Bugün yazarından dava yağmuruna isyan!

Gazeteci gözaltılarının tetiklediği basın özgürlüğü tartışması CNN Türk'te devam etti. Hürriyet ve Bugün yazarları gazetecilerin yaşadığı kabusu anlattı...

GAZETECİLER.COM - ÖZEL

Gazeteci gözaltıları ekranda tartışılmaya devam ediyor. CNN Türk'te Şirin Payzın'ın sırularını cevaplayan Adem Yavuz ve Ferai Tınç basın özgürlüğü ve gözaltıları masaya yatırdı.

Hürriyet yazarı Ferai Tınç, basın özgürlüğü kavramının sadece medyaya dair bir değer olmadığını söylerken demokratik bir toplumda gazetecinin gerçek rolünü oynayabileceğini vurguladı. Basın üzerindeki baskıların toplumun geleceğine dönük büyük bir darbe olduğunu belirten Hürriyet yazarı gazeteciler olarak mücadele edeceklerini de ekledi.

"HAFTADA İKİ GÜN ADLİYEYE GİDİYORUM"

Bugün gazetesi yazarı ve Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan ise ilginç bir öneriyle dikkat çekti. İspanya'yı örnek gösteren Bugün yazarı, savcılığın bir sözcü aracılığıyla kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğini anlattı. Adem Yavuz, gözaltıların dışında gazeteciler üzerindeki dava yağmurları ve ölüm tehditlerine de dikkat çekti.

"İspanya'da savcılığın sözcüsü var ve kamuoyuna bilgi veriyor açıklama yapıyor. Ben bunu ısrarla savunuyorum Tüekiye'de bu uygulanmalı. Kamuoyunun tanıdığı gazeteciler gözaltına alınıyor ama biz hiç bir şey bilmiyoruz, el yordamıyla öğrenmeye çalışıyoruz. Sağlıksız bilgiler üzerinden yorum yapıyoruz. Türkiye'deki tek zorluk bu da değil. Ölüm tehditleri alıyorsunuz, davalarla uğraşıyorsunuz. Bilgi kaynakları artık gazetecilerle görünmek, ilişkilenmek istemiyorlar. Bu şartlarda gazetecilik yapmak çok zor. TCK 285. maddeden 5 bin soruşturma 3 bin dava var. Haftada iki gün adliyeye gidiyorum. Milyonlarca lira para tazminat isteniyor."

Son operasyonda gözaltına alınan Nedim Şener ve Ahmet Şık'a kefil olamayacağını çünkü suçlu olduklarına dair kuvvetli şüphelerinin olduğunu söyleyen ve herkesin adliyedeki ilişkilerinin gücüne göre birer haber kopardığını "itiraf" eden Yavuz, Türkiye medyasında haberlerin "hangi bilgilere(!)" dayandırılarak yapıldığını faş etmiş oldu.

Bu tür haberler için, "Birisi bir tarafından tutuyor, öbürü başka bir tarafından yakalıyor dolayısıyla herkes aslında körün fili tarifi gibi çalışıyor" diyen Arslan, İspanya'da savcılığın özel sözcüsü olduğunu ve dosyalar hakkında bilgi verdiğini hatırlattıktan sonra aynı sistemin Türkiye'de de denendiğini ama olmadığını hatırlattıktan sonra şöyle devam etti:
"Biz el yordamıyla, hangi savcıdan ne kopartırsak oturup yazıyoruz. Bu arada tabii ki yanlış bilgilendirilmiş de olabiliriz."

Daha sonra bu tür yanlış bilgilere dayanarak arkadaşları hakkında yanlış bir haberi manşete çekebileceklerine dikkat çeken Arslan, o meslektaşlarıyla yarın bir gün yüz yüze bakmak zorunda kalabileceklerini bildiği için olaylara temkinli yaklaşmaya çalıştığını ifade etti.

Son operasyonlarla ilgili görüşlerini açıklayan Arslan konuşmasını şöyle bitirdi:

"Kimse suç işlemez, kimse dokunulmaz değildir. Suç işleyen varsa hesabını görür. Ama bu suç işleme noktasındaki işte o çizgi çok hassas. Yani meslek dayanışması nerede bitecek? Kime nasıl davranılacağız açıkçası ben yine temkinli olmak zorundayız diye düşünüyorum çünkü karşımızdaki operasyon, son dalga için söylüyorum, bana çok fazla şüpheli bir operasyon gibi geliyor çünkü bir takım ipuçları yakaladım ama teyit alamadığım için yazamıyorum ama yazmama nedenim de şu: Yani edindiğim bazı bilgiler, teyit alamadığım için çift kontrol yapamadığım için yazmadığım bilgiler beni fazlasıyla şüphelendiriyor. Yani kefil olamıyorum bazı hadiselere."