'Bugün sinema varsa Yeşilçam sayesinde var!'
Sayım Çınar, Hüseyin Namık Yıldırım ile Malatya Film Festivali’ni konuştu, ortaya Anadolu’dan yükselen sanat ve sinemaya dair bir sohbet çıktı.
GAZETECİLER.COM -
ÖZEL İÇERİK
SAYIM ÇINAR
Sayım Çınar,
Hüseyin Namık Yıldırım ile Malatya Film Festivali’ni konuştu,
ortaya Anadolu’dan yükselen sanat ve sinemaya dair bir sohbet
çıktı.
Malatya Film Festivali 5 yıldır devam ediyor. Bu tür uluslararası bir festival yapmak çok önemli. Nasıl başladığını anlatır mısın?
İlk yıl Ulvi Saran vardı, valimiz. Toplantı yaptık, çok şaşırmıştık bu öneri ilk gündeme geldiğinde. Sinema salonu olup olmadığına baktık, otellerine baktık, terör bölgesi mi diye baktık. Malatya’yı gezdik ve hiç de taşra kenti olmadığını anladık. Alışveriş merkezler, yolları, salonlarıyla birçok ilden daha iyi durumda. 40’larda kurulmuş bir salon var. Özal’ın büyük etkisi var, şehri geliştiren etkenler olmuş. Uluslararası bir sanatçıyı iyi bir yerde konaklatmak gerekiyor. Her şey uygundu. İnsanların ilgisi de çok güzeldi. İlk yıl 10.000 kişi geldi, seyircilerimizin yüzde yetmişi sekseni öğrenci. Her yıl da sayı artıyor. En önemli festival İstanbul Film Festivali, 150 bin gibi bir izleyicisi var, yüzde bir gibi bir oran var. Malatya da yüzde ikilik bir duruma karşılık geliyor.
Türkiye’de çok fazla festival var. Adana Antalya İstanbul. Malatya’yı nereye koyuyoruz?
Gitgide yükselen bir durum var. Nastasia Kinski geldi, geçen yıl da ünlü isimler getirdik. Rade Šerbedžija, Before the Rain’in başrol oyuncusu. Türkiye’de bir Anadolu şehrinde böylesi isimleri ağırlamak çok önemli.
BUGÜN SİNEMA VARSA YEŞİLÇAM SAYESİNDE VAR
Hababam Sınıfı da geliyor her yıl. Bu festivalle birleştiler. Yeşilçam’la sıkı bir ilişkiniz var.
Bugün sinema varsa Yeşilçam sayesinde var. Yeni kuşak sahip çıkmıyor. Dizi sektörünün kötü bir etkisi var festivallere. Vakitsizlikten gelemiyorlar, çok çalışıyorlar, dinlenmek istiyorlar.
Diğer festivallerde polemik çok oluyor. Adana’da SİYAD, Antalya yine polemik. Malatya’da ise daha çok festival coşkusu var.
Şu ana kadar tartıştığımız şey şuydu, hiçbir siyasi polemiğe girmeyelim, hiçbir festivalle de yarışmayalım. Etkinlikleri, kitapları güzel olsun. Burada bir devlet var aslında. Belediye olsak belki polemik çıkabilirdi.
Kinski’yi getirme hikayesini dinleyelim.
Menajerlerle görüştük. Kassandra menajeri. Yıllar önce görüşmüştük zaten. Temasta bulunduk, daha da büyük bir sürpriz olacaktı. Woody Allen gelecekti ilk yıl, gelmek istiyordu, söz alındı, son anda bir hata oldu. Matt Dillon da gelecekti, olmadı.
BURADA GÖSTERİLEN FİLMLER BELKİ OSCAR ALACAK
Festivallerdeki canlılığı nasıl değerlendiriyorsun? Malatya’da gençlerin sinemaya olan ilgisi neler hissettiriyor sana?
Geçen sene Omar diye bir film gösterdik. Bütün ekibi de buradaydı. 35 film prömiyerimiz var. Değerini bilmiyoruz belki şu anda ama Oscar alacaklar belki burada gösterilen filmler.
İzzet Günay’a bir ödül verildi, Ünal Küpeli, Selda Alkor. Kitaplar hazırlandı. Emek ve onur ödülleri veriliyor. Necip Sarıcı, Sami Şekeroğlu, Sadi Çilingir. Sunucular konusunda da çok özenli festival, Korhan Abay, Defne Harman…
Sunumlar çok önemli. Kısa zamanda ama iyi hazırlanıyoruz. 17 yıldır festivalle uğraşıyorum. Kimse kimseye tecrübe aktarmaz özel sektörde. Benim bir memuriyet durumum var. Tecrübelerimi paylaşıyorum. Büyük gayretle çalışıyoruz. Yeni valimiz geldi, arada bir boşluk oluştu, yine de sıkıntı yaşamadık.
SIRF SORUN VAR DİYE GÖSTERMEK İÇİN HABER YAPILMAMALI
Seyirci olduğunu unutan sinema yazarları var. Eleştirmek için eleştirenlere nasıl bakıyorsun?
Kötü bir eleştiri gelmedi. Basın halka ilişkiler sorumlusuydum, Bahar Gedik var şimdi, gayet iyiyiz basınla. Asla şunu yaz, bunu yazma değildi. Eleştiriye açığız. Sorun varsa yazılmalı. Sırf sorun varmış gibi göstermek için haber yapılmamalı. Bursa’da yerel medyanın kendini göstermek için bir eleştiri bombardımanı yaşandı. Ulusal medyada böyle bir şey olmadı. Yeni bir festival, cesaretlendirmek gerekir. Festivalin bütününü etkileyecek hatalar olmadı. İstanbul’da sektörle, STK’larla, sanatçılarla 3 -4 gün sürecek bir festival çalıştayı yapmayı düşünüyoruz. Bu da Türkiye’de bir ilk olacak. Antalya bile yeni yeni bir festival haline geldi. Sektörden festivali nasıl iletebiliriz öğreniyoruz.
Bir taraftan gişe oyuncusu, sinema oyuncusu gibi ayrımlar yapılıyor. Esasında oyuncu oyuncudur. Neden böyle bir ayrım yapılıyor?
Eski solcuların çoğu reklamcı oldu. Aslında kedinin ciğere murdar demesi gibi. Erken bir adım, o ilk adımın, ergenliğin bir cesareti vardır ya. Onu hissettiriyor bu durum. Oyuncuların popüler sinemaya geçemedikleri için yaptıkları bir eleştiri bence.
MALATYA FİLM FESTİVALİ GENÇ BİR FESTİVAL BUNU UNUTMAYALIM
Konseptli sinema fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Festivalin temasını belirlerken danışma kurulumuz var. Biz festivalin hangi yöne gideceğini valilik olarak değil de danışma kurulumuzla ilerlettik. Genç bir festival, bunu unutmayalım.
Vali değişse de festival değişmiyor bu çok önemli. Anadolu da yapılan uluslararası tek festival sonuçta. Önümüzdeki yeni hedefler nelerdir?
Şubatta Berlin, Nisan’da İstanbul, Mayıs’ta Cannes var. Bunlar arasına oturtamazsınız. Malatya’nın en güzel zamanı yaz, ama o dönemde de öğrenciler tatilde. Eylül Ekim, Adana Antalya var. Kasıma koyalım dedik biz de.
EN DÜŞÜK BÜTÇELİ FESTİVAL BİZİZ
Sponsorlardan memnun musunuz?
Daha fazlasına ihtiyacımız var, miktarın da yükselmesini isteriz. En düşük bütçeli festivaliyiz Türkiye’nin diyebilirim.
Ekipten söz eder misiniz?
Her yıl danışma kuruluna yeni isimler katıyoruz. Kitaplarımızı belirliyoruz, Onur ve Emek Ödülleri’ni belirliyoruz. 100 yıl dolayısıyla belgesel yarışması yaptık. Budan sonra da böyle gidecek. Hem Malatya’nın da ismi duyulsun istiyoruz. Değerleri öne çıkarmaya çalışıyoruz. Yerelden evrensele, evrensel yerele çalışıyoruz.