı çıkarabilirsem
çıkarıyorum dışarı. Bu kadar benim hayatım. Çok az uyuyorum. Günde
neredeyse 3-4 saat kadar uyuyabiliyorum. Sürekli bir çalışma, okuma
bir tempo halindeyim. Arada bir seminerlere ya da konferanslara
gidiyorum. Yani hayatım bunda ibaret. Sokağa çıkamamak çok mutlu
edici bir durum değil. Bizdeki mesele şu, insanlar bu işlerin hiç
bitmeyeceğini düşünüyor. Halbuki her şey gelip geçici. Medyadaki
makamlar da gelip geçişi. İnsan doğuyor, yaşlanıyor ve ortalama
ömrü 75-80 yıl. Ben 37-38 yaşındayım, bir bu kadar daha ömrüm var.
Böyle sıkı sıkı bağlanmaya gerek yok. Ertuğrul Özkök de bu hastalık
var mesela. Hatta şizofrenlik derecesinde ilerlemiş hastalık. Bir
daha genel yayın yönetmeni olmalıyım, bir daha koltuğum
olsun...
YAZDIKLARIM YÜZÜNDEN ÇOK TEHDİT ALIYORUM
HA - Yayın yönetmenliği istemiyorum ben 20 yıl yaptım
bana yeter diyor Ertuğrul Özkök.
CK – Yeniden Genel yayın yönetmeni olmak istiyor,
Özkök. O her ortamda ben Tayyip Erdoğan’ı severim,Tayyip Bey’e
benden daha iyi yalakalık yapan kimse yok diye şeyler söyledi.
Yazılarımda da yazdım bunu. İstemiyorum diyecek tabi ki ne diyecek?
Hala Hürriyet’in başına geçebilmek için kırk takla atıyor. Bir sürü
yol yapıyor ama bir daha zor gelir Hürriyet’in başına. Bir de benim
o insanlardan farkım da bu. Mevki, makam falan bunlar gelip geçici
şeyler. 1980’lerde, 1990’larda, 2000’lerde kimleri kimleri gördük
biz. Şimdi 2020’lere giriyoruz ve biz de biteceğiz. Makamımı
kaptırmayayım diye düşünen insan hata yapar. Bir şeye bağımlı olup
kariyerist davranırsanız bitersiniz. Bir de hiçbir zaman bireysel
düşünmeyeceksiniz. Ben böyle düşünseydim o zaman yazdığım hiçbir
şey çıkmazdı.
HA – Yazdıklarınızdan dolayı tehdit alıyor
musunuz?
CK - Alıyorum. En son Emniyetten bir şeyler
söylediler. Sosyal medyadan da çok tehdit alıyorum. Telefonu açıp
da tehdit eden hiç olmadı ama diğer türlü tehditler aldım. Zaten
çoğu gazeteci de alıyordur.
HASAN CEMAL YAŞAYAN BİR ÖLÜDÜR
HA – Hasan Cemal ile ilgili ne
düşünüyorsunuz?
CK – Ciddiye bile almıyorum. Hasan Cemal yaşayan
bir ölüdür. Hiçbir hükmü yok. Hasan Cemal, Cengiz Çandar vs ben
bunları ciddiye almam. Çünkü bir köşesi, mecrası yok. Bir internet
sitesinde yazıyor o kadar.
HA – İnternet’te yazıyor derken… Şu anda İnternethaber’e
konuşuyorsunuz…
CK- Sizinki Türkiye’nin aleyhine yayın yapan bir
site değil. Hasan Cemal, her gün devlete küfretmekle meşgul. Artık
meczup durumuna düşmüş. Allah taksiratını affetsin. Hala kendini
güçlü zannediyor ama o bitti. Kimsenin umurunda da değiller. Bakın
neler yazıyorlar. Tayyip Erdoğan öldürülsün diye yazı yazanlar var,
çok ağır küfür edenler var. Fethullahçı gazetelerde yazı yazan eski
liberaller bu tarz internet sitelerinde saçma sapan şeyler yazanlar
var. Bunları kim ipliyor? Kimin umurunda? Hiç kimsenin umurunda
değil. Zaten delirmelerinin bir sebebi de bu. Ciddiye alınmıyorlar,
dedikleri çıkmıyor, toplumda bir karşılıkları yok, kimse onları
adam yerine koyarak iş yapmıyor.
HA – Yani hiç okuyan yok mu?
CK – Kendi kesimlerinde etkileri vardır mutlaka
ama toplumda bir etkileri yok. Eskiden bir kanunu istediği gibi
çıkarabilen, bakanları belirleyebilen Aydın Doğan şu an ne
yapabiliyor? Kimin umurundalar?
AHMET HAKAN'I KİMSE OKUMUYOR DESEM BANA GÜLERLER
HA – Okumuyorum dediğiniz yazarlar var mı?
CK – Ben öyle her yazarı okumuyorum. Tabi
başlıklara bakıyorum ve ilgimi çeken olursa okuyorum. Bunu kesin
okumama gibi bir takıntım yok. Eğer ilgimi çekiyorsa en olmadık
sitedeki yazıyı bile okurum. Düşmanım, rakibim bile olsa eğer iyi
yazıyorsa, 'iyi yazıyor' derim. Şimdi Ahmet Hakan’ı kimse okumuyor
desem bana gülerler. Çünkü adam okunuyor. Mesela Ertuğrul Özkök’ün
yazdıklarının bir hükmü yok ama okunuyor.
HA – Ertuğrul Özkök de mi etkili değil?
CK- Yazdıkları okunuyor ama toplumda etkili değil,
gücü yok. Ahmet Hakan da Ertuğrul Özkök de neler neler yazıyorlar.
Okunuyor yazdıkları ama bir etkisi yok.
HA- Yılmaz Özdil’in bir etkisi var mı?
CK – Onun da bir etkisi yok. Onun Kemalist,
Atatürkçü, Laik Türk kitlesinin arasında belli bir okuru var. Onlar
Yılmaz Özdil ne yazsa okuyorlar ama bir etki gücü yok.
AYDIN DOĞAN'I TEBRİK EDİYORUM FEHMİ KORU'YU KENDİNE KÖLE ETTİ
HA – Kimde var etki gücü?
CK – Bende var.
HA – Başka kimde var?
CK- Şu an bir isim aklıma gelmiyor. Kafasına
taktığı kişiyle alakalı sonuç alan herkes etki ediyor demektir. Ama
bu insanların etki gücü yok.
HA – Fehmi Koru neden işsiz kalmış
olabilir?
CK – Fehmi Koru’nun, Aydın Doğan’ı eleştirdiği
dönemlerdeki yazıları iyiydi. Bizim camiada da bir dönemin etkili
isimlerinde biriydi. Sonra o etki gücünü kaybetti ve Aydın Doğan
iyi ama çevresi kötü demeye başladı. Aydın Doğan’ın yanında hiç
çalışmadı ama onun kölesi oldu.
HA – Kölesi mi oldu?
CK- Tabi ki. Hürriyet’te yazmak istedi. Aydın
Doğan ona, 'git Radikal’de yaz' dedi. Ertuğrul Özkök’le televizyon
programı yapmak istedi. Özkök onu ciddiye bile almadı. Sonra
fasıllar düzenledi Aydın Doğan’ın peşinde koştu. Aydın Doğan bu
adamı hiç çalıştırmadan kendine köle yaptı. Aydın Doğan’ı bu konuda
tebrik ediyorum. Çok samimi söylüyorum. Ahmet Hakan'ı, Akif Beki'yi
en son Fehmi Koru’yu kendine esir etti. Fehmi Koru da siyasi
konularda çok ince göremedi ve yazdıkları okunmadı sonuç olarak o
da tasfiye oldu. Ertuğrul Özkök’de ne olur gel seni çok özledim
diyor. Aslında dalga geçiyor Fehmi Koru’yla. Biliyorsun, onlar
rakiplerdi. Şimdi dalga geçiyor, sen bittin diyor.
HA- Renkli bir kişiliktir Fehmi Koru.
CK - Bir hükmü yok ama. Artık siyaseti
okuyamıyorlar.
DOĞRULARI YAZDIK DİYE EMİN ÇÖLAŞANLAŞMIYORUZ!
HA - Ama yıllardır siyasetin içindeler, gazeteciler, bir
sürü dönem gördüler…
CK - Gördüler ama kritik zamanlarda insanın ne
yaptığı önemlidir. Her şey iyi giderken herkes iyidir. Şu an
Türkiye’de PKK, Suriye ve Amerika konularında yazıyoruz.
Amerika’nın ya da Rusya’nın burada bir ekibi olduğunu varsayalım.
Bunların gazetecilere karşı baskın mekanizmaları olsa, çoğu yazar
bunları da yazamazlar, korkarlar. Neden Fethullah Gülen’i uzun bir
dönem kimse yazamadı? Korktular çünkü. Esas tehlikeyi yazamıyorlar.
Ben her gün şöyle haberler yazabilirim; bu Esad’ın Allah belasını
versin, Suriye böyle, Rusya şöyle. Esas meseleleri yazmıyorlar.
HA – Bir de Sayın Özkök’ün şöyle bir söylemi vardı;
yazarlar Emin Çölaşanlaşma tehlikesinde. Siyaset ya da ekonomiyle
ilgili yazılan yazılar yok hep birbirlerine yükleniyorlar diyor.
Yazarlar birbirlerine yüklenince daha mı çok prim
yapıyorlar?
CK - Ben hayatımda en fazla 2 veya 3 kez Ertuğrul
Özkök’ü yazmışımdır. Ben Ertuğrul Özkök’ü yada diğerlerini kafaya
takan biri değilim. Bir de yazdığınız şeyin doğru olması gerekli.
Ben 'Ertuğrul Özkök PKK’yı destekledi' desem bu yalan olur. Çünkü
desteklemedi. Ama diğer konularda bir sürü açığı var. Emin
Çölaşanlaşma meselesinde söylediği şeyler doğru değil. Biz ülke
için bir şeyi tehlike görüyorsak ya da yazarlarla ilgili genel bir
sıkıntı hali varsa ve ben bunu yazınca çıkıyorsa bunu Emin
Çölaşan’laşma olarak değerlendirmemek lazım. Kaldı ki Emin
Çölaşan’la yıllarca çalışan kendisiydi. Patron istedi diye Emin
Çölaşan gönderildi.
HA - Bir diğer isim de Fatih Altaylı. Cumhurbaşkanı’na
yakın isimlerden birisiydi ama bir şekilde dengeler değişmeye
başladı. Sizce Altaylı muhalif mi, cemaatçi mi, paralelci
mi?
CK - Fatih Altaylı cumhurbaşkanına yakın değil,
hiçbir zaman da olmadı. 90’lı yılların etkili gazetecisiydi ama o
da bu Fethullah terör örgütü tarafından esir alındı. Ali Fuat
Yılmazer bunu avucunun içine aldı. Avucunun içine aldıktan sonra da
Altaylı onların kölesi oldu. Aslında en büyük hükümet
yalakalarından biri de oydu. Hatırlayın, bu kadar şey yapıyoruz
artık Tayyip de bizi görsün tarzında konuşmaları vardı. Fatih
Altaylı ayrı bir kişiliksizlik örneğidir. Onun da televizyon
programını sonlandırmışlar galiba.
HA – İlber Ortaylı ve Celal Şengör'le ile beraber
yaptığı Teke Tek özel programı bitmiş.
CK – İşte onların devri artık bitti. Çekilmeyi
bilmeleri lazım.
HA – Yeni isimler mi geliyor?
CK – Bir de ülkenin geçtiği zor zamanlarda doğru
tepkiler veremezsen yani FETÖ’ye, PKK’ya tavır alamazsan er yada
geç tasfiye olursun. Bunlar da artık futbol maçını yansıtmaya devam
etsinler.
24 TV'DE PROGRAM YAPMAMAM GEÇİCİ BİR DURUM
HA – İnsanların işten atılmasıyla ilgili yazılarınız
var. İsimler veriyorsunuz. Uğraştığınız isimler diyelim hatta buna.
Aydın Doğan, Ekrem Dumanlı, Fatih Altaylı, Nevşin Mengü, Fehmi
Koru, Akif Beki, Can Dündar... Bu tarz isimleri yazıyorsunuz. 24
TV’deki programı yapmamaya başladınız. Acaba bu döngü size mi
dönüyor? Bir veto mu aldınız?
CK – Hayır. Ben zaten A Haber, Beyaz TV gibi
kanallara çıkıyorum. Öyle bir veto olsa Star’da haftada 4 gün nasıl
yazabilirim? Sonuçta aynı kurum.
Ekrem Dumanlı, bir militan. Fethullahçı terör örgütünün militanı.
Şu an firari ve ben kaçacak dediklerimde bana gülüyorlardı.
HA- Neden kızgınsınız Nevşin Mengü’ye? Adresinizi
açıkladı iddiası yüzünden mi?
CK - Haber sunarken arkada benimle alakalı
iddianame bilgileri ve kişisel bilgilerim yer aldı. Ama bunun bi
önemi yok. Asıl 2 tane askerimiz şehit edildiğinde hemen 'terör
saldırısıdır demeyelim, devlet yapmıştır' iddiası yüzünden. O da
tipik bir muhalif. Önemsiz bir tip. Zaten ben programlarda Aydın
Doğan’a, Nevşin Mengü’yü, Şirin Payzın’ı kov demedim. Terör
örgütüyle birebir bağlantısı olan Eyüp Can gibi, Nazlı Ilıcak
gibileri kov. Yoksa Nevşin Mengü program sunsa ne sunmasa ne.
Herhangi biri yani.
HA- Etkisi yok mu?
CK- Yok tabi ki. Bugün al onu medyadan kimse
hatırlamaz. Kovulduğunu bilsek kimse hatırlamaz. Şimdi bak Fatih
Altaylı’nın programı bitirilmiş. Kimin umurunda? Kimsenin umurunda
değil çünkü Türkiye’nin siyaset ortamı, o güçler, dengeler
değişti.
MİLLİYETÇİ, MUHAFAZAKAR
BİR ADAM OLARAK
BENİM GÖRÜŞÜM İKTİDARDA
OLACAK VE BEN KORKAK OLACAĞIM!
HA - Medyada etkili olmak için ne yapmak
gerek?
CK - İnandığınız şeyi yazacaksınız, doğru
gördüğünüz şeyi yazacaksınız, cesur olacaksınız, korkmayacaksınız.
Tabu olarak gördüğünüz şeylerin üzerine gideceksiniz. Benim
başardığım şey budur. Cesur olacaksınız. Ben milliyetçi,
muhafazakar bir adam olarak benim görüşüm iktidarda olacak ve ben
korkak olacağım… Yani ben AK Parti olmasa da cesur olurum ama ben
muhalefette gibi yazı yazamam. Ben iktidardayım çünkü. Benim
dünyadaki görüşümü destekleyen siyasi iktidar bugün Türkiye’yi
yönetiyorsa ben cesur olurum. Bunun dışında bilgili olmak lazım.
Çok okumak, araştırmak tabi ki önemli. Ondan sonra netice
alırsınız. Size zaten şunu söylüyorlarsa doğru yoldasınız
demektir... Ki bana bunu düşmanlarım da söylüyor; 'tamam sert
yazıyor ama yazdığı da doğru'. Aydın Doğan da benim doğru yazdığımı
biliyor. Kafasını gece yastığa koyduğunda onunla ilgili yazdığım
her şeyin doğru olduğunu biliyor. Bu yanlış olsa, bir yerde
patlarsınız zaten. Bir de karşı taraf bizim mahalleyi sindirmeye
alışmış. İşte Aydın Doğan, öbürleri hep sindirip korkutmuşlar.
Herkesi böyle sanıyorlar. Beni de eski tiplerle kıyaslıyorlar. Ben
yeni bir tipim. Beni şimdi anlayamıyorlar o yüzden MİT, MOSSAD
ajanı diyorlar.
HA – O zaman aslında sizin gibilere Türkiye’nin ihtiyacı
var diyebilir miyiz? Siz hiç birini yetiştirmeyi ya da yardımcı
olmayı düşündünüz mü? Bu bir gazeteci de olabilir iş adamı da
olabilir.
CK – Ben hayat ve yaşam biçimi olarak da mütevazi
biriyimdir. Hiçbir lüks beklentim olmadı o nedenle bu kadar
rahatım. Karşı taraf böyle değil. Bir sürü genç arkadaş bana mail
atıyor. Ben cevap veriyorum, yardımcı olmaya çalışıyorum. İlerde
nasip olur da başka görevlerim olursa tabi ki yardımcı olmaya
çalışırım. Benim baktığım ilk şey cesaret sonra bilgidir.
Gazetecilik cesaret işidir. Kimseyi ürkütmeyeyim diye düşünmem.
Babamın oğlu da olsa yazarım. Nitekim eskiden arkadaş olduklarımı
da yazmışımdır.
BENİ ARAYIP TEBRİK EDİYORLAR AMA KENDİLERİ YAZMIYOR!
HA- Aranız bozulmadı mı?
CK- Gerçeği yazdıktan sonra bozulabilir.
Birilerinin yazması gerekiyor. Türkiye’de ikiyüzlülük her yerde var
ama medyada biraz daha fazla var. Ben RTÜK’le ilgili bir yazı
yazdım. RTÜK biliyosunuz, Fethullahçı kanallara, radyolara 10 yıl
boyunca yayın hakkı tanıdı. 21 Ekim 2015’de RTÜK bir toplantı yaptı
ve iki tane Fethullahçı yayın organının süresini 10 yıl uzattı. A
Haber’e 236 tane ceza verdi. 24TV’ye 70-80 defa, TVNet’e ve Ülke
Tv’ye de ceza verdi. Ben bununla ilgili 14-15 tane yazı yazdım.
Bütün arkadaşlar arıyor tebrik ediyor. Ama kendi kanal yöneticileri
yazmıyor RTÜK’ü. Beni tebrik ediyorsan sen neden yazmıyorsun?
HA – Söylemiyor musunuz?
CK – Söylemez miyim hiç. Beni arıyorsun, kendin
söylemiyorsun. Böyle yaptığınız zaman inandırcılığınız olmuyor.
RTÜK bizim kanallara en ağır cezaları basmış, Erdoğan gidecek diye
haksız bir sürü ceza vermiş, Fethullahçı yayın organlarının
sürelerini uzatmış ve siz beni arayıp tebrik ediyorsunuz ama kendi
köşenizde yazmıyorsunuz. Ayıp yahu. Bizim kanallarımız bunlar. A
Haber bir dünya ceza aldı ve benim de programım var orda,
cezalardan dolayı program 1 saat sürüyor. Reklam alamıyor, bir sürü
kayıpları var bu insanların. Neden yazmıyorsun? Tanırsın iyi çocuk
ama o iyi çocuk senin canına okuyor.
CAN DÜNDAR TEKRAR TUTUKLANMALI, BEN TUTUKLANACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM
HA- Can Dündar yeniden tutuklanmalı çünkü haindir
dediniz. Hainlik ciddi bir suçlama. Hainlik kriteriniz nedir
sizin?
CK- Benim kriterim değil evrensel kriterler var.
Julian Assange, Amerika’ya göre hain. Çünkü gizli bilgileri
yayınladı. O yayınladığı gizli bilgiler neticesinde Amerika ve
İngiltere’ye çalışan gizli ajanlar öldürüldü. Eline kan bulaştı.
Hatta Amerika’da bir senatör insansız hava aracıyla Julian
Assange’ı vuralım dedi. Cinsel suç işledi diye Julian Assange bugün
İngiltere’nin Ekvador Büyük Elçiliği’nde 9 metre karelik bir yerde
yaşıyor. Cinsel suç işledi diye kapısında polis tutmuyorlar
herhalde. Wikileaks’de Julian Assange tek miydi? Değildi ama hedef
o seçildi. Wikileaks’cilere bakın çoğunun işi yoktu yani ana akım
medyadan dışlanmışlardır. Bizde de olması gereken bu. Bakın Can
Dündar’ın suçlamaları çok büyük. Erdem Gül’ün tutuksuz yargılanması
lazım, ona yapılan doğru değil. Erdem Gül’e ömür boyu müebbet
istenmesi doğru değil. Ama Can Dündar’ın,MİT TIR'larının
durdulması, içindekilerinin ifşa edilmesi yani casusluk, devlet
IŞİD’e yardım ediyor suçlaması ve bilerek isteyerek FETÖ’ye yardım
ve yataklık yapması gibi çok ağır suçları var. AYM’nin eline
bırakılması da doğru değil. Bence derhal tutuklanması lazım. Ben
tutuklanacağını düşünüyoum çünkü ağır suçları var. Ayrıca bu
mahkemeler bittiği zaman da Can Dündar kurtaramayacak.
CUMHURİYET'İ
FETHULLAHÇILAR FİNANSE EDİYOR
AMERİKAN İSTİHBARATI PERDE
ARKASINDAN BUNLARA YÜRÜYÜN DİYOR!
HA - Can Dündar bunu bilmiyor muydu? O da profesyonel
bir gazeteci. Hata olarak mı adlandırmalıyız bunu bilmiyorum ama
böyle bir şeyi nasıl açığa çıkarabilir?
CK - Kimileri bunu özel hayatına bağlıyor ama
kimse özel hayatı gereği bu kadar Fethullahçı olmaz. Cumhuriyet
Gazetesi'ni Fethullahçılar yönetiyor, finanse ediyor. Vakfın
başkanı Akın Atalay. Bu ikisinin ilişkilerine de bakmak lazım. Bu
işin yurt dışı ayağı da var. Amerikan istihbaratı bunlara perde
arkasından yürüyün diyor. Sizce bir şey olursa ben müdahil olurum
diyor. Nitekim Can Dündar tutuklandığında Joe Biden neredeyse
müdahil oldu. Bunların batı istihbaratıyla özellikle Amerikan
istihbaratıyla da bir ilişkileri var. Can Dündar beni buraya
atanlar hesap verecekler diyor. Bombalı saldırıları da biliyor
demek ki. O nedenle Can Dündar katıksız bir haindir. Bu söyleşiyi
yayınlayacaksınız ve göreceğiz en ağır şekilde ödeyecek. Hem ceza
alacak hem tutuklanacak hem de bu davalar bittikten sonra
casusluktan çok ağır bedel ödeyecek. Çünkü kanunlar çok açık.
CUMHURİYET'TEN CAN DÜNDAR GİTMELİ, GAZETE ATATÜRKÇÜLERE KALMALI
HA – Tekrar gazetelere dönelim. Cumhuriyet Gazetesi ve
diğer bazı gazetelere, yayın organlarına kayyum atanacağını
yazdınız.
CK- Ben Cumhuriyet demedim. Ben Cumhuriyet’ten,
Sözcü’den ve diğerlerinin özgürlüğünden yanayım. Sadece
Cumhuriyet’ten bu yönetimin yani Akın Atalay ve Can Dündar’ın
gitmesini gerçek Kemalist ve Atatürkçülerin kalmasını
istiyorum.
Mesela İMÇ TV, PKK terör örgütüne yayın yapıyor. Bu olmaz yani.
Buna el koyacaksın, normal. Fethullahçı kanallar, gazeteler…
Zaman’a el konulacağını yazdım. Hepsine el konacak. Fethullahçı
internet sitelerine kayyum atanacak veya kapatılacak. Fethullahçı
üniversitelere el konulacak. Fethullahçı terör örgütüne dair gizli
saklı ne varsa ya kendi kendilerini imha edecekler ya da devlet
kayyum atayacak, hukuken el koyacak yada ne yapılması gerekiyorsa o
yapılacak. Zaten bu olmak zorunda. El Kaide’nin Inspire adında bir
dergisi vardı. Inspire dergisini usb içinde taşıyanlar
Avurturalya’da, İngiltere’de, Amerika’da ceza aldılar. Çünkü
Amerikan Devleti’nin milli güvenliğinin tehdit eden bir yayın
organıydı. Zaman Gazetesi ne?
HA – Bu da çok sert değil mi?
CK – Milli güvenliği öyle sağlarsınız ama.
Amerika’da neden çok terör saldırısı olmuyor? İngiltere’de de o
kadar fazla olmuyor? Çünkü açık bırakmıyorlar ve terör örgütlerine
karşı acımasız davranıyorlar. Bizde de öyle olması lazım. Terör
örgütüne hoşgörü gösterilmez. Merhamet edilmez. Bomba patlayan bir
yerdeki insanlarla konuşun. Mesela biz burada oturuyoruz, ileride
bomba patladı ama bize bir şey olmadı. O bile öyle bir travma
yaratıyor ki birkaç yıl hafızadan silinemiyor. Terör böyle çirkin
bir şey. Çoluk, çocuk, kadın, insan katlediyorlar. Buna sempati
gösterene sempati gösterilmez. Can Dündar’ın yaptığı gibi… FETÖ’nün
oyuncağısın, onlara yardım ve yataklık ediyorsun. Ağır bedel ödemen
lazım. Ödenmezse bu millet der ki bu suç kime karşı işleniyor, bu
ceza adama göre mi veriliyor. O yüzden ben Kayseri’de Boydak
Holding’e yapılan operasyonu destekliyorum.
ADALET İŞLESİN EKONOMİK MESELELER HALLEDİLİR
HA – Destekliyorsunuz?
CK – Boydak’lara operasyonları destekliyorum.
Çünkü bunlar FETÖ’nün finansörlerinden biri. Efendim bunlar büyük
grup bunlara dokunmayalım... Eee 80 milyonun hukuku ne olacak.
Diyelim ki bunlar çok büyük gruptur ekonomiye zararları olur...
Dokunmayacak mıyız yani. Böyle bir anlayış olabilir mi?
HA – Yani varsın ekonomiye zarar gelsin ama bir şekilde
dokunulsun diyorsunuz?
CK- Adalet işlesin, aradaki ekonomik sıkıntılar
giderilir. Boydak Holding olmasa başka mobilyacı mı yok? Bir sürü
mobilyacı var.
HA – Hükümet ve cemaatin yaşadığı süreç Türkiye’de bizim
için kazanım mı oldu kaybediş mi?
CK – İyi oldu, çok iyi oldu. Kazanımdır bu.
FETÖ’nün Türkiye’den tasfiyesi gerekiyordu. Bu çok hain, alçak,
sinsi bir örgüt. Bu örgütle sadece şuan ki liderler arasından
Tayyip Erdoğan baş edip alt edebilir. Nitekim alt etti. Teknik
olarak nakavt edildi. Devletin içerisinde yasalardan değil de
abilerinden, imamlardan emir alan yapının almaması lazımdı. Bu yapı
tasfiye ediliyor yavaş yavaş. Son derece hayırlı oldu. 5 yıl sonra
olsaydı daha büyük kayıplarımız olurdu. Daha önce olsaydı belki
bizim karımızdaydı ama her şeyde bir hayır vardır. Bence 17-25
Aralık’ta bu yapının gerçek yüzünü görmemiz açısından son derece
hayırlı olmuştur.
ETHEM SANCAK İÇİN İMALARDA BULUNUYORLAR TABİ Kİ SAVUNACAĞIM
HA – Yani alternatif var diyorsunuz. Bazı yazılarınızda
Sancak ailesini savunduğunuzu okuyoruz. Ethem Sancak zaten
patronunuz. Ethem Sancak ve ailesiyle sık görüşür
müsünüz?
CK- Tabi, Ethem Sancak bey ve Murat Sancak beyle
irtibat halindeyiz. Görüşürüz, konuşuruz. Bu kadar mücadele veren
patronumu ben neden korumayayım. Hele ki bu kadar saldırılıyorsa.
Şems Ethem deniyor, başka şeyler söylüyorlar, imalarda
bulunuyorlar, kamu reklamlarını zorla gasp etti diyorlar… Ben tabi
ki savunurum patronumu. Benim patronum hakkında bir iddian varsa
bunu somutlaştırmak zorundasın. Bir insanın patronu savunmasından
doğal ne olabilir. Sonuçta bana bu imkanları veren kişi o.
Türkiye’de genelde iş dünyasında patronlara karşı bir ön yargı
vardır. Patronlar iş sağlar, istihdam sağlar. İnsanın patronunu
savunması çok normaldir. Asıl böyle zor, kritik günlerde patronunu
savunmayanlara bakmak lazım.
HA – Son olarak da şunu soracağım. İnternet gazeteciliği
yapma hayaliniz var mı? Ya da İnternethaber’i takip ediyor musunuz,
ilginiz var mı? İnternet haberciliğini yazılı basına karşı bir
alternatif olarak görür müsünüz?
CK - Artık her şey dijitalleşiyor.Bu tüm dünyada
böyle. Bir ara Newsweek kağıda basılmadı sonra döndü. New York
Times bir süre sonra sadece internette olabiliriz diyor. Ben de
gazetelere bakıyorum ama her şeyi internetten okuyorum. İnternet
önemli bir mecra, geniş ve sonsuz bir alan. Bu işler de artık oraya
doğru gidiyor. Ben tüm haber sitelerine bakarım, en ücra köşelere
bile bakarım. Yazılı medya için kimileri ölmeyecek kimi ölecek
diyor. Bence yazılı medya uzun bir süre daha kalır ama artık her
şeyi internetten, telefondan, tabletlerden okuyoruz. Dünyada da bu
böyle artık. Ben geçenlerde Amazon’dan bir Kindle aldım ve her şey
var onun içinde, başka şeye ihtiyaç duymuyorsunuz.