Canlı yayında 'sivil faşizm' kapışması

Basın Odası bu akşam da Nazlı Ilıcak ve Nuray Mert ikilisinin yanında Sedat Ergin'i ağırladı. Medyanın gözde kalemleri gündemi medyayı tartıştılar.

GAZETECİLER.COM

NTV ekranlarında Ruşen Çakır'ın hazırlayıp sunduğu Basın Odası bu akşam da Nazlı Ilıcak ve Nuray Mert ikilisinin yanında Sedat Ergin'i ağırladı. Medyanın gözde kalemleri gündemi medyayı tartıştılar.

Nuray Mert'in hükümete dönük 'sivil faşizm' eleştirileri medyada ciddi bir tartışmanın kapısını araladı. Basın Odası da gündemin en popüler konularından olan 'Nuray Mert ve Sivil faşizm'  tatışmasına daldı.

SİVİL FAŞİZM TARTIŞMASI NEREYE BAĞLANACAK?

Nazlı Ilıcak: Ne yapacak yani Tayyip Erdoğan seçim vakti geldiğinde 'Hayır ben burada kalacağım' mı diyecek? Bu çok abartılı olur. Ben böyle düşünmüyorum.

Ruşen Çakır: Nuray sen bu konuda 'sivil faşizm' analizleri yaptın. Ilıcak abartılı buluyor bunu. Ne diyeceksin?

Nuray Mert: Keşke bunları tartışabilseydik. Keşke herkes Nazlı Hanım gibi 'Abartılı buluyorum' dese de tartışabilsek. Tabi ki ben de o kadar abartılı düşünmüyorum. Ama kaygılanacak çok şey buluyorum. Bu konularda o kadar da rahat olamazsınız. Mısır'da askeri vesayet geldi zamanla sivvil vesayete dönüştü. İktidar köşe yazarları ile kavga ediyor, eleştiriye tahamülü yok. Mesela yüzde 10 seçim barajı var. Bunu kaldırmanın önünde nasıl bir engel var? Bunun tek açıklaması kendini garantiye alma tavrı değil midir? Sadece bu mu? Örgütlenme özgürlüğü neden engelleniyor? Seçim barajı kaldırılırsa demokratik gelişim engelenir mi? Neden 'zamanı değil' deniyor?

Ruşen Çakır: Dün türban yasağına laiklik adına destek verenlerden bazıları bugün de iktidarı desteklemek adına 'susun bunları konuşmanın zamanı değil, demokratik gelişime engel oluyorsunuz' diyebiliyorlar.

Sedat Ergin: Ben bunca yıllık gazeteciyim hiç bir iktidara bu düzeyde medya gücü olmadı.

|

Nazlı Ilıcak: Hayır canım. Özal var, Demirel var. Onlarınki daha da fazlaydı.

Ruşen Çakır: Başbakan bugünkü değerlendirmesinde bu sivil faşizm tartışmasına net bir cevap da verdi. 'Seçimde düşersek çeker gideriz' dedi. Tabii katıldığım ve katılmadığım şeyler söyledi. Ama burda şöyle bir şey var: Türkiye2nin gidişi zaten demokrasiye doğru. Soru şudur: AKP bu gidişi nerede hızlandırıyor, nerede yavaşlatıyor? Bir çok şeyi hızlandırıyorlar. Kürt sorunu başta olmak üzere. Ama Türkiye batıyordu da AKP kadroları geldi ülkeyi kurtarı falan gibi bir durum da yok. Zaten sürmekte olan bir gidişi daha fazla hızlandırmış olabilir en fazla. İyi ve kötü uygulamaların birarada olduğu bir gidiş var şu anda.

Nuray Mert: Tabii Başbakan benim eleştirilerimi doğrulamayacak. Medya eleştirileri gücüyle önem kazanır. Demokrasilerde tek kıstas sandık değildir ki. Sandık bunun önemli bir parçasıdır sadece. Hükümeti destekleyen arkadaşların kraldan çok kralcı ravrı eleştirilerin önüne set çekiyor.

Sedat Ergin: Başbakan'ın konuşmasına baktığımızda sanki türkiye basın özgürlüğü konusunda çok iyi bir yerdeyimiş gibi gözküyor. Ama dünyada bakıldığında öyle görünmüyor. Bugün bütün önemli dünya gazetelerinin geney yayın yönetmenlerine gidin sorun 'Türkiye'de basın hükümetin baskısı altındadır' diye konuşur. Türkiye'de bunu kabğl etmeyenler de var. Ama benim grubumun aldığı vergi cezası da ortada işte. Kendi grubumun sorunlarını buray taşımak istemiyorum. Ama bu da bir gerçek. Deniz Feneri haberinden sonra gelişen bir süreç oldu. Ben sayın Başbakan'ımızın tahamül konusunda kattetmesi gereken çok mesafe olduğunu düşünüyorum. Basın özgürlüğüne önem verdiğini söyleyen bir Başbakan olarak bu eleştirimi olgunlukla karşılması gerekir.

Nazlı Ilıcak: Barajı aşmış üç parti arasında demokrasiyi gelişterecek en iyi alternatif yine de AKP şu anda. Düşünün bizim yetersiz bulduğumuz bu adımları muhalefet şiddetle engellemek istiyor. Aşırı buluyor. Özellikle asker sivil ilişkilerinde çok önemli ve cesur adımlar atıldı. Ben bunları önemsiyorum. Deniz Feneri olayındaki aşırı öfkelerinin sebebi ise paranın kendilerine aktarıldığı iddiası. Medyanın da çok ciddi açmazları oldu. Kartelleşme, patronların ticarete girmesi ve ticari çıkarlarını medya yatırımlarına yansıtması... Patronların medya dışında iş yapması engellenmeliydi.

Sedat Ergin: Peki bu hükümet bu konuda bir şey yaptı mı?

[photos]

HÜKÜMET SİVİL FAŞİZM ELEŞTİRİLERİNE NASIL BAKIYOR?

Telefonla programa katılan Mustafa Karaalioğlu da hükümete yakın çevrelerin sivil faşizm tartışmalarına nasıl yaklaştığını anlattı.

Ruşen Çakır: Mustafa sen bilirsin. Hükümet ve yakın çevresi bu sivil faşizm değerlendirmelerini nasıl görülüypr? Demokratik gelişime dönük bir katkı ve kaygı olarak mı yokda hükümeti yıpratmak için ğertilmiş bir politika olark mı?

Mustafa Karaalioğlu: Daha çok ikincisi. Bunun bir kampanya olduğu düşünülüyor ve art niyetli eleştiriler olarak değerlendiriliyor.

SİZ SÖYLEYİN NAZLI HANIM TWİTTER'CISINIZ DAHA İYİ BİLİRSİNİZ!

Nazlı Ilıcak: Nuray gibi iyi niyetli ve samimi olarak eleştirenler olduğu gibi kötü niyetli ve politik amaçlarla eleştirenler de olabilir.

Nuray Mert: Ama şu artık çok net. Türkiye'de askeri darbe falan olmaz. Bu tehdit gerçekte ne boyuttadır. Siz söyleyin Nazlı Hanım Twittwer'cısınız daha iyi bilirsiniz.

Sedat Ergin: Bakın medyada fazla yer almayan bir haber var. AKP'nın bazı il kongreleri yapıldı. Sayın Başbakan'ın yaptığı atamalar üzerinden giden bir parti işleyişi var. Partinde yapamadığınızı iktidarda nasıl yapacaksınız? Bakın Nuray Mert'in sözkonusu mülakatından sonra ilginç ve iyi şeyler de oldu. Bu hak ihlalleri konusunda.... 

(Nalı Ilıcak burada söze girerek müdahelede bulunuyor.)

Sedat Ergin: Nazlı Hanım siz de heo böyle yapıyorsunuz. 'Bu bizim hastalığımız' diye giriyorsunuz. Nazlı Hanım siz de bu hak ihlalleri gündeme geldiğinde 'ergenekonculukla, sulandırmakla' itham edildik. 'Canım kurunun yanında yaş da yanıyor işte' diyerek açıklanmaya çalışılıyor. 'Otoriterlik atfetmeyelim' deniyor. Ama bu konuda bir ortak ölçü bulmak gerekiyor artık.

TÜRK DEMOKRASİSİ TÜRK MEDYASINA BIRAKILAMAYACAK KADAR DEĞERLİDİR!

Ruşen Çakır: Bence Türk demokrasisi, Türk medyasına bırakılamayacak değerlidir. Üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin önünün açılması gerekiyor. Ama şunu gördüm bu süreçte. Hükümete yakın gazetelerin ve kanalların Kürt açılımına yaklaşımındaki zayıflık ve yetersizlik.

Sedat Ergin: Genel medya mı yoksa hükümete yakın medya mı Ruşen?

Ruşen Çakır: Genelde tabii ama özellikle hükümete yakın medya. Hatta bazı Doğan gazeteleri daha derinlikli yaklaştılar.

Sedat Ergin: Ben o dönem Milliyet'in genel yayın yönetmeniydim ve biz sürece çok ciddi bir katkı yaptık. Milliyet'in hakkını vermek lazım.