Bu kadar kıskançlık niye?...

Her gazetecinin “farz” gibi bellemesi ve uyması gereken gazetecilik ilke ahlâkının en temel şartlarından biri yani…...

Bize de çok haber geliyor…
Doğrulatabildiklerimizi yayımlıyor, doğrulatamadıklarımızı ise “çöpe” atıyoruz…
Geçen hafta Çarşamba günü Mali Şubeden aradılar ve kamuoyunda “Batık Bankacı” olarak tanımlanan ama son birkaç aydır, Münevver Karabulut’un katil zanlısı C.G’nin amcası olarak anılan Hayyam Garipoğlu’na ilişkin bir haber verdiler...
Biz bunu Garipoğlu’ndan da bizzat doğrulatınca haber yaptık…
Hayyam Garipoğlu, 12 yıl öncesine dayanan bir bankacılık suçu işlediği gerekçesiyle mali şubeye davet edilmişti…
İfade vermek için beklerken (6 saat belkettiler) TMSF avukatları gelmiş, Garipoğlu’nun cebindeki nakit paralardan (1000 Dolar + 7 bin TL= 6 bin Dolar) başka, üstünde “para edecek” ne varsa almışlardı…
O gün arkadaşlarla "haberin özünü ilgilendirmiyor" diyerek yazmadık ama şimdi yazalım.
Bir sivil polis TMSF avukatlarına gülerek, “Elbiselerini de alın kaliteli kumaşı var” bile demişti gülerek…
Bir başkası ise "donunu niye almıyorsunuz?” diye takılmıştı icracı avukatlara (Not. TMSF avukatları icra memuru yetkisindeymişler)…
TMSF avukatları da yaptıkları işten memnun olmadıklarını anlatmak için “Ne yapalım kardeşim bize verilen emir bu” demişlerdi…
Belli ki Mali Şube-TMSF ile ortak çalışıyordu ki, (aslında iyi bir şey ama yeter ki adalet duygusu ve hukuk kurumu zedelenmesin) Garipoğlu'nu oyalayıp, TMSF avukatlarının gelmesini beklemişlerdi...
Haberi bize veren arkadaş, “Buraya gelenler bizim için konukturlar ve bizim güvencemiz altındadırlar. Suçlu olarak değil, şüpheli olarak gelirler buraya. Yani aslına bakarsanız, TMSF avukatlarının Garipoğlu’na yaptıkları gerçekten de ayıptır” demişti ama biz işin bu kısmını da yayımlamamıştık…
Neden mi?..
İtiraf edelim ki bazı okuyuculardan korkumuzdan…
(Fazla yüklenmeyin, o gün yanlış yaptığımızın farkındayız. Biz haberi yapmalıydık. Okur ne düşünürse düşünsün. Bizim işimiz haberi vermek, hükmü okura bırakmaktır. Bir daha bu hatayı yapmayacağız))
Çünkü artık milletçe giderek kopuyoruz; hukuktan, adaletten…
Bu kopuşta en büyük pay ne yazık ki önce medyamızın, sonra siyasetçilerimizin…
Okurun öyle fanatik bir bölümü var ki; ne adalet arıyor, ne hukuk…
Madem bir adama bir “suçlama” yapılmış, yargılama sonunda “beraat” etmiş bile olsa artık o adam yaramazdır okurların gözünde…
“Asılsa" yeridir hani…
Nitekim haberimize Hayyam Garipoğlu’nun şahsını aşağılayan bazı yorumlar geldi… Hakaret içermeyen eleştirileri yayımladık…
Şimdi geleyim daha feci bir medya ayıbına…
Aradan üç gün geçince yayımlandı bizim haber Hürriyet’te…
Biraz takla attırmışlar, toplam 6 bin doları 7 bin dolara çıkartmışlardı. Bir de komşu evi öyküsü katınca işin içine alın size yeni bir haber…
“Yeni” belki ama “Taze” değil…
Çünkü GAZETECİLER.COM’dan 3 gün sonra…
GAZETECİLER.COM’dan aldıklarını (çaldıkları mı desek acaba?) belirtip de reklâmımızı(!) yapmamak için “sıcak haber” yerine “soğuk haber” verdiler okurlarına…
İşte burayı anlayamıyoruz…
Gazetelerin görevi nedir?..
En taze, en doğru haberi, en çabuk zamanda okuyucularına iletmek değil mi?..
Bir de gazetecilik ilke ve ahlakının “olmazsa olmazları” vardır…
Bunlardan biri, eğer haber bir başka yayın kurumundan alınmışsa “Kaynak Belirtmek”tir…
Her gazetecinin “farz” gibi bellemesi ve uyması gereken gazetecilik ilke ahlâkının en temel şartlarından biri yani…
İNTERNETHABER gurubuna bağlı bütün sitelerin en temel ilkelerinden biridir bu…
Haberi başka bir refikimizden almışsak “eyvah!.. Adını verirsek reklâmı olacak” korkaklığı yaşamayız…
Mutlaka “kaynak” belirtiriz…
GAZETECİLER.COM ise zaten çok farklı formatı olan bir site…
Biz, övünmek gibi olmasın, “nevi şahsına münhasır” bir kurumuz…
Bizim gözümüzde "Haber" bir tür "öykü"dür..
Bu nedenle öyküleştirerek vermeye çalışıyoruz haberleri...
Neyse...
Geleyim Hürriyet'e...
Haberimize “takla attırıp” bizden 3 gün sonra yayımlayarak hem “taze haber” ilkesini ve hem de "alınan haberin kaynağını belirtme" ilkesini hiçe sayan Hürriyet yönetimini ayıplamak gerekirse ayıplarız da ama şimdilik sadece teessüflerimizi bildiriyoruz...
 
Adnan Berk Okan
Adnanberkokan@gmail.com