Bu topa Tufan Türenç neden girdi?
Mehmet Ali Birand – Uğur Dündar kavgası Tufan Türenç’in yazı konusu olmuş... Peki Türenç bu topa neden girdi?
GAZETECİLER.COM -
Mehmet Ali Birand – Uğur
Dündar kavgası Tufan Türenç’in yazı konusu
olmuş…
Bizce ikili bir kavga değil
bu…
Bu, Uğur Dündar’ın; Mehmet Ali
Birand’a saldırısı!..
Mehmet Ali
Birand son derecede esprili bir dille ve
güler yüzle haberlerinin çalındığını açıkladı…
Aman Allah!...
Dündar
bir saldırdı ki…
Birand
ise ağır başlılığını koruyarak, Dündar’ı ciddiye
bile almadı…
Suriye Devlet Başkanı Esad ile
görüşmeye gitti…
O sıralarda Uğur Dündar büyük
ihtimalle Fırıncı Esat’ın peşine düşmüş olmalıydı…
İkisi arasında bu kadar büyük
kalite farkı varken; nasıl oluyor da ikili kavga oluyor
anlamadık…
Neyse…
Tufan
Türenç’in makalesi
aşağıda…
Dündar ile Birand’ın iktidar
kavgası
1999’un ocak ayıydı.
Hindistan’a resmi ziyaret yapan
Cumhurbaşkanı Demirel ile Agra kenti yakınlarındaki Tac Mahal’i
geziyorduk.
Bu dünya şaheseri olan türbeyi
17’nci yüzyılda yaşayan Şah Cihan 14’üncü çocuğunu doğururken ölen
sevgili eşi için yaptırmıştı.
Karısının ölümünden sonra dünyaya
küsen ve 1617 yılında hastalanan Şah Cihan oğullarından birini
veliaht ilan edince öteki üç oğlu babalarına karşı isyan
etmişti.
Oğullarından biri babasını
devirerek tahtı ele geçirmişti.
Bu öyküyü bize anlattıktan sonra
Demirel şöyle demişti:
“İktidar öyle bir güçtür ki kimse
onu paylaşmak istemez. Baba ile oğlun bile arasını açar. Tarih, çok
kanlı iktidar kavgalarıyla doludur.”
Televizyon ekranlarında yaşanan,
ertesi gün de gazetelere yansıyan Uğur Dündar-Mehmet Ali Birand
kavgası on yıl önce yaşadığımız bu olayı aklıma
getirdi.
Gerçekten de iktidar
paylaşılamıyor. Baba-oğlun arasını açan iktidar kavgası iki
meslektaşımızın da arasını bozuverdi.
Bir haber yüzünden Uğur Dündar ile
Mehmet Ali Birand arasında ekranda yaşanan tartışmada iki meslektaş
birbirlerine ağır suçlamalar yönelttiler.
Birbirlerini haber hırsızlığı ile
suçladılar.
İki usta gazeteci-yazar ve
televizyoncunun birbirlerine böylesine girmesi
üzücüydü.
Ama aynı zamanda da
kaçınılmazdı.
***
Kaçınılmazdı, çünkü
televizyonlarda amansız bir reyting kavgası yaşanır.
TV haberlerinde birinci olma
yarışı inanılmaz derecede sert ve acımasızdır.
Bütün savaş birinci
olmaktır.
Yani bu dalda iktidarı ele
geçirmektir.
Buna aday olanların birbirleriyle
kapışmaları sık sık yaşanır.
Demirel’in dediği gibi iktidar
paylaşılmaz. İşte Mehmet Ali Birand ile Uğur Dündar arasındaki ağır
suçlamalarla yapılan kavganın nedeni budur.
İnanıyorum ki, her iki usta, genç
meslektaşlara örnek olmaları gerektiğini düşünerek hem bu kavgayı
uzatmazlar, hem de bundan sonra bu tip durumlarda daha sağduyulu
hareket ederler.
Televizyon sunuculuğuna
mesleklerinin en olgun döneminde soyunan bu iki ustadan bir
gazeteci olarak benim beklediğim budur.
Onları her gece izleyen
milyonlarca insanın da beklentisi aynı yöndedir.
***
Bir kavga da Başbakan’la Sağlık
Bakanı arasında oldu.
Ama buna iktidar kavgası
diyemeyiz. Bu kavgada Başbakan Sağlık Bakanı’na kızmış, onu
herkesin içinde alışılmışın dışında sert bir şekilde
uyarmıştı.
Bakan’ın aşı olurken “Başbakan da
olacak” dediği bilgisi kendisine verilmiş, Başbakan da Bakan’a
kızmıştı.
Sonra Bakan’ın böyle bir şey
söylemediği anlaşıldı ve durum tatlıya bağlandı.
Ama Bakan yediği fırça ile
kaldı.
Benim anlamadığım Başbakan’ın
bakanlığın yürüttüğü kampanyaya karşı olmasıydı.
Başbakan’ın yanlış dediği
kampanyayı Sağlık Bakanlığı nasıl yürütebiliyor?
Sonra nasıl oluyor da iş tatlıya
bağlanıp Bakan Başbakan’ın fırçasını “Ufak bir yol kazası” diyerek
sineye çekebiliyor?
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın
istifayı aklına bile getirmemesi gerçekten de ibret alınacak bir
olay.
Demek ki, ne pahasına olursa olsun
bakanlık koltuğundan
vazgeçilemiyor.