Can Dündar
Hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve demokrasiye inanan bir yazar insanları geçmişlerine hapsetmez…
Can Dündar’ın gazeteciliğini sorgulayacak değilim…
Sorgulayamam da…
“Gazetecilik” yaparken müthiş başarılıdır Can Dündar…
Peki…
Yazarlığı da gazeteciliği kadar mükemmel mi?..
(Bence) Hayır…
Can fazla ideolojik köşe yazılarında…
Ya da aşırı duygusal…
Biliyorum…
Eğer bu yazdıklarımı okursa bana yine kızacak…
Oysa önce kendi kendine kalıp bir kere daha düşünsün…
Çünkü…
Hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve demokrasiye inanan bir yazar insanları geçmişlerine hapsetmez…
Fikirler bazen ileriye kimi zaman da (Ne yazık ki) geriye doğru değişir…
İleri giden fikirlerin alkışlanması nasıl ki abartıysa; geri giden fikirlerin aşağılanması da o kadar yanlıştır…
Önemli olan fikirlerin değişebilme özgürlüğü olduğunu kabullenmektir…
Kaldı ki…
Can; Cumhuriyet’te başlığı altında yayımlanan makalesinde geçmişine (Birkaç cümlesine) hapsettiği CHP Ankara belediye başkan adayı Mansur Yavaş’a ve hatta CHP’ye çok haksızlık ediyordu.
Evet…
Mansur Yavaş MHP kökenli…
Büyük ihtimalle halen “Ülkücü” de…
Ama…
Belediye başkanlıkları bizim sistemimizde en ideolojik olmayan makam ve mevkilerdir…
Belediye başkanları seçildikleri andan itibaren ideolojilerini evlerindeki çalışma odalarında bırakırlar…
Bırakmalıdırlar…
Mansur Yavaş da (Eğer seçilirse) ideolojisini evinin çalıma odasında bırakacak politikacılardan…
Ve en önemlisi…
CHP ideoloji değil kitle partisidir…
CHP’yi iktidar partisinin yarısı kadar ancak oy alabilen bir siyasi kurum haline getiren de partinin “ideolojik kalplar içinde” kalmak istemesi, bir türlü kitle partisi olmayı becerememesi değil midir?..
Ak Parti ise son üç seçimde de milletvekili adayı yaptığı çok sayıda adayın ideoloji farklılığını hiç dikkate almadığı için başarılı olmuştur.
Yani…
Can Dündar Mansur Yavaş’ı “Ülkücü” geçmişine hapsederek Melih Gökçek’in ekmeğine yağ sürdüğünü ve “haksız siyasi rekabete sebep olduğu” için kaybetti.