Çağdaşlık kisvesi altında faşist olamam!
Türkan Saylan'la aynı fikirde değilde hakaret mektupları yağdı Mutlu Tönbekçi'ye ama o yinede düşüncelerini bir kez daha yazdı!
Vatan Gazetesi yazarı Mutlu Tönbekici Türkan Saylan'la bazı konularda aynı fikirde değil diye bir çok mektup aldı. Daha çok hakaret mektupları... E hal böyle olunca bugünkü köşesini de bu konuya ayırdı. Kendisine yağan hakaret mektuplarına rağmen bu yazıyı kaleme aldı.
(...) Öncelikle şunu
söyleyeyim, beni Türkan Saylan yetiştirseydi şu anki halimden en
ufak bir farkım olmazdı. Veya şöyle diyeyim yetiştirdiği çocukların
benim gibi olmasını isteyeceğinden en küçük bir kuşkum yok.
ÇAĞDAŞLIK BİR ŞEYLERE KAFA YORMAKTIR
Çağdaşlık dediğin öncelikle kendi ayakların üzerinde, haysiyetli
bir şekilde durabilmektir. Düşünmek, kalıpların dışında bakabilmek,
bir şeylere kafa yormaktır. Ama en önemlisi referansının o din, bu
peygamber, şu ideoloji, şu önder değil evrensel insan hakları
olmasıdır.
Çünkü ancak o zaman düşündüklerin ve yaptıkların sadece Türkiye'de
değil, Amerika'da geçerlidir, Zambia'da geçerlidir Hong Kong'da da.
Çağdaşlık dediğin bulunduğun coğrafyaya göre şekil almaz.
Okudum, çalıştım, çabaladım, zengin hayatı sürmesem de kimseye
muhtaç olmadan kendi ayaklarım üzerinde duruyorum. Bundan sonrası
için de böyle bir hayat yaşamayı planlıyorum.
ELBETTE KURBAN OLURUM
Türkan Saylan'a elbette kurban olurum. Dün de söylediğim gibi
kalbimin yarısı ona ölesiye hayran. Hayat hikayesini Ayşe Arman'dan
okuduğuz zaman göz yaşları içinde kalıyorsunuz. Tanıyan herkesin
sevdiği, kendini hem işine hem ideallerine adamış bir insan. Ayrıca
benim de üç beş hasbıhalim olmuştur kendisiyle.
YERİ BAŞIMIZIN ÜSTÜNDEDİR
Altı yıldır aynı mahallede oturuyoruz. Arnavutköy şenliklerine
sağlığı el verdiği sürece hep katılmış, bizim derneğe desteğini
vermiştir. Yeri başımızın üstündedir.
“Üzülmek için bile adını anmayın” demiş bir okur. Bir başka okur
“çocuğunu başörtülü bir öğretmenin okutması ister misin, gece
hastalandığında erkek diye bir kadın doktorun çocuğuna bakmaması
ister misin, baş örtüsüz olarak mahkemelik bir işin olsa, koruduğun
baş örtülülerin senin için adil karar verebileceğine inanıyor
musun, yanında ailendeki bir erkek olmadan sokağa çıkamamak ister
misin, ya da araba kullanamamak” diye gülünç sorular sormuş.
DEMOKRASİDEN BAŞKA BİR ŞEYE SIĞINAMAM
Kalıplar içinde “ya ak ya kara” diye bakınca işte böyle oluyor. Tam
da söylemek istediğim buydu. Haklarını savunduğum insanlar bana
belki bir gün haksızlık yapabilirler diye ilkelerimden vazgeçemem.
Kötülük görme ihtimalinden dolayı şu anda bir başka kötülük
yapamam. Demokrasiden başka bir şeye sığınamam.
ÖĞRETMENLERİM BAŞÖRTÜSÜZ AMA ZIR CAHİLLERDİ
Demokrasiye ve insan haklarına karşı gelen hiçbir ideolojiye rıza
gösteremem. Mevcut düzen elden gidiyor diye endişe etmek anlaşılır
bir şey belki ama mevcut düzen ne kadar adil, ne kadar çağdaş, ne
kadar demokratik, ne kadar insan haklarına saygılı diye hiç
düşünmemeyi ise anlaşılır bulmuyorum. Baş örtüsüz öğretmenlerin de
daha iyi eğitim verdiği ön kabulünü de hayli komik buluyorum. Baş
örtüsüz öğretmenler tarafından eğitildim zira. Yarısı zır cahil
insanlardı.
ÇAĞDAŞLIK KİSVESİ ALTINDA FAŞİST OLAMAM
Suudi Arabistan olmayalım diye çağdaşlık kisvesinde bir takım
faşistliklere de göz yummamı kimse beklemesin benden. Neymiş o
faşistlikler diye sorarsanız mesela okullarda tarih diye
öğretilenlerden başlayalım isterseniz derim.