Can Dündar'a göre 'film daha bitmedi'
Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, gazetenin sürprizlerini okurla paylaştı.
Daha önce Mert ile aynı dönemde Milliyet'te görev alan Dündar köşesinde, "4 yıl sonra Nuray'la yollarımız bu kez Cumhuriyet'te kesişiyor. Film daha bitmedi. Göreceğiz bakalım; sonunda güç kullananlar mı, güce boyun eğmeyenler mi ayakta kalacak. Daha da önemlisi tarih, kimi nasıl anacak" ifadelerini kullandı.
Dündar ayrıca Nuray Mert'in ardından Cumhuriyet'in yazarları arasına yeni isimlerin katılacağını duyurdu.
Yarından itibaren okuyucuyu yeni eğitim sayfasıyla karşılayacağının bilgisini paylaşan Dündar, Cumhuriyet'in tirajının yüzde 25 arttığını belirtti.
Can Dündar'ın gazetedeki yenilikleri duyurduğu köşe yazısı şöyle:
Film daha bitmedi
Nuray
Mert’le ilginç bir kader ortaklığımız var. 2011’in Haziran
başında Başbakan Erdoğan Konya mitinginde -şu
meşhur “güya bayan” terminolojisini kullanarak- dedi
ki:
“Bir bayan gazeteci var. Köşe
yazıları yazıyor. Son yıllarda kendini kaybetmiş
şekilde AK Parti’ye kin kusuyor. Güya bayansın.
AK Parti’ye karşı nasıl bu kadar saldırgan
olabiliyorsun? Bu mertlik değil,
namertliktir.”
Kastettiği apaçık Nuray
Mert’ti.
O zaman ikimiz de
Milliyet’teydik. Ertesi gün köşemde şöyle
yazmıştım:
“Nuray çetin
cevizdir. ‘Mert dayanır…’ atasözünün delili gibidir.
Güç kullanıp bedel ödetenler geçip gider, güce
boyun eğmeyen köşeler sabittir.”
O zaman çalıştığım TV kanalında
Nuray’a cevap hakkı kullandırmak istediğimde korku
duvarına çarptım. Dönüşü olmayan tatile çıktık. Sonra
Nuray, gazeteden süresiz izne çıktı. O da şöyle
yazdı:
“Bu ne ilk kez benim başıma
geliyor, ne de benim başıma ilk kez
geliyor.”
Bir süre sonra ben de kovuldum
Milliyet’ten…
Aradan pek kısa bir zaman geçti; bizi kovan
patronu Erdoğan’ın azarladığı, onun da “Nerden
girdim bu işe” diye ağladığı telefon kaydının haberini yapmak
da bana kısmet oldu.
4 yıl sonra Nuray’la
yollarımız bu kez Cumhuriyet’te kesişiyor. Film
daha bitmedi. Göreceğiz bakalım; sonunda güç kullananlar mı, güce
boyun eğmeyenler mi ayakta kalacak. Daha da önemlisi tarih, kimi
nasıl anacak.
Cumhuriyet
meydanı
Nuray’dan sonra yazı ailemize
katılan başka yazarlar da olacak. Onlar da
Cumhuriyet’e yeni pencereler açacaklar.
Anadolu’nun hemen her kentinde bir Cumhuriyet
Meydanı vardır. Atatürk bulvarları, Cumhuriyet meydanlarına
açılır.
Ekonomik ya da siyasi hiçbir güç odağına
dayanmayan Cumhuriyet, bu baskı döneminde, gür,
cesur, muhalif, farklı seslerin buluştuğu, konuştuğu, tartıştığı
meydan olmaya, kendi ilkelerinden taviz vermeden, medyada ihtiyaç
duyulan çok sesli, özgür platformu yaratmaya
adaydır.
(...)
Haberciliğin atardamarıdır muhabir…
O, alanda oldukça, haber topladıkça, gerçeği yazdıkça canlanır gazete, yüzüne renk gelir.
Ama muhabir, gazetelerin üvey evladı gibi nicedir...
Masa başı haberciliği, hazır dosya gazeteciliği, medyanın atardamarını kesti.
Cumhuriyet, bunun bilinciyle muhabire yatırım yapıyor. Sayfalarını daha çok habere, özel habere, araştırmaya, muhabire açıyor.
Sonuç mu?
Sadece geçen haftaya bakalım:
Haber, sonuç
alıyor
Kültür Sanat servisimizden Ceren
Çıplak, AKM binasının içinde ve dışındaki yıkım ve işgali
o kadar kararlılıkla, belgesiyle, fotoğraflarıyla izledi, işledi,
yazdı ki, sonunda sanatçıları ayağa kaldırmayı, AKM önünde
toplamayı başardı.
Eğitim sayfası editörümüz Figen
Atalay, Robert Kolej’e torpille sokulmaya çalışılan bir
öğrencinin haberini yazdı; okulla, bakanlıkla, çocuğun velisiyle
konuştu. Kararlılıkla konunun üzerine gidince bakanlığa geri adım
attırmayı başardı.
Adliye’yi izleyen muhabirimiz Canan
Coşkun’un “Kabataş ilk vukuatı değilmiş” haberi,
daha önceki “Kabataş’ın Emniyet raporu” haberimizle
birleşince “Kabataş yalanı”nı
tamamen çökertti. Muhtemelen seçim kozu yapılacak bir konuda, geçen
hafta okuduğunuz özür ve pişmanlık mesajları peş peşe
geldi.
Ve Özcan
Özgür’ün “Göcek koyları talana
açılıyor” haberinin ardından Cumhuriyet’in
ısrarlı takibi, Göcek halkının tepkisi ve diğer gazetelerin devreye
girmesi ile yargının talanı durdurması sağlandı.
Haberle değişen
kader
Hakkıyla yapılır, izlenir, takip edilir,
duyurulursa haber, sadece bir gazetenin değil, bir ülkenin bile
kaderinde söz sahibi olabilir.
Muhabir arkadaşlarımız, buna en güzel kanıtları
sundular geçen hafta…
Hepsini kutluyorum.