Candaş Tolga Işık

Ertuğrul Özkök'ün de bir yazısında belirttiği gibi "en çok kıskanılan"larından biri olan.....

Serdar Turgut zannedersek Hürriyet'te olduğu yıllarda, "yazarlar birbirlerini sevmezler" diye yazmıştı.
O konuda bilimsel bir çalışma olmadığını ama bunu kendi pratiğinden yani yaşadıklarından öğrendiğini savunmuitu.
Biz de Serdar Turgut'un yıllar önce yaptığı o tespitiin doğruluğu yaşayarak öğrendik...
Şimdi; işte o yazarların içinde diğerlerinden fazla başarılı olduğu için midir nedir pek sevilmeyen ve Ertuğrul Özkök'ün de bir yazısında belirttiği gibi "en çok kıskanılan"larından biri olan Candaş Tolga Işık'ı alkışlayacağız.
Neden mi?..
Çünkü kimileri (kendisini sevmeyen ve kıskananlar) haber olmak için çalışırken o haber yaptığı için...
Hem de ne haber...
Kabul, şansı yaver gitmiş...
Kabul tamamen planlamasının dışında bir haber ama haber müthiş...
Çünkü...
Haberin konusu olan kişi; İstanbul Fenerbahçe'deki evinden sabahın köründe alınıp Ankara'ya ifade vermek için götürülen Genelkurmay eski başkanlarından emekli orgeneral İsmail Karadayı da aynı uçakta...
Ve minik de olsa bir sohbet...
Minik ama çok önemli sözler...
Çünkü...
Millet, bir zamanlar ordusunun en tepesinde oturup kendisini emniyette hissetmesini sağlayan Paşasının nasıl da vakur biri olduğunu Candaş Tolga Işık'ın köşesinden öğrendi ve rahatladı...
Bakın o konuşma nasıl:
"Geçmiş olsun, iyi misiniz?" diye sordum. 
"Nasıl görünüyorum" diye espri yaptı ve devam etti:
"Gayet iyiyim. Sorun yok, sorun yok..."
"Bekliyor muydunuz?"
dedim. 
"Normal... Beklediğim bir şeydi... Ben de istiyordum zaten gidip konuşmayı..." diye cevap verdi. 

 Evet; Paşa gitti, bilgi verdi ve elini kolunu sallayarak evine döndü.
Bize de böylesine önemli bir habere imza koyan ve Paşa'nın vekarını okurlarına duyuran Candaş Tolga Işık'ı alkışlamak kaldı...