Celal Başlangıç 20 yıl sonra Cumhuriyet'te yazdı

Gazeteci Celal Başlangıç, konuk yazar olarak Şah Fırat operasyonunu yazdı

Güneydoğu'da yaşanan olayları 90'lı yıllarda yaptığı röportajlar ve haberler ile Türkiye'ye duyuran deneyimli gazeteci Celal Başlangıç, 20 yıl aradan sonra eski gazetesi Cumhuriyet'e konuk yazar olarak yazdı.

Başlangıç, Cumhuriyet'in birinci sayfasından anonslanan yazısında, TSK'nın Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik  Şah Fırat operasyonunu değerlendirdi.

Başlangıç,  'Terörist' diyordu, ortak operasyon yaptı' başlıklı yazısında, operasyonla ilgili "YPG ile ortak yapılan bu operasyon, Türkiye'nin Suriye ve Suriye Kürtleriyle ilgili politikasının kesin iflasıdır" yorumunda bulundu.

İşte usta gazetecinin yorumundan çarpıcı bir bölüm:

ROJAVA POLİTİKASI DEĞİŞECEK

Hem “uluslararası toplum” IŞİD’i kazımak istiyor, hem de Kürtler, kantonlarının bağlantısını kesen IŞİD’i yenilgiye uğratarak yekpare bir Rojava çıkartmak istiyor.

Bu nedenle sınır komşusu Tel Abyad’da, batı cephesindeki Cerablus’ta meydana gelecek çatışmalardan Türkiye’nin büyük ölçüde etkileneceği açık.

Gelecekte olası bir Tel Abyad kuşatmasında Türkiye’nin IŞİD’e yardım edip etmeyeceği, Akçakale’deki sınır kapısını açık tutup tutmayacağı, Ceylanpınar’daki eski “Devlet Üretme Çiftliği” topraklarının IŞİD tarafından bir koridor olarak kullanılıp kullanılmayacağı süreç içersinde görülecek.

Ama, YPG ile Süleyman Şah Türbesi için ortak operasyon yapan ve türbeyi getirip Kürtlerin, IŞİD’in elinden birkaç hafta önce aldığı Eşme’ye taşıyan Türkiye’nin artık “duvara toslayan” Suriye politikasını ve Rojava kantonlarına dönük tutumunu değiştireceğinin ilk sinyalleri sayılabilir yaşananlar.

Ancak, Türkiye’nin kendi yurttaşları olan Kürtlerine dönük politikasındaki “müzakere süreci”nin girdiği çıkmazdan kurtulacağına dair yeterli işaret olarak da görülmüyor bu politika değişikliği.

Kürt Siyasal Hareketi’nin bazı temsilcileri, YPG ile ortak operasyon yapma noktasına gelmesini Türkiye’nin “müzakere süreci”ne bundan sonraki yaklaşımı açısından “Bir şey, ama her şey değil” diye değerlendiriyorlar.

Bu “türbe işbirliği”nin Türkiye’deki barış sürecine yansıması ve “müzakere masası”nı nasıl etkileyeceğini önümüzdeki günler gösterecek.

Ancak kesin olan bir şey var ki, artık Türkiye’nin iflas eden Suriye ve Kürt politikasının bir kez daha hem de bu sefer çok şiddetli biçimde duvara çarptığıdır.

Bu çarpmanın şiddetinin, zorunlu olarak Türkiye’yi bir politika değişikliğine yönelttiği kesin.

“Stratejik derinliğin” göründüğü kadar sığ olmadığını Türkiye “Ortadoğu gerçeği”nde bir kez daha öğreniyor. Çünkü burası öyle bir coğrafya ki “düşmanımın düşmanı dostum” olmuyor her zaman. Hatta sık sık düşmanının düşmanı senin de düşmanın olabiliyor.

Ya da tam tersi, dostunun dostu, senin dostun olamayabiliyor. Hatta düşmanın bile oluyor.Daha bir süre öncesine kadar Türkiye ile PKK’ye karşı ortak operasyon yapan peşmerge, bugün Kobane’de YPG ile omuz omuza çarpışıyor ya da PKK Mahmur’a inip Erbil’in kapısından IŞİD’in geçmesini engelleyebiliyor.

Hatta düne kadar YPG’ye karşı IŞİD’le işbirliği yapmakla suçlanan Türkiye, bugün YPG ile “IŞİD’in elinden türbe kurtarma” ortaklığı yapabiliyor.

Ortadoğu öyle çalkantılı ve kanlı bir süreçten geçiyor ki, Türkiye’nin de gırtlağına kadar girdiği bu bataklık, daha çok “stratejik derinlik” yutacak gibi görünüyor!