Can Dündar'dan Balbay ve Özkan'a destek yazısı
"Arınç'ın açıklamasından sonra hâkimler Tuncay ile Balbay'ı bırakacaklarına komutanlar hakkında yeniden tutuklama isterse şaşmam."
"Tuncay ve Balbay'a özgürlük!" başlıklı bir
yazı kaleme alan Milliyet yazarı Can Dündar, Tuncay Özkan ve
Mustafa Balbay'ın özgürlük talebini köşesinden okuyucukları ile
paylaştı.
"Bülent Arınç NTV'de, "Silivri'nin feryadına kulak vermeli" dedi ya...Neydi o feryat?
Tuncay Özkan haklı olarak isyan etmişti:
"Niçin beni burada tutuyorsunuz? Suçum nedir? Hangi general benden emir almış? Arkamda ordu yok?"
Mustafa Balbay tamamlamıştı:
"Bu ordunun komutanları darbeye eksik teşebbüs ederken, biz tam teşebbüste mi bulunacağız?"
Arınç bu sözleri şöyle yorumladı:
"Yani 'Bu olayı planlayan kişiler serbest bırakılıyor. Onların silahı var, bizim yok diye mi içerde kalmaya devam ediyoruz' diyorlar."
Can Dündar, "İsterseniz kuşkuculuğuma verin, ama bu yorumda, "Niye destekçileri tutarken asıl planlayanları bırakıyorsunuz" ikazı daha ağır basıyor gibi geldi bana..." dedi ve şöyle devam etti:
"Hâkimler Tuncay ile Balbay'ı bırakacaklarına komutanlar hakkında yeniden tutuklama isterse şaşmam."
BENZER OLAYLAR DAHA ÖNCE DE OLMUŞTU
"Emel Koç'un kaleme aldığı "Behice" Boran'ın yaşam öyküsünde (Destek Y., 2010) benzer bir örnek var:" diyen Dündar, şöyle devam etti:
"Boran, 12 Mart darbesinde tutuklanmış; ekimde kendisi ve 18 arkadaşı için tahliye kararı çıkmış. Aynı davada teslim olmayan 5-6 kişi daha varmış. Tahliyeleri duyunca onlar da teslim olmuş ve tutuklanmışlar.
Avukatları, "Aynı suçtan yargılanıyorlar, eşitlik ilkesi gereği onların da tahliyesi gerekir" demiş.
Kararın çıkacağı gün savcı değişmiş. Yeni savcı "eşitlik ilkesi"ni farklı yorumlamış:
"Avukat haklı. Eşitlik gereği, salıverilenleri de tutuklamamız lazım."
Şaka değil!
Mahkeme, Boran ve arkadaşlarını yeniden tutuklatmış.
Dündar yazısına şöyle devam etti:
"Bizde tutuklu yargılama esastır. Mahkemede kazara beraat çıkar diye, ceza peşinen çektirilir. Şu anda Silivri'de yapıldığı gibi...
Diyarbakır Cezaevi'nde müebbet Şemdin Sakık'la röportaja gittiğimde bilgisayar kullanabildiğini öğrenmiştim. Sakık'a bilgisayar verip Balbay'dan daktiloyu bile esirgemeyi hangi eşitlik duygusuyla açıklayabiliriz?
Şimdi bunu yazınca "eşitlikçiler", Balbay'a daktilo vermek yerine, Sakık'ın bilgisayarını alır.
Tuncay'ın Sözcü'deki Silivri fotoğrafını görmüşsünüzdür. Kitaplık yasak olduğundan kitapları masa üstünde yığılı duruyor.
Hükümlü Öcalan'ın sahip olabildiği kitaplığın sanık Özkan'a verilmemesi hangi akla sığar?"
Can Dündar'ın yazısının tamamını okuyabilirsiniz.
"Bülent Arınç NTV'de, "Silivri'nin feryadına kulak vermeli" dedi ya...Neydi o feryat?
Tuncay Özkan haklı olarak isyan etmişti:
"Niçin beni burada tutuyorsunuz? Suçum nedir? Hangi general benden emir almış? Arkamda ordu yok?"
Mustafa Balbay tamamlamıştı:
"Bu ordunun komutanları darbeye eksik teşebbüs ederken, biz tam teşebbüste mi bulunacağız?"
Arınç bu sözleri şöyle yorumladı:
"Yani 'Bu olayı planlayan kişiler serbest bırakılıyor. Onların silahı var, bizim yok diye mi içerde kalmaya devam ediyoruz' diyorlar."
Can Dündar, "İsterseniz kuşkuculuğuma verin, ama bu yorumda, "Niye destekçileri tutarken asıl planlayanları bırakıyorsunuz" ikazı daha ağır basıyor gibi geldi bana..." dedi ve şöyle devam etti:
"Hâkimler Tuncay ile Balbay'ı bırakacaklarına komutanlar hakkında yeniden tutuklama isterse şaşmam."
BENZER OLAYLAR DAHA ÖNCE DE OLMUŞTU
"Emel Koç'un kaleme aldığı "Behice" Boran'ın yaşam öyküsünde (Destek Y., 2010) benzer bir örnek var:" diyen Dündar, şöyle devam etti:
"Boran, 12 Mart darbesinde tutuklanmış; ekimde kendisi ve 18 arkadaşı için tahliye kararı çıkmış. Aynı davada teslim olmayan 5-6 kişi daha varmış. Tahliyeleri duyunca onlar da teslim olmuş ve tutuklanmışlar.
Avukatları, "Aynı suçtan yargılanıyorlar, eşitlik ilkesi gereği onların da tahliyesi gerekir" demiş.
Kararın çıkacağı gün savcı değişmiş. Yeni savcı "eşitlik ilkesi"ni farklı yorumlamış:
"Avukat haklı. Eşitlik gereği, salıverilenleri de tutuklamamız lazım."
Şaka değil!
Mahkeme, Boran ve arkadaşlarını yeniden tutuklatmış.
Dündar yazısına şöyle devam etti:
"Bizde tutuklu yargılama esastır. Mahkemede kazara beraat çıkar diye, ceza peşinen çektirilir. Şu anda Silivri'de yapıldığı gibi...
Diyarbakır Cezaevi'nde müebbet Şemdin Sakık'la röportaja gittiğimde bilgisayar kullanabildiğini öğrenmiştim. Sakık'a bilgisayar verip Balbay'dan daktiloyu bile esirgemeyi hangi eşitlik duygusuyla açıklayabiliriz?
Şimdi bunu yazınca "eşitlikçiler", Balbay'a daktilo vermek yerine, Sakık'ın bilgisayarını alır.
Tuncay'ın Sözcü'deki Silivri fotoğrafını görmüşsünüzdür. Kitaplık yasak olduğundan kitapları masa üstünde yığılı duruyor.
Hükümlü Öcalan'ın sahip olabildiği kitaplığın sanık Özkan'a verilmemesi hangi akla sığar?"
Can Dündar'ın yazısının tamamını okuyabilirsiniz.