Çandar'a eski yoldaşından destek!
Akşam yazarı Ali Saydam'dan, Cengiz Çandar için yazan Ahmet Hakan'a ilginç cevap.
Ali Saydam Akşam gazetesindeki köşesinde "Cengiz Çandar'a şaşmamayı öğrenmek gerek" ismini verdiği yazısında önce Ahmet Hakan'ın Çandar için yazdıklarından bir bölümü okurları ile paylaşıyor, ardından da Çandar'a övgüler düzüyor.
AHMET HAKAN NE YAZMIŞTI?
Saydam yazısına "Ahmet Hakan'ın dünkü yazısından bir bölümü buraya mutlaka almalıyım" diye başlıyor ve Hakan'dan uzun bir alıntı yapıyor.
'Cengiz Çandar, Yasemin Çongar gibi yazarların Ahmet Davutoğlu hakkında daha dün neler yazdıkları akıldadır. Bunlar değil miydi Ahmet Davutoğlu'nun 'radikal', 'İslamcı' politikalar izlediğini, Türkiye'yi Batı'dan koparacağını yazıp çizen? Bunlar değil miydi ABD'den gelen 'İran ve Suriye'ye mesafe koyun' baskısına boyun eğilmesi gerektiğini söyleyen? Bunlar değil miydi Ahmet Davutoğlu'nun sürekli arıza çıkardığını haykıran? Bunlar değil miydi Ahmet Davutoğlu'nun ekseni kaydırdığını öne sürüp Tayyip Erdoğan'a 'Davutoğlu'ndan kurtul' diye çağrıda bulunan? Şimdi de çıkmışlar yarımşar sayfalık övgüler düzüyorlar. 'Davutoğlu sen çok yaşa' diyorlar... 'Bu Türkler artık çok olmaya başladı' diye başlık atıyorlar... Övüyorlar, övüyorlar.
Keşke hafızam nisyan ile malul olsaydı da yaman çelişkiyi
fark etmeseydim. Ama maalesef, şanssız bir kulum... O nedenle
çelişkiyi fark ediyor ve öfkeyle söyleniyorum: Sizin aklınıza
uyulsaydı, Davutoğlu'nun zamanında kurduğu süreçler kesintiye
uğrayacak ve bugün uranyum konusunda gelinen noktaya
gelinemeyecekti.
İnsan övgüde aşırı giderken hiç olmazsa işin bu kısmını
düşünür, değil mi ama?'
"AHMET HAKAN ÇANDAR'I TANIMIYOR"
Saydam bu uzun alıntıdan sonra "Ahmet'in şaşkınlığını
anlıyorum. Ancak o Cengiz Çandar'ı yeterince tanımıyor... Bir kere
şeytan tüyü vardır Cengiz'de; herkes sever onu. Ben de severim...
Fenerbahçeliliği dışında her şeyi değişebilir... Bunu öyle rahat ve
içten yapar ki; sanırsın baştan beri o görüşleri savunuyormuş, bir
öncekileri değil... Ben meseleyi anlayana kadar her defasında
eksiklenip durmuşumdur..." diye devam ediyor.
Ardından da kendi kişisel geçmişi ile Çandar'ın geçmişinin nasıl
örtüştüğünü ve Çandar'ın Fenerbahçeliliği dışındaki fikirlerindeki
dönüşümün eleştirilmemesi gerektiğini şöyle anlatıyor:
Tam 'proleter devrimini' aslanlar gibi savunmayı
öğrenmiştim ki, 70'lerde Cenevre'de rahmetli Bülent Tanör'ün evinde
karşılaştığımızda bana bir 'köylü devrimi' hikayesi ve Bangladeşli
Çaru Mazumdar olayı anlattı ki, cahilliğimden bir utandım bir
utandım; yer yarılsın içine gireyim istedim... Aradan yıllar
geçti... Ben Çaru Mazumdar'ı sindirdiğimi sanıyordum ki, Cengiz'le
karşılaştık... Yine bizi çoktan aşmıştı... Bu kez İran devrimi
vardı gündeminde. Bir soruyla gardımı dağıttığını dün gibi
hatırlıyorum: 'Sen Ali Şeriati'yi bilir misin?' Bu büyük adamın
adını bile duymamıştım... 'Yuh!' dedim içimden 'Sen adam olmazsın
oğlum!'... Hemen kitapçıların yolunu tuttum... Ben İran devrimini
anlamaya çalışırken o bizi çoktan sağlamış ve Turgut Özal'ın en
ateşli taraftarı olmuştu... Hadi Özal falan derken, bir baktık
Kıbrısçı olmuş... Fikirlerini çok önemsediğim rahmetli Halit Refiğ,
Cengiz'in Kıbrıs konusundaki görüşlerini ve 'milliyetçiliğini' yere
göğe koyamıyordu o günlerde. Önce Perinçek konusunda Halit Bey ile
hiç anlaşamadılar... Sonra diğer konularda da ayrı düştüler...
Dedim ya ben de herkes gibi severim Çandar'ı... Ondan her zaman bir
şeyler öğrenirsiniz... Ortadoğu konusunda malumatı engindir. FB
dışında mutlakları yoktur... Bu özelliğini bilirseniz sizi
şaşırtmaz... Bilmek kimsenin gelişimine, değişimine şaşmamayı da
beraberinde getirmez mi zaten? Şaşmak kendimizle ilgili bir
haslettir, karşımızdaki ile ilgili değil...
Ali Saydam'ın yazısının tamamını
okuyabilirsiniz.