Bulut: Ergenekonun tepesinde gazeteciler de olabilir!
Aksiyon dergisi Yiğit Bulut'la ilginç bir söyleşi yapmış. Bulut, medya, ekonomi, siyaset üstüne dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Yiğit Bulut, Türkiye'nin önünün tamamen
açılması için Tayyip Erdoğan'ın bir dönem daha
başbakanlık koltuğunda oturması gerektiğini söylüyor. Bulut'a göre
asıl tehdit, yılda 50-52 milyar dolar faizi cebine indiren yerleşik
düzen.
Yiğit Bulut, ekonomi analizleriyle bilinen bir yazarken, 10 yıl
çeşitli görevlerle çalıştığı Doğan Grubu'ndan Ciner Grubu'na
geçince kendini birden spekülasyonların ortasında buldu. Çünkü bir
yandan eşinin eniştesi Aydın Doğan'ın mülkiyetindeki medyayı keskin
ifadelerle eleştirirken; tam tersine, önceleri yüklendiği Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ı destekliyordu. Fikrî bir değişim süreci mi
yaşıyordu? Türkiye'yi sömüren yerleşik düzen ve icraatlarından söz
ediyordu açıklamalarında. Birçok tespiti satır aralarına
sıkışmıştı. Kimi ayrıntılar ise açılmaya ve irdelenmeye muhtaçtı.
Ona göre ülkenin selameti adına Erdoğan'ın bir dönem daha koltuğunu
koruması şart. Sonrası aydınlık. Yılda 50 milyar doları iç eden
yerleşik düzenin beli kırıldı. Türkiye yakın gelecekte dünyanın iki
numaralı süper gücü olacak. Biz sormaktan çekinmedik, o da
cevaplamaktan.
-Aydın Doğan'a karşı nötrüm diyorsunuz. Neden?
Nötrüm demek, Aydın Doğan'a karşı herhangi bir düşmanlığım yok
anlamındadır. İnsanlar bunları düşmanlıktan kaynaklanan bir
duyguyla söylediğimi düşünebilirlerdi.
-'Aslında çok şeyler daha söyleyebilirim'
anlamı...
Yoo, o anlamda değil. Yerleşik düzenin olması, irtica masalının
zaman zaman birileri tarafından ortaya atılması, Türkiye'de esas
kavganın aslında bir iktidar kavgası olması, finansal bir çıkarın
kavgası olması; bütün bunları anlatırken, insanlar şöyle
düşünmesinler diye nötr olduğumu söyledim: "Acaba Doğan Grubu'ndan
ayrıldı, onlara kin ve nefret mi besliyordu? Ondan mı bunları ifade
ediyor?" Hayır, bu 10 yıl içinde Türkiye'deki yerleşik düzeni
çözdüm. 10 yıl bir doğum süreciydi benim için. Süreç sonunda bu
fikirlere erişebildim, bunları görmeye başladım.
-Görünce ayrılmak zorunda mıydınız oradan?
Hayır, değildim. Doğan Grubu var olduğunca, hayatımın sonuna kadar
orada işimi yapabilirdim. Maaşımı alabilirdim. Sonuçta insanın
rahatsızlığı, vicdanı var. Daha fazla orada kalamayacağımı
düşündüm.
- Kendinizi hiç oraya ait hissetmemişsiniz,
niçin?
Orada tasvip etmediğim olayların başında Ertuğrul Özkök
zihniyetinin bütün gruba hâkimiyeti var. Biz en güçlüyüz, en
büyüğüz, siyasi otoriteden de büyüğüz, devletten de büyüğüz
mantığının hâkim olduğu bir yerden hoşlanmam.
-Ciner'de de bunu görürseniz aynı mı
davranırsınız?
Kesinlikle. Nerede olursa olsun gazeteci gazetecidir. Haddini
bilmeli. Patron bak elimizde şöyle bir malzeme var. Hükûmete bir
vursak ne yaparız şeklinde bir gazeteciliğe her zaman karşıyım. Bu
tamamen bir zihniyet kavgasıdır. Hürriyet Gazetesi'nin manşetini
'411 El Kaosa Kalktı' diye atan zihniyet, beni orada istemez.
Türkiye'nin yılda 52 milyar dolar faiz ödemesi, irtica yalanıyla
askerin kışkırtılması, 28 Şubat süreci nin teşvik edilmesi, gidip
bunların toplantılarına katılınması, budur benim için kaos.
-Türkiye'de Alman etkisinin şifre ya da kodlarını biraz
açar mısınız?
Tarihe bakarsanız, Almanya'nın Osmanlı'da verdiği savaşı
görürsünüz, kontrol etme, ele geçirme, nüfuz savaşını... Osmanlıyı
mahveden Almancılıktır. Aynı savaş devam ediyor. Kim Türkiye'ye
hâkim olacak? Amerika mı, Almanya mı, İngiltere mi, Anglosakson
güçler mi, Avrupa içinden başkaları mı? Böyle bir yapıda mutlaka
gazetecilere başka zihniyetlerden enjeksiyonlar yapılıyordur. Bunu
özel biri için söylemiyorum.
-"Yiğit Bulut gibi biriyle herkes iş yapamaz. Aydın Doğan
da. Kendine güvenenler yapabilir ancak." diyorsunuz. Turgay Ciner,
buna uyuyor mu?
Bir yerde yöneten zihniyete rakip çıkabilecek başka zihniyet varsa,
o zihniyet yok edilmek istenir. Aynen Doğan Grubu'nda karşılaştığım
duvarlar gibi. Ciner Grubu tamamen nötr. Gizli ajandamız yok.
Amacımız haber neyse onu almak, halka nötr, ortada durarak,
çoğulcu, demokrat, liberal ve herkesin fikirlerine saygı duyarak
aktarmak.
-Ciner, medya işlerine hiç karışmıyor mu?
Editöryal anlamda hiçbir müdahalesini görmedim. Tek bir kural var,
nötr, objektif, çoğulcu olmak ve her türlü fikre saygı duymak.
-Doğan Grubu'nda böyle değil miydi?
Fikri ve duruşunu, editöryal anlamda işine karıştıran adam var. Çok
açık söyleyeyim, Ertuğrul Özkök. AK Parti iktidara
geldiğinde ilk başta söyle düşünüldü. "Bunlar nasıl olsa bir süre
sonra bize benzemeye başlayacaklar." İlk önce çok şaşırdı, "Bu
adamlar nereden çıktı?" diye. Biz hiç böyle adam görmedik,
Avrupa'da, Almanya'da, dış dünyalarda, Amerika'da... Kim bunlar?
Anadolu'nun içinden çıkan insanları bir türlü anlayamadılar. Bu
adamlar nereden geldi? Bir süre sonra da kendilerine
benzemiyorlardı. Tam tersine onları benzetmeye çalışıyorlardı.
Türkiye'de şöyle bir mantık var: Atatürkçüyüm, Cumhuriyetçiyim,
laiğim vs... En güzel yerde oturursunuz, yiyip içersiniz,
kalkarsınız, bunları anlatırsınız, konuşursunuz, gerçekten
Türkiye'nin gündeminden hiçbir şey bilmezsiniz, ilgilenmezsiniz
de... Yurt dışından konuştuğunuz birkaç adam vardır. Bu zihniyet
yıllarca Türkiye'yi yönetti; neden? Çünkü hep zayıf koalisyon
hükûmetleri vardı. Mesut Yılmaz, Tansu Çiller
hükûmetleri, 28 Şubat'taki Erbakan hükûmeti...
-Özal'dan sonra tabii ki...
Özal'dan sonraki hükûmetler hep zayıftı. Çok güçlü bir medya,
arkasında çok güçlü bir finansal yapı, onun arkasında hükûmetle
çatışan herkese ve hükûmete dayak atan bir güç ortaya çıktı. Bu güç
Türkiye'nin gerçek değerlerini her zaman aşağıladı. Müslüman olmak
bile ayıptı bazı insanlara göre. Gerçek Anadolu insanı ayıp. Gerçek
iktidar çıkınca...
AK Parti'nin siyasi fikirlerine katılıyorum anlamında bunları
söylemiyorum. Bir gördüler, bunlar kim ya... Bunlar bizim yediğimiz
restoranda yemek yemiyor, içtiğimiz şaraptan içmiyor. Bizim gibi
abuk subuk içip içip sohbetlere katılmıyor. Bunları nasıl kandırıp
yanımıza çekeceğiz? Bir süre sonra afallama başladı, o elit
zihniyet dağıldı gitti...
Kendilerini 'establishment' diye tanımlayan birkaç tane aile...
Birkaç tane aile, Türkiye hakkında fikir söylüyor. Sen kimsin
kardeşim! Paranın olmasından başka ne özelliğin var senin! 60 yıl
önce senin kimsen yoktu.
(...)
-Ergenekon'u yönetenler sivil mi asker mi?
Sivil tabii.
-Sivil ama finanstan mı, iş dünyasından mı?
Gazeteci de olabilir. Finansçı da, bankacı da... "
Aksiyon