Can Ataklı
O projeye Irak merkezi hükümetini, İran'ı ve Suriye'yi de ikna etmek şarttı... Oysa bugünkü şartlarda bunu başarabilmek mümkün değil...
Bugünkü Vatan'da Can
Ataklı'nın
"Akiller felâket senaryosunu halka kabul ettirmek
istiyor" başlığı altında yayımlanan makalesini
okuyunca, Netenyahu'nun telefonda
Başbakan Erdoğan'dan özür dilediğinde
gazeteciler.com'da Adnan Berk
Okan'ın yazdıklarını hatırladık.
Neyi mi?..
Önce Ataklı'nın yazısından kısaca söz edelim.
Ataklı bugünkü köşesinde, Washington eski Büyükelçilerimizden ve CHP milletvekilliğide yapmış olan Şükrü Elekdağ'ın mektubunu yayımlıyor.
Elekdağ mektubunda barış sürecinin temel gerekçesini kendi penceresinden göründüğü şekliyle ve yılların diplomatlığının verdiği deneyimle açıklıyor.
Elekdağ'a göre, Edoğan ve Öcalan; Anadolu ile Mezopotamya’yı "Türk-Kürt Federal Devleti" çatısı altında birleştirme projesinde mutabık kaldılar.
Bizim A.B.O. da bu konuya dikkat çekiyor ancak projenin Erdoğan - Öcalan ortak üretimi olduğunu yazmıyordu.
Elekdağ ise projeyi doğrudan ikisine bağlıyor.
Proje kimin olursa olsun; önemli olan projenin gerçekleşme süreci...
Ki;
A.B.O. projeye değil, yürürlüğe girebilmesi için Suriye, İran ve Irak'la savaşmak zorunda kalacağımız tehlikesinin altını çiziyordu-...
Çünkü projeyi yürürlüğe sokmak için PKK'nın silah bırakması ve terörden vazgeçmesi yetmiyordu...
O projeye Irak merkezi hükümetini, İran'ı ve Suriye'yi de ikna etmek şarttı...
Oysa bugünkü şartlarda bunu başarabilmek mümkün değil...
Pardon; mümkün...
Nasıl?..
Üçüyle de savaşarak ve savaşı kazanarak...
Peki bu mümkün mü?..
Neyse onun cevabını vermek bize düşmez...
Bizim işimiz, akla yatkın gelen her konuda, ciddiye alınacak her uyarıdan kamuoyunu haberdar etmektir.
Bu nedenle; Ataklı'nın yazısını ve Elekdağ'ın uyarı mektubunu ciddiye alıyor, yaptığı "pozitiv" gazetecilikle Can Ataklı'nın kazandığına inanıyoruz...
Neyi mi?..
Önce Ataklı'nın yazısından kısaca söz edelim.
Ataklı bugünkü köşesinde, Washington eski Büyükelçilerimizden ve CHP milletvekilliğide yapmış olan Şükrü Elekdağ'ın mektubunu yayımlıyor.
Elekdağ mektubunda barış sürecinin temel gerekçesini kendi penceresinden göründüğü şekliyle ve yılların diplomatlığının verdiği deneyimle açıklıyor.
Elekdağ'a göre, Edoğan ve Öcalan; Anadolu ile Mezopotamya’yı "Türk-Kürt Federal Devleti" çatısı altında birleştirme projesinde mutabık kaldılar.
Bizim A.B.O. da bu konuya dikkat çekiyor ancak projenin Erdoğan - Öcalan ortak üretimi olduğunu yazmıyordu.
Elekdağ ise projeyi doğrudan ikisine bağlıyor.
Proje kimin olursa olsun; önemli olan projenin gerçekleşme süreci...
Ki;
A.B.O. projeye değil, yürürlüğe girebilmesi için Suriye, İran ve Irak'la savaşmak zorunda kalacağımız tehlikesinin altını çiziyordu-...
Çünkü projeyi yürürlüğe sokmak için PKK'nın silah bırakması ve terörden vazgeçmesi yetmiyordu...
O projeye Irak merkezi hükümetini, İran'ı ve Suriye'yi de ikna etmek şarttı...
Oysa bugünkü şartlarda bunu başarabilmek mümkün değil...
Pardon; mümkün...
Nasıl?..
Üçüyle de savaşarak ve savaşı kazanarak...
Peki bu mümkün mü?..
Neyse onun cevabını vermek bize düşmez...
Bizim işimiz, akla yatkın gelen her konuda, ciddiye alınacak her uyarıdan kamuoyunu haberdar etmektir.
Bu nedenle; Ataklı'nın yazısını ve Elekdağ'ın uyarı mektubunu ciddiye alıyor, yaptığı "pozitiv" gazetecilikle Can Ataklı'nın kazandığına inanıyoruz...