Bulaç'tan Vakit'e sert eleştiri

Zaman yazarı Bulaç, Vakit'e "bir olayın "haber değeri"nin olması, ahlaki ve hukuki olumlu değerinin ölçüsü değildir." dedi

Vakit gazetesinin internet sitesinde Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilerek yayınlanan görüntüler İslami camiada tartışmalara neden oldu.  Yeni Şafak'tan Salih Tuna'nın sert eleştirisinin ardından Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç da
Vakit'in tavrını eleştiren bir yazı kaleme aldı.

Bulaç yazısında Vakit gazetesinin tutumunu ve Baykal'ı istifaya götüen süreci İslam hukuku  açısından değerlendirdi.

İşte Ali Bulaç'ın yazısında zina ile ilgili bölümü:

"İslam fıkhının kabul ettiği en ağır suçlardan biri "zina"dır. Zina suçunun cezayı gerektirecek şekilde tespiti için dört adil şahidin bu fiile açık bir biçimde tanıklık etmesi gerekir. (4/Nisa, 15; 24/Nur, 4) Öyle ki bu, "kılıcın kınına girişi" şeklinde tasvir edilmiştir. Aynı örtü altında bir arada yakalanan bir çifte uygulanacak ceza ise bilginlerin çoğuna göre "te'dip"ten ibarettir. Takdir olunacağı üzere, neredeyse hiç kimsenin bu fiili dört kişinin açıkça görebileceği pozisyonda işlemeye kalkışması düşünülemez. Hatta zina suçunu itiraf etmek üzere gelen bir kadını Hz. Peygamber geri çevirmek için defalarca uyarmıştır.

Pekiyi, suç fiilini işleyenlerin suçlarını araştırıp çıkarmak caiz mi? Tek kelimeyle hayır! 49/Hucurat, 12. ayette "birbirinizin gizli fiillerini/gizliliklerini araştırmayın" buyurulur. Bunun ne anlama geldiğine bakalım:

1) Allah'ın Elçisi (s.a.): "Ey diliyle inanıp, iman kalbine girmeyen kimseler. Müslümanların gıybetini yapmayın; gizli kusurlarını araştırmayın. Kim onların gizli kusurlarının peşine düşerse, Allah da onun gizli kusurlarını araştırır. Allah kimin gizli kusurlarını araştırırsa, evinde dahi onu rezil eder." (Tirmizi, IV, 378; İbn Hıbban, Sahih XIII, 75)

2) İbn Mes'ud'a bir adam getirilir ve "Bu sakalından şarap damlayan biridir" denir. Büyük fakih sahabe "Bize tecessüs (gizlilikleri araştırma) yasaklandı. Apaçık görürsek başka" der.

3) Abdurrahman bin Avf'tan naklen: Bir gece Hz. Ömer'le dolaşıyorduk. Kapısı bir parça aralık bir evden kandil ışığı geliyordu. İçerde sesleri birbirine karışan kimseler vardı. Ömer "Bu Rabia b. Umeyye b. Halef'in evidir, şu anda içki içiyordur. Ne yapalım?" diye sordu. Ben de, "Benim görüşüm, biz şu anda Allah'ın yasakladığı bir şeyi yapıyoruz." dedim ve Hucurat 12. ayete atıfta bulundum. Ömer beni haklı buldu, geri döndük.

Sonuç: Mahrem alan korunmuştur. İnsanların gizli işleri, kusur ve ayıpları araştırılmaz. Biri bizdeki ayıbı araştırmaya kalkışsa bile bizim mukabil bir hareketle onun ayıplarını araştırmaya kalkışmamız doğru değildir. (Ebu Davud, libas, 14)

Gizliliklerin çokça araştırıldığı ve bu tür haber ve bilgilerin hayli revaç bulduğu bir toplum, ahlaki bakımdan iki yüzlü bir toplumdur. Belli ki büyük bir çürüme geçirmektedir, aslında kendi kusur ve ayıplarını, suç ve cürümlerini bir başkasının aynasında seyretmek gibi patolojik bir bozukluk göstermektedir.

Bu yüzden zina suçu işleyen bir kadına erkekler bir anda "onu taşlayalım" diye bağrışınca Hz. İsa "İlk taşı bu suçu hiç işlemeyen atsın." buyurdu, kimse eline taş almaya cesaret edemedi.

İslami hassasiyetleri olanların bu türden şantaj araçlarına itibar etmesi ayıptır, günahtır ve yakışıksızdır. Bir olayın "haber değeri"nin olması, ahlaki ve hukuki olumlu değerinin ölçüsü değildir."

Bulaç'ın yazısının tamamını okuyabilirsiniz.

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları