Çak gevrek, gevrek!..

Yüksel Aytuğ, geçenlerde Hıncal Uluç’un kendisine yönelik eleştirisine son derecede saygılı bir ifade ile cevap vermiş…

GAZETECİLER.COM –  Yüksel Aytuğ, geçenlerde Hıncal Uluç’un kendisine yönelik eleştirisine son derecede saygılı bir ifade ile cevap vermiş…
Ancaaaakkkk!...
Büyükleri ona hatırlatmalı ki Hıncal Usta eleştirilmez, eleştirir…
Vallahi kara listeye bir yazarsa yanar…
Gelelim Aytuğ’un cevabına…
Bakın nasıl başlıyor…
 
 
Öyle değil, böyle Hıncal Ağabey!
 
Kanaltürk'ün yayınladığı Galatasaray - Bucaspor maçında yorumcu Ahmet Çakar, maçın son dakikasında teknik direktör Rijkaard'ın el-kol hareketlerini ekrana şöyle aktarıyor: "Rijkaard hakeme saati gösteriyor..." Galatasaray'ın Bucaspor gibi mütevazı bir ekip karşısında bile zamana oynadığını anlatmak için bu yorumu yapıyor. Ben de bunu "Kanaltürk, maçtaki en ince detayları bile kaçırmadı" diyerek, köşeme aktarıyorum. Ne ben, ne de Hıncal Ağabey stattayız. Rijkaard'ın mimiklerinin öncesini, sonrasını en iyi gören kişinin "stattaki" deneyimli yorumcu Ahmet Çakar olduğunu kabul etmek zorundayız. Ama Hıncal Ağabey, Çakar'ın sözlerinden bir dakika sonra ekrana taşınan o "saniyelik" görüntüye bakarak, "Öyle değil Aytuğ, Rijkaard aslında futbolcularına topa basın demek istiyordu" diye yazdı. Olabilir. Hıncal Ağabey ile Ahmet Çakar'ın yorumunun birbirini tutması zaten pek ender rastlanan bir olaydır. Ben işaret dili konusunda uzman değilim. Bu nedenle maçın yorumcusu Çakar'ın gözlemine ve sözlerine tâbiyim. Çakar, aynen şöyle diyor: "Eğer bu dakikalarda kaleci Aykut'un başarısından söz ediyorsak, Galatasaray'ın bundan çok üzüntü duyması lâzım. Ve maalesef Rijkaard kenarda hakeme saat diyor!.." Aslında bu cevap yazısını yazmaya hiç niyetli değildim. Ama Hıncal Ağabey, "Singin' In The Rain" müzikalinin galasında karşılaştığımız an gülerek karnıma minik bir yumruk indirip, "Nasıl yazdım ama? Sana yazmaya bayılıyorum" demeseydi, hiç bu işe girişmeyecektim. (Aslında Hıncal Ağabey yukarıdaki cümlelerde geçen "yazmak" kelimesi yerine argo bir sözcük kullanmıştı ya neyse. Ben "espri özürlülerden" değilim...)
 
Ve devamında
Yüksel Aytuğ'a, "Nasıl geçirdim ama sana" diyen Uluç’un kulaklarından ateş çıkmazsa iyidir…