Can Dündar: Hepimiz Ağca'yız!
Can Dündar'dan, bugün cezaevinden tahliye olan Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'yla ilgili duygusal bir yazı...
Can Dündar'dan, bugün cezaevinden tahliye olan Abdi
İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'yla ilgili duygusal bir
yazı...
Hepimiz Ağca'yız!
1 Şubat 1979 akşamı... Milliyet’in Genel Yayın Müdürü ve
Başyazarı Abdi İpekçi, Ankara’da Başbakan Ecevit’le görüşmüş,
İstanbul’a dönüyordu.
16.40 uçağında işadamı Sakıp Sabancı ile karşılaştı. Yan yana
oturdular. Yol boyu ülkenin ve ekonominin durumu üzerine sohbet
ettiler.
Bir ara Sabancı, “Milliyet satılıyormuş, öyle mi?” diye sordu.
“Aslı yok” diye geçiştirdi Abdi İpekçi...
“Yok, yok... Satılıyormuş” diye üsteledi Sabancı...
“Parası olan alır” diye kapattı İpekçi...
Bu konu, yüreğini burkuyordu.
4 saat sonra, bugün kendi adını taşıyan caddenin köşesinde vahşice
kurşunlanacaktı.
* * *
Onu kurşunlayan adam, serbest kalacak bugün...
İpekçi’yi vurduğunda 20 yaşındaydı. Bütün ömrü hapiste geçti; ama
cinayetiyle bizim ömrümüzü de hapsetti.
Sıktığı kurşun, sadece sağduyunun simgesi bir gazeteciyi değil,
sağduyuyu da vurdu.
“Amaçları hükümeti devirmek, toplumda panik ve umutsuzluk
yaratmaktır. (..) Olağanüstü yönetim biçimlerine yönelmek,
teröristlerin oyununa gelmek demek olacaktır” diye yazmıştı
İpekçi...
Bunu yazdıktan 6 ay sonra öldürüldü.
19 ay sonra da hükümet devrildi. Toplum umutsuzluğa düştü,
panikledi. Türkiye teröristlerin oyununa gelip olağanüstü yönetim
biçimine yöneldi.
Bir daha da hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
* * *
Ağca yattı çıkıyor.
Oysa işlenen, bireysel görünümlü kolektif bir suçtu.
Birileri ona “İpekçi’yi öldür” emrini vermişti.
Bazıları silah ve para temin etmişti.
Azmettirenler vardı; cinayet sırasında köşede bekleyenler,
kaçtığında evinde saklayanlar vardı.
Sorguda gereken soruları sormayanlar, sorgu süresini uzatmayanlar,
onu yargılayan hâkimin evinin önüne bomba koyanlar...
Ağca’yı istediği cezaevine nakledenler, cezaevinde ona tabanca ile
er üniforması temin edenler, askeri bir hapishaneden firarına
yardım edenler...
Ona pasaport verenler; emniyetteki pasaport kayıtlarını ateşe
verenler...
Cinayet sırasında yalnız olmadığını gören şahitler... Gördüğünü
anlatmasın diye tanıkları tehdit edenler... Buna rağmen tanığı
kaderine terk edenler...
Yurtdışında onu misafir edenler...
Bütün bunları bilip hiç ses etmeyenler, olayın üzerine
gitmeyenler...
Susup bekleyerek suça iştirak edenler...
* * *
Böyle bakınca “Hepimiz Ağca’yız!”
Bir koca orduyuz, suç ortaklarından...
Aktif işbirlikçilerin kimi kahraman oldu sonradan, kimi genel
müdür, kimi bakan...
Pasif suç ortakları ise, izlediler sessizce... Ve mağduru oldular,
hesabını sormadıkları sürecin...
Hesap soranlar mı?
Onlar da Ağca ve ortaklarının kurşunuyla kendine mazeret yaratan
“olağanüstü yönetim biçimi“nden sonra ya vuruldular ya
susturuldular.
* * *
İki hafta sonra hem Abdi İpekçi’yi anacağız, hem de lüks otelde
kalan katilinin anılarını okuyacağız.
30 yıl geçti aradan:
Katilleri kahraman yaptık.
İpekçi’nin hesabını soramadık, mirasını koruyamadık.
Utanıyoruz. Yüreğimiz burkuluyor bizim de...
Can Dündar/MİLLİYET