Can Dündar'dan kendisini dinleyen 'telekulak'a mektup!
Telefonda konuşurken kendi sesini duyduğu için dinlendiğini fark eden Can Dündar kendisini dinleyen kişiye çarpıcı mektup kaleme aldı...
Cumhuriyet gazetesi yazarı Can Dündar bugünkü köşesinde,
telefonunun nasıl dinlendiğini anladığını anlattı. Kendisini
dinleyen kişiye mektup yazan Dündar, "Yaptığın işten
utanıyor musun? Belki bir gün, sana bu emri verenlerle birlikte
hesap vereceğini düşünerek huzursuz oluyor musun? " diye
sordu.
Dündar konuşurken kendi sesini duyduğu için durumu fark ettiğini
söylerken ilgili memura birbirinden çarpıcı sorular yöneltti.
Can Dündar'ın kendisini dinleyen kişiye yazdığı mektup
şöyle:
YOKSA HALA TEYP KASETİ Mİ KULLANIYORSUN?
"Geçenlerde ev telefonunda konuşurken, sohbette birkaç dakika önce
söylediğim bir cümleyi yeniden ahizede duyunca fark ettim
seni...
Bant başa sarmıştı sanki...
Kendi sesimi duydum, hayretle sustum ve kesiliverdi.
Sen de fark ettin değil mi?
“Hay Allah, kötü oldu” dedin mi?
İşte o taze kaydı duyunca, belki de tahminimizin aksine, hayli geri
kalmış bir teknolojiyle kayıt yapıyor olabileceğini düşündüm.
Yoksa hâlâ teyp kaseti mi kullanıyorsun?
SAHİ ONCA SES KAYDINI NEREDE SAKLIYORSUN?
İnsanın bu kadar içli dışlı olduğu biriyle hiç tanışmamış olması
tuhaf...
Sen benimle ilgili hemen her şeyi biliyorsun, ben seni tanımıyorum
bile...
Kimsin?
Kaç yaşındasın?
Nerede, hangi şehirde, hangi binada çalışıyorsun?
Bir gün içinde aynı anda kaç kişiyi dinliyorsun?
Nasıl bir mesai düzenin var? Yorulunca işi başkasına mı
devrediyorsun; yoksa belli saatler arasında mı çalışıyorsun?
İşi devrederken, “Yazısını şimdi bitirdi, akşam aile yemeği var”
vs. diye rapor veriyor musun?
Her dinlediğini deşifre ediyor musun; yoksa kaydedip sonra
kullanmak üzere mi saklıyorsun?
Sahi onca kaydı nerede, nasıl saklıyorsun?
Hiç silmiyor musun?
HİÇ SIKILMIYOR MUSUN?
Ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Meclis Başkanı bile senin meraklı
kulağından payını aldığına göre bizimki ne ki?
Sadece cebi değil, evi ve işyeri telefonunu da dinlediğine göre,
benimle ilgili benden çok şey biliyorsun demektir.
Dinlerken eğleniyor musun?
Hiç sıkılmıyor musun?
Arada kulağını çınlatıyoruz, selam yolluyoruz, duyuyor musun?
Kızıyor musun?
Eve gidip başını yastığa koyduğunda, dinlediğin hayatla, kendi
hayatını kıyaslıyor musun?
Yaptığın işten utanıyor musun?
Belki bir gün, sana bu emri verenlerle birlikte hesap vereceğini
düşünerek huzursuz oluyor musun?
AMAN ŞU BANT İŞİNE DİKKAT ET!
Düşünüyorum da...
Hesap günü geldiğinde, yani bütün bu hukuksuzluk bitip devletin
kirli arşivleri açıldığında, kaydediciler yargı önüne
çıkarıldığında, belki tanışıp konuşabiliriz bunları da...
Belki toplu imhadan önce isteyenlere kendi dosyalarını alıp
inceleme, istediği kayıtları dinleme şansı verilir; eski günlerin
kayıtlarını dinleyip güleriz biz de...
“Ne berbat günlerdi, her sohbete telefonları kapatarak başlar, her
konuşmada önce dinleyenlere selam yollardık” deriz.
Sadece dinlenenlerin değil, dinleyen sizlerin de utanç verici bu
baskı rejiminden kurtulduğuna şükrederiz.
Bugünkü dinlemede, düşün bu yazdıklarımı...
Aman şu bant işine de dikkat et!
Kolay gelsin."