Cariyeniz ve köleniz olsun ister misiniz?..
Dünyada yapılacak en büyük iyilik, korku içinde yaşayan bir kimseyi emniyete kavuşturmaktır.
ADNAN BERK OKAN
IŞİD’in aylık internet dergisi Dabiq’te yayınlanan bir makalede, esir alınan Ezidi kadınların “Savaş ganimeti” sayıldıkları, şeriat hükümlerine göre savaşçılar arasında bölüşüldüğü belirtiliyor.
Makale, Ezidi kadınların IŞİD savaşçılarının her türlü tasarrufuna açık olduklarını savunuyor ve şöyle diyor:
“İslam Devleti savaşçıları Ezidi kadınları ister cariye olarak haremine alabilir, isterse satabilir. Erkekleri ise köle olarak çalıştırabilir veya satabilir”…
Bu haberi okuduktan sonra aklıma geldi…
Deyin ki televizyon yöneticisisiniz…
Moderatörlerinizden biri, insan kalp ve damar bakımının konuşulacağı bir programa bir imamı konuk olarak çağırdı…
İmam, söz sırası kendisine geldiğinde insan kalp ve damarlarının korunması hakkında tavsiyelerde bulunmaya başladı…
Meselâ; “damarların temizlenmesi için günde 24 defa falanca ayeti okumanız gerekir. İlâç almak ise mekruhtur” dedi…
Ne yaparsınız?..
Programı o anda daha durdurup, uzman konuklara söz verir imamı yayından aldırır mısınız?..
Yoksa; “fikir özgürlüğü” deyip yayının devamına izin mi verirsiniz?..
Peki…
Cariyelik ve köleliğin tartışıldığı bir programa hukukçuların yanı sıra aynı imamı davet etseniz ve o imam bu defa da şöyle dese:
“Cariyelik ve kölelik Kuran’da olduğu için bu iki müesseseye karşı çıkanlar kafir olurlar…”
Bu durumda ne yaparsınız?..
Nereden mi çıktı?..
Söyleyeyim…
Merkez medyanın haber kanallarında (CNNTÜRK, HaberTürk, NTV) IŞİD örgütü, cariyelik ve köleliği fiilen uyguladığı için eleştiriliyor...
Siyasal iktidara yakın bazı kanallarda ise “Cariyelik ve kölelik Kuran’da olduğu için bu iki müesseseye karşı çıkanlar kafir olurlar” denilerek onaylanıyor...
Bunu onaylayan erkeklere baktım da…
Neredeyse dudaklarının kenarından sular dökülecekti…
Yahu merak etmeyin…
Bu gidişle hepinizin cariye ve köle sahibi olacağınız günlere çok az kaldı…
“Onlar emniyetlerini korkularına saklıyorlar…” Yine Shakespeare bir başka oyununda ise karakterlerinden birine şunları söyletiyordu: “Dünyada yapılacak en büyük iyilik, korku içinde yaşayan bir kimseyi emniyete kavuşturmaktır.” Türkiye şu anda bu iki replik arasında… Bir yanda emniyetini korkularına saklayan cumhurbaşkanı, siyasal iktidar ve yandaş medyası… Diğer yanda ise devlete sığınıp emniyete kavuşmayı korku içinde bekleyen milyonlar... Pardon… Bir de “Üçüncü taraf” var… Bu iki tarafın kuşkuları üzerinden ekran ekran dolaşıp, kayıkçı kavgası yaparak para, şan ve şöhret kazananlar… |
Biri mahkum oldu diğeri beraat etti...
Adı Nawal Msaad…
Londralı üniversite öğrencisi…
İstanbul’a gitmek için havalimanında uçağa binerken gidiş kapısında polis tarafından durduruldu.
Üzeri arandı…
İç çamaşırının içinde prezervatife sarılı 20 bin euro bulundu.
Parayı neden sakladığı, kimden aldığı ve kime götürmekte olduğu için sorgulaması yapıldı…
Savcıya gelen ihbara göre Nawal Msaad 20 bin Euro'yu okul arkadaşı Amal El Wahabi’den aldığını söyledi…
Savcılık ise paranın Amal El Wahabi’nin Suriye’de cihatçılar ile birlikte savaşan kocası Aine Davies’e teslim edileceğini iddia etti…
Böylece…
Nawal Msaad ve Amal El Wahabi terör örgütü IŞİD’in finanse edilmesine yardımcı olacaklardı…
Nawal Msaad ve Amal El-Wahabi mahkemeye çıktıklarında haklarındaki suçlamaları reddettiler.
Nawal Msaad, Türkiye’ye kısa bir tatil için gittiğini ve külotunun içindeki parayı annesine altın almak için kullanacağını söyledi önce...
Daha sonra ise El-Wahabi’nin parayı İstanbul’a götürmesi karşılığı kendisine 800 Sterlin vermeyi teklif ettiğini itiraf etti…
El Wahabi ise paranın Türkiye’de alacağı evin avansı olduğunu savundu….
Ancak…
Mahkeme bu parayı İstanbul’da diğer sanık El-Wahabi’nin kocası Aine Davis’e vermesinin planlandığı yönünde bir hükme vardı…
Aine Davis’in Suriye’de cihat için savaşan aşırı cihatçı terörist grupların kullandığı siyah bayrağı desteklediği kaydedildi.
Sözü edilen örgütün IŞİD olduğu anlaşıldı.
Nawal Msaad beraat ederken, Amal El Wahabi Suriye’deki cihatçılara finans sağlamak suçundan mahkûm oldu…
***
Amal El-Wahabi’nin şanssızlığı Londra’da yakalanması…
Türkiye’de yakalansaydı bırakın mahkûm olmayı, büyük ihtimalle taltif edilirdi…
Aşağıdaki fotoğrafta Amal El-Wahabi ve Nawal Msaad’ı görüyorsunuz…
Yandaşlarda okuyamayacaksınız…
Haber şöyle:
“Türkiye’nin ‘en yüksek servet adaletsizliği’ olan ülkeler kategorisinde yer aldığı listede yüzde 10’luk kesimin servetinin son 14 yılda ‘çok hızlı’ yükseldiği belirtilen 8 ülke arasında Mısır yüzde 22.3 ile birinci, Hong Kong yüzde 21.9 artış ile ikinci ve Türkiye yüzde 21 artışla üçüncü sırada yer aldı.”
Bu haberi bugünkü havuz medyasında okuyamayacaksınız…
Neden?..
Çünkü…
Onlar okurlarına Türkiye’nin gelir dağılımında “Dünyanın en adil ülkesi” olduğunu anlatıyorlar…
İyi ki internet medyası var…
İyi ki internethaber.com var…
Şahin K’lara…
Şahin K’lara duyurulur… |
adnanberkokan@gmail.com