Bu sosyalizmi ve bu sosyalist gençleri çok sevdim...
Bir ‘hızlandırılmış sosyalizm kursu’ ancak bu kadar etkili olabilirdi çünkü. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
ADNAN BERK OKAN
Hayatımın tek bir günü bile "Sosyalist" olmadım... Hem de henüz liseli yıllarımda sıkı bir Bernard Shaw hayranı (halen öyle) olduğum halde...
Babacığımın 27 Mayıs darbecileri tarafından hapse atıldığı günü hiç unutamadığım için CHP'ye zaten hiçbir zaman ısınamadım...
-İlerleyen yıllarda o konudaki görüşüm değişse de- çok uzun zaman darbenin CHP tarafından yaptırıldığına inandırıldım...
Bugün ise CHP'nin darbe bile yaptıramayacak kadar "beceriksiz" olduğunu düşünüyorum...
Neden mi?.. Sosyalizmi de sosyal demokrasiyi de yerin dibine batırdıkları, nefret ettirdikleri için çünkü Türk halkı ilk sosyalist ve sosyal demokrat denemeyi CHP iktidarında yaşadı...
Hâlbuki Türkiye’nin demokrasiye geçiş yaptığı ilk seçimlerde gerçek sol bir parti iktidar olabilseydi, hem demokrasimiz, hem de halkın demokrasi kültürü (ve tabii ki ahlâkı) çok daha çabuk ve sağlam temellere oturarak gelişecekti,
Sosyalizmin hocaları...
Türk halkı sosyalizmi (altmışlı ve yetmişli yıllarda) Fatsalı Terzi Fikri’den; sosyal demokrasiyi de yine yetmişli yıllarda (merhum) Ecevit’ten öğrendi...
Öğrendiği kadarından ise hiç haz etmedi
12 Eylül Askeri darbesinin getirip tepen inme yerleştirmeye çalıştığı Liberal Kapitalist düzen ise devletçi kapitalistlerin etkinliğinde ve çok az sayıda Sol – Liberalin desteğinde uygulanınca bu defa da halkımız Liberal ekonomiden soğudu…
12 Eylül askeri darbesini yapan generaller her türlü grev, lokavt, özgür sendikalaşma, özgür toplu sözleşme hakkını yasaklayınca emekçiler Liberal ekonominin devlet kapitalizminden de beter bir şey olduğunu zannettiler…
Aydınlar ise Batı’da gerek bizzat gidip yerinde yaşayarak, gerekse de kitaplardan öğrendikleri liberal ekonomiyle bizim asker postallı piyasa ekonomisinin birbirine hiç benzemediğini görüp karşı tavır aldılar...
Liberal ahlâk
İşte o süreçte halkın eğitimsiz, görgüsüz, tek hedefi para kazanıp köşeyi dönmek olan çok büyük bir bölümü, adına “Piyasa ekonomisi” denilen ama gerçekte “Piyasa Ekonomisi” ile uzak yakın alâkası olmayan “laçka, kaypak, küçük aptal konforu” ekonomisini çok sevdiler…
Çünkü kolay para kazanmaya başlamışlardı. “Yasak” olmadığı gibi “denetim” de yoktu. Hele “Liberal ahlâk” söz konusu bile değildi...
Yeni, Türk Tipi Piyasa Ekonomisini sevenler de sevmeyenler de sistemin kurucusu ve asıl mesleği “Ahlâk profesörlüğü” olan Adam Smith’in “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler; dünya kendi kendine döner” deyişinden sadece ilk iki “başıboşluk emri”ni aldılar, kendi çıkarlarına göre kullandılar…
Kimisi bundan “para kazan da nasıl kazanırsan kazan” olarak algılayıp, para kazanamayan insanın aynı zamanda “erdemsiz” olduğu sonucunu çıkardı...
Kimisi ise doğal dengeyle kavga edilemeyeceğini kabul etmek yerine, “başıboşluk” olduğunu iddia ederek Adam Smith’i yerden yere vurdu…
Sosyalizmi gerçekten tanıyanlar, bilenler, asıl amacının ne olduğunu tam anlayanlar; Adam Smith’i de anlamışlardı.
Temeli “özgürlük, demokrasi, hoşgörü, karşılıklı uzlaşma” olan sosyalist felsefe; bunun yanı sıra ekonomide de özgürlük talep eden liberal ekonomiyle birçok noktada örtüşüyordu.
Çünkü… S.S.C.B (Demirperde ülkeleriyle birlikte), Küba, Çin ve Kuzey Kore, “Demokratik Halk Cumhuriyeti” yaftası altında “Tek Adam Kapitalizmi” yaşıyorlardı…
Halkın malıymış gibi görünen üretim araçları devletin; devletindi…
Devlet ise işte o “Tek Adam”ındı…
Çok uzatmayayım…
Doksanlı yıllardan sonra yepyeni bir Sosyalist anlayış filizlendi…
Örneğini de Taksim Gezi’de gördük…
Ben bu yeni sosyalizmi ve sosyalist gençleri çok sevdim…
Kimisinin “direniş” benim ise “eğlencelikli itiraz” demek istediğim “sevimli eylemler”in ilk başladığı günden bu yana yıllarca nefret ettiğim (ne yazık ki “nefret” ettiğim) sosyalistlerin yeni kuşağına hayran kaldım…
Hiç yapmacıksız, hayalsiz, aksine son derecede gerçekçi ve bir o kadar da insancıl” ama kocaman yürekli eylemlerini avuçlarım patlayıncaya kadar alkışladım…
Piyasa ekonomisinin “aksırıncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yemek” olduğunu ve Başbakan Erdoğan’ı da “Liberal” zanneden yeni liberal züppeleri de rezil ettiler…
Otuz yıldır uygulanmakta olan sahte piyasa ekonomisiyle bir kere bile dünya tarafından samimiyetle alkışlanmamıştık…
Aşkın Samuray’ın dediği gibi:
“Bu yeni dönemin yeni sosyalist gençleri işte onu başardılar… Bütün dünya ayağa kalkıp o genç sosyalistleri alkışladı…
Memleketin her şehrinde milyonlarca diğer koca yürek de gece gündüz onlarla birlikte attı/halen atıyor”.
Ve yine Aşkın Samuray’ın dediği gibi:
“…. bu tek yürek, tek yumruk, tek coşku, resmen 70'lerde yıkılan (veya belki de hiç oluşmamış olan) her şeyi yeniden ve muazzam bir kuvvetle inşa ediyor:
Sıradan iyi insanları yeniden düşünmeye; konformizmden kurtulup düşünmeyi sevmeye çağırıyor.
Sıradan iyi insanların birbirlerinin o kadar da kötü ve düşman olmadıklarını keşfetmelerini sağlıyor.
Sıradan iyi insanlar asgari müşterekte birleştiklerinde moderniteyle muhafazakarlığın birbirini yok etmek gibi bir derdi olmadığını görüyor.
Sıradan iyi insanlar silah, asker, postal, işkence, ölüm vb. olmadan da birlikte bir şeyleri değiştirebileceklerini hissediyor.
Ve en önemlisi, sıradan iyi insanlar kendilerine ve birbirlerine, bizden önceki nesillerin anlamayacağı, anlayamayacağı kadar çok güveniyor.”
Ve evet…
Ben bu yeni sosyalimi de bu yeni sosyalistleri de çok sevdim…
Çok sevdiğim bu yeni sosyalizmi ve yeni sosyalistleri en güzel analiz edenlerden biri olan Aşkın Samuray’ın makalesiyle bitireyim yazımı:
Olursa adam değiliz
“Analarımız - babalarımız 90'ların çocuklarına ‘apolitik’" derlerdi, onlar gibi birbirimizi vurmadık diye.
2000'lerin çocuklarını ise adam yerine bile koymuyorlardı.
Şimdi bak, o ‘apolitik’ çocukların arkasında, 70'lerde öldürmek istedikleri insanlarla kol kola yürüyerek yeniden öğreniyorlar politikayı.
Boşuna demiyorum Gezi Direnişi, Türkiye'nin başına gelmiş en güzel, en asil, en onurlu, en faydalı olaydır diye.
Bir ‘hızlandırılmış sosyalizm kursu’ ancak bu kadar etkili olabilirdi çünkü.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Olursa adam değiliz!”
Evet…
Çok iddialı ve samimi…
Ben inanıyorum…
Bundan sonra da, liberal felsefenin en “doğru” uygulayıcıları olarak gördüğüm bu yeni sosyalist gençlerle birlikte olmaya da devam edeceğim…
Namaz kılan gençleri polis saldırılarından korumak için etrafında "duvar" ören sosyalizm gerçek "özgürlükçü sosyalizmdir" çünkü...
adnanberkokan@gmail.com