Canlı yayında Tayyip Erdoğan kavgası
Canlı yayında inanılmaz bir kapışma vardı. Nuray Mert "ya sabır" çekti.
Nuray Mert'in AK Parti lideri Erdoğan için söylediği "sivil diktatör" eleştirilerine karşı çıkan Ahmet Tezcan bir laf söyledi, ortalık karıştı. Bu sözlerin, belirli bir medya grubu tarafından seslendirildiğini ve linç kampanyası haline getirildiğini söyleyen Tezcan'a ilk itiraz Nuray Mert'ten geldi. Mert, canlıda" Allah Allah" diyerek "ya sabır" çekti!
Ahmet Tezcan'ın, Nuray Mert'in eleştirilerine karşı geliştirdiği söylem nereyse kavga çıkarıyordu. TV 8'de yayınlanan "8. Gün" adlı programda, bir araya gelen Nuray Mert ve Ahmet Tezcan, Erdoğan konusunda kavga etti.
Ahmet Tezcan; SABAH Gazetesi gibi, bir yazarı 2 yıl içinde, hayatının sonuna
kadar çalışmak zorunda bırakmayacak kadar “yüksek maaş” ödeyen bir
gazeteyi bir çırpıda silip atan
gazeteci…
Nuray Mert’in henüz öyle bir deneyimi
yok…
Bilmiyoruz…
Meselâ, Aydın Bey’in hükümetle arası eskisi gibi
“iyi” olsaydı Nuray Mert yine, “Sivil Dikta” diye yazabilir
miydi?..
Hükümeti bu kadar “kolay” eleştirebilir
miydi?..
Bilinmiyor…
Ama Tezcan, Başbakanlık danışmanlığını da SABAH
gibi bir gazeteyi de “tek kalemde silip atabilecek kadar yürekli”
olduğunu gösterdi…
Bu nedenle bugün, Nuray Mert’e karşı hükümeti
savunurken “daha inandırıcı” geliyor
bana…
A.B.O.
|
Nuray Mert'in "Erdoğan'ın sivil diktatörlük
yarattığı" eleştirilerine karşı çıkan Tezcan,
bu söylemlerin, belirli bir medya grubu tarafından bilinçli
olarak seslendirildiğini söyleyerek, kamuoyu oluşturarak;
toplumsal bir linç mekanizmasının devreye sokulmaya çalışıldığını
iddi etti. Tezcan'ın "bu sözleri ben
söyleyerek, tartışmayı yine ben başlattım" diyerek
karşı çıkan Mert, kimsenin bir sözcüsü olmadığını söyleyerek Ahmet
Tezcan'a karşı çıktı.
İşte tartışmada yaşananlar;
Nuray Mert: Benim bir grubun sözcüsü olmamam,
Başbakanın despotik eylemler içerisinde olmadığını göstermez. Yani,
bir dakika lütfen! Benim durumum gayet net ve kesin.
(Ahmet Tezcan, Nuray Mert'in sözlerini keserek,
karşılık veriyor)
Ahmet Tezcan: O zaman ben de şunu söylerim, onun
öyle olmaması sizinde böyle olmamanızı gerektermez.
Nuray Hanım, sizin Başbakan'ı ya da AK Parti'yi sivil
diktatörlükle...
Nuray Mert: Müsade edin, söyleyeceğim.
Ahmet Tezcan:Sizin son cümleniz için söylüyorum.
Sivil dikdatörlük için bulduğunuz bulgular kadar, diğer
tarafta da bunun bir stratejisinin oluşturulacağı, bunun
bir kampanyaya dönüştürüleceği psikolojik harekat ya da
medya harekatı oluşturulacağı konusunda bulgular da
var.
Nuray Mert: Ne bulgular olacak efendim! Allah
Allah...
Bakın, dur bi dakika!
Ahmet Tezcan: Geçmişine bakalım...
Nuray Mert: Geçmişine geleceğine bakmayalım. Bir
dakika, hayır bir dakika! Bir saniye size saygısızlık olmasını
istemiyorum. Bir saniye, neden bahsediyoruz biz
ya! Bir siyasi hareket, Türkiye'nin gidişatıyla ilgili bir
tartışma bir tarafta, bir medya gurubu da "onunla ilgili
emare varsa sizinle ilgili de emare var" diyorsunuz. Yahu
kardeşim, karşınızdayım ben.
Ahmet Tezcan:Hayır sizinle ilgili emareler var
demiyorum.
Nuray Mert: Bende içerisinde değil miyim?
Bu tartışmayı ben çıkarmadım mı? Benim haberim yok
mu neyi çıkardığımdan, ne zaman çıkardığımdan?
Ahmet Tezcan:Ş öyle ki...
Nuray Mert: Ya kardeşim benim haklı görmeniz için
benim fikrimi mi değiştirmem gerekiyor. Bu iş adil değil,
neticede adil değil kusura bakmayın. Yani karşı karşıya koyduğunuz
şeyler çok belli.
Ahmet Tezcan:Bu öfkeye neden katılıyorsunuz
efendim?
Nuray Mert: Öfkelenirim efendim! Sakin
söylenen birşey öfkelendirmeyecek değil. Sizin
söylediğiniz şu;
Ahmet Tezcan:Sizin kuracağınız bir hükümetin ben
diktatörlüğe gideceği konusunda şu anda emarelere sahibim.
Nuray Mert: Olabilirim zaten bende hükümet
kurmuyorum, kendime güvenemediğim için. Kurmuyoruz efendim. Beni
karşılaştırmayın bunları.