Can Dündar yeni görevine başladı okura veda etti
Gazetenin yeni genel yayın yönetmeni bugün birinci sayfadan anonslanan yazısı ile görevine başladı.
Cumhuriyet Vakfı yönetimi Utku Çakırözer'den boşalan Genel Yayın Yönetmenliği'ne gazetenin köşe yazarlarından Can Dündar'ın getirildiğini açıkladı.
Gazetenin yeni genel yayın yönetmeni bugün birinci sayfadan anonslanan yazısı ile görevine başladı.
"Cumhuriyet" başlıklı yazısında Can Dündar
gazeteciliğe nasıl başladığını anlattığı yazısında Cumhuriyet ile
tanışmasını da yazdı. Dündar 1 Mart'a kadar neden yazı
yazmayacağını da açıkladı. İşte o
satırlar:
1979 yazıydı; aylardan Temmuz...
Ankara Konur Sokak’taki üç katlı binanın merdivenlerini tırmandım.
Üzerinde “Yankı Dergisi” yazan kapıyı çaldım.
Salonda, sırtı balkona dönük oturan Yazıişleri Müdürü Ömer
Tarkan’ın karşısına kuruldum.
Kalktığımda artık gazeteciydim.
Üniversite 2’ye geçmiştim.
Harika bir büroya düşmüştüm.
Derginin sahibi ve yöneticisi Mehmet Ali Kışlalı
gerçek bir okuldu. İlk ustam oldu. Üniversiteden hocam
Prof. Ahmet Taner Kışlalı, derginin yazar
kadrosundaydı. Girişin tam karşısındaki odadan Hıncal
Uluç’un kahkahası yükseliyordu.
Kimler yazmıyordu ki:
Ertuğrul Özkök, Emre Kongar, Mehmet Yakup Yılmaz, Avni
Özgürel, Yalçın Küçük, Kurthan Fişek, Hikmet Bila ve
diğerleri...
4 yıl çalıştığım Yankı, benim gerçek gazetecilik
okulum oldu.
***
Konur Sokak, Başkent’in Babıâli’siydi.
27/7’de Yankı Dergisi vardı.
24/4’te Cumhuriyet Gazetesi...
Balkona çıktığımda Cumhuriyet bürosunu
görürdüm.
Ankara temsilcisi koltuğunda Hasan Cemal
oturuyordu. Biz yeniyetmelerin efsanesi Uğur Mumcu
orada çalışıyordu. Mustafa Ekmekçi’nin odası
ziyaretçilerle dolup taşıyordu.
Ve o büro, geleceğin yayın yönetmenlerini yetiştiriyordu:
Sedat Ergin’i, Yalçın Doğan’ı,
Ufuk Güldemir’i...
***
12 Eylül, Konur Sokak’a bir tankla çıkageldi.
Yankı’nın askerle arası iyiydi;
Cumhuriyet, mesafeli...
11 Kasım günü gazete, yayıncı İlhan Erdost’un
askerlerce dövülerek öldürülmesini 7 sütun manşetle verdi.
O gün İlhan Selçuk’un yazısının başlığı
şöyleydi:
“Kemalizm ideolojisi muz mudur?”
Öğleyin Cumhuriyet’i
“Atatürk’e dil uzatmak”tan
kapattılar.
Basın susmuştu. En ufak itiraz yoktu; ses vermek yasaktı.
Gün, “komşu dayanışması” günüydü.
17 Kasım tarihli Yankı, kapağında Nadir
Nadi’nin fotoğrafıyla çıktı. O röportajda
Nadi, darbenin en sıcak günlerinde askerleri şöyle
uyarıyordu:
“MGK’ye yardımcı olmayı görev biliyoruz, ama hoşa gitmeyen
yayınlara kızmak, sinirlenmek, yöneticileri yanlış uygulamalara
sürükleyebilir.”
***
Dün, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’nun genel yayın yönetmenliğim için görev çağrısını alınca, Konur Sokak günlerine döndüm.Karşı balkondan gıptayla baktığım, zorlu günlerdeki cesaretine hayran kaldığım, yazarlarını örnek aldığım Cumhuriyet’i düşündüm.
Şimdi, 12 Eylül’dekine benzer bir baskı döneminde, yine suskunluğa bürünmüş, havuzlarda boğulmuş bir medya düzeninde, özgür, bağımsız basının son kalelerinden birinde, eskisi gibi tehditlerle, baskılarla, davalarla yıldırılmaya çalışılan
o gazetede, üstelik tarihi öneme sahip bir seçimin hemen arifesinde sorumluluk üstleniyorum.
Arkamızda milli mücadeleyle başlayan bir tarih ve bir büyük gelenek var.
Yanımızda, Gezi ruhuyla canlanmış, gençleşmiş, güçlenmiş mücadele azmi...
Başucumuzda, bize ışığıyla yol gösteren, yitirdiğimiz ustaların fotoğrafları...
Bize düşen, sâri bir hastalık gibi yayılan umutsuzluk, yılgınlık dalgasını kıracak bir cesaretle, gazetenin -istisnasız- bütün birikimini sahiplenip seferber etmek, onu yeniliklerle beslemek, dayanışma içinde, daha geniş kitlelere ulaştırmaya gayret etmek...
35 yıl önce, Cumhuriyet manzaralı bir büroda mesleğe ilk adımlarını atan o stajyer muhabirin heyecanıyla başlıyorum işe..
Aynı kararlılıkla, aynı inançla...
(Not: Ada, 1 Mart’a kadar tatile çıkıyor.
O güne kadar gazetede kampa gireceğiz.)