Can Ataklı kaybetti

Kaybettiğin tabii ki mal mülk değil ama karakterini kaybetmen maldan mülkten daha değerli değil mi?

Can Ataklı ile aynı dönem gazetecileriyiz.

Hatta ikimiz de aynı ustalardan öğrendik gazeteciliği.
Ama bizler doğru gazetecilik yapmayı öğrenirken Can ya yanlış öğrenmiş, ya da
öğrendiklerini unutmuş.

Eğer Can ustalarımızın bize öğrettiği gazeteciliği yapsaydı dedikodu üzerine yorum
yapılmayacağını da bilmesi gerekirdi.

Daha önce de dedikodu üzerine yorum yaptığında kendisine hatırlatmış, “ben de
şimdi kalkıp ‘Can medyanın en sevilmeyen ve hatta en çok nefret edilen
gazetecisiymiş’ desek kızmaz mısın?” diye de sormuştum?..
Cevap verememişti ve dedikodularına devam etmişti.

Can Ataklı bugün hem de duyduğu haberin “dedikodu” olduğunu bizzat hatırlatarak yine yorum yapıyor.

Yani, daha önce yaptığı ve bizim de kendisine “biz de şimdi kalkıp ‘Can medyanın
en sevilmeyen ve hatta en çok nefret edilen gazetecisiymiş’ desek kızmaz mısın?”
diye de sormamıza sebep olan dedikoduyu yeniliyor.

Duyduğu dedikoduya (Yalana, iftiraya, uyduruğa) göre Süleyman Soylu görevden
alınacağını anladığı için operasyonları hızlandırmış, uyuşturucu çetelerine savaş
açmışmış.
Görevden alındıktan sonra “uyuşturucu çeteleri ve PKK terörüyle mücadele ettiğim
için görevden alındım” diyecekmiş…

Can, Soylu’nun görevden alınacağını nereden anlamışmış?.
İçişleri Bakanı’nın oğlu Yunus Timi tarafından durdurulmuş ve arabası aranmışmış da ondan…

Hatta Soylu’nun oğlun arabası bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın emri üzerine
durdurulup aranmışmış…

Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımıza birileri gelip Soylu’nun oğlunun bazı işadamlarına gidip nahoş isteklerde bulunduğunu söylemişlermiş.

Sayın Cumhurbaşkanımız da “korkutun şunu” demişmiş.

Bak Can, sen de bilirsin ki boşandığın eşinin kızlarından biriyle ilgili gelen tatsız
haberlerin doğru olduğunu bildiğimiz halde bir kelime bile yayınlamadık. Çünkü
büyüklerimiz bize hiç kimseyi çocukları ve aile efradı üzerinden vurmamayı
öğretmişti. Ama sen belli ki bu ilkeyi unutmuşsun. İçişleri Bakanı Soylu’yu oğlu
üzerinden ve hem de yalan, uyduruk, dedikodu (Kendin söylüyorsun duyduklarının dedikodu olduğunu) üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışıyorsun ve kaybediyorsun.

Kaybettiğin tabii ki mal mülk değil ama karakterini kaybetmen maldan mülkten
daha değerli değil mi?