Bu medya ikiyüzlüler Medyası!...

Çünkü Mukni Bey, ya da Sayın Hoşgörü; Alev Alatlı'yı kovmuş... Neden?..

ADNAN BERK OKAN
Ertuğrul Özkök, “ikiyüzlülüğü” eleştiren müthiş bir yazı yazıyor örneğin…
Öyle kanıtlar döküyor ki ortaya, ikna olmamak mümkün değil…
Ama…
Az sonra bir bakıyorsunuz karşı mahalleyi; “hırsız, uğursuz, üçkâğıtçı, cani, sapık, katil, psikopat” şehri Gotham City’ye benzetiyor…
Eh yani…
Oldu mu şimdi?..
Senin mahalle, "Erdemliler" mahallesi, karşı mahalle, "psikopatların"...
Şimdi bir de "karşı pencereden" bakalım...
Örneğimiz de Ekrem Dumanlı olsun...
Öyle güzel şeyler yazıyor ki...
"Keşke adı Ekrem olacağına Muknî olsaymış" diyorum...
Kendisinin, gazetesinin ve yazar arkadaşlarının ne kadar “demokrat” olduklarını öyle bir anlatıyor ki; gelin de ikna olmayın...
Hele hoşgörüden ve uzlaşmadan bir söz edişi var ki; atınca mangalda kül bırakmıyor…
Azzz sonra; "Aaaa!.. o da nesi!" diye haykırıveriyorum...
Çünkü Mukni Bey, ya da Sayın Hoşgörü; Alev Alatlı'yı kovmuş...
Neden?..
Ekrem Dumanlı ve arkadaşlarından farklı düşündüğü için (hem de yıllar sonra ve sadece bir konuda) elbette...
Lütfen dikkat!..
Bu iki örnek, iki tarafın “en baba” yazar ve yöneticilerindendir…
Diğerlerinden örnek vermeye kalksam sitemizin bile yüzü döner…
Ama gündemde olduğu için bir örnek daha...
Ahmet Turan Alkan’ın bir makalesini yayımlamıştı Özkök kendi köşesinde…
Gerçekten iyi yazıydı ama Ahmet Turan Alkan’ın öyle yazıları var ki; sanırsınız onlar gibi düşünmeyen medya külliyen “Faşist”!..
Habercilik ise tam bir “rezalet!”…
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Ria Oomen Ruijten; "Medya, gücünü kamuoyunu bilgilendirmede kullanmalı. Kendi menfaatlerini savunmak için değil. Ama kendi menfaatleri için yapıyorlar. Ben bunları uygun görmüyorum” diyor...
Zaman Gazetesi bu açıklamayı manşetten veriyor ama sadece Doğan Medya Gurubu için söylenmiş gibi...
Oysa Ekrem Dumanlı bu eleştiriyi kendi üstüne de almalı...
Ama almıyor...
Ertuğrul Özkök ise bu eleştiriyi görmüyor bile…
Çünkü işine gelmiyor…
Bir başka haber; Danıştay’ın, YÖK’ün İmam Hatip Liselilerle ilgili kararını iptal etmesi...
Cumhuriyet’e göre “Adalet yerini buldu”…
Star’a göre ise, “Adaletsizlik”…
Peki hangisi doğru?..
Buna okur değil, gazeteyi yayıma hazırlayanlar karar verince gazetecilik ilke ve ahlâkı derin yara alıyor…
Bir başka örnek de siyasetten…
Örneğim Mustafa Sarıgül...
Fatih'in konuğu olduğu Teketek'te; ne kadar hoşgörülü olduğunu, iktidara geldiklerinde her düşünceye eşit uzaklıkta olacaklarını söylüyordu gülümseyen gözleriyle…
Söz kamuoyu araştırma şirketlerinin çalışmalarına geldi...
Fatih Altaylı, sonuçları hatırlattı…
İşte o anda ne oldu biliyor musunuz?..
Söyleyeyim…
Mustafa Sarıgül’ün yüzündeki gülümseme yerini hemen Camgöz Gary ifadesine bıraktı…
“Biz adamı paramparça ederiz!”
Aynen böyle söyledi:
“Biz adamı paramparça ederiz!”
Yuh yani...
Hoşgörüye bakar mısınız?..
Fatih bile bu çelişkiye dikkat çektiğine göre varın anlayın gerisini…
Bu arada, Hacı anneciğimin çok sevdiğim fıkralarından ikisini sizinle paylaşayım…
 
Kayınvalide; gelininden şikâyetçi…
“Köpek gibi mübarek… Evleneli daha on yıl bile olmadan üç tane doğurdu… Zavallı oğluma acıyorum… Kolay mı üç çocuğun ihtiyacını karşılamak?”.
Soruyorlar:
“Kızın kaç yıllık evli*”
“Kızım mı?..On yıl oldu herhalde...”
Kaç çocuğu var?”
“Sekiz tanecik!”…
 
İkincisi de şöyle:
 
Yine bir kayınvalide gelinini şikâyet ediyor:
“Gelinimin elinden hiçbir iş gelmiyor canım!.. Salatayı oğlum yapıyor, bulaşıkları oğlum yıkıyor; çamaşırı makineden çıkarıp asan oğlum, ütüleyen de oğlum… Bizim gelin hanım devirip kıçını yatıyor”…
“Peki ya sizin damat nasıl biri?”
“Ah şekerim öyle iyi bir damadım var ki şükürler olsun… Kızımın eli soğuk sudan sıcak suya girmiyor… Salatayı damadım yapıyor… Bulaşıkları yıkıyor; çamaşırı makineden çıkarıp asıyor… Vallahi ütüyü bile damadım yapıyor… Güzel kızım çok şanslı, çok”…
 
Yoruma gerek var mı?..
Yok…
Kurban bayramınız kutlu ama “KANSIZ” olsun…