Bu insanların amacı ne?..

İkisi de aynı “Hedef Kitle” için oynuyorlar... Mustafa da Nuray da Sedat’ın hedef kitlesinden “müşteri” çalamayacaklarına göre, birbirlerine çakacaklar ki.......

ADNAN BERK OKAN
Mustafa Karaalioğlu ve Nuray Mert, NTV’de tartışmışlar…
Hatta gerginlik yaşanmasına sebep olmuşlar…
Neymiş efendim?..
Nuray Mert, Ergenekon soruşturmasını sulandırıyormuş…
Kim diyor bunu?...
Mustafa Karaalioğlu…
Haberi okurken güldüm...
Hani böyle bir şeyi, Sedat (Ergin) için söylese tamam çünkü Ergin’in Ergenekon’a bakış açısı diğer ikisinden çok farklı…
Ama hayır…
Mustafa bunu, “Yoldaş”ı Nuray için söylüyor…
 
Ve ben bu haberi okurken yazmaya karar verdim…
 
                        *** 
Nuray ve Mustafa ikisi de aynı “Hedef Kitle” için oynuyorlar...
Mustafa da Nuray da Sedat’ın hedef kitlesinden “müşteri” çalamayacaklarına göre, birbirlerine çakıyorlar ki; “bu kadın / adam kaka… Onu okumayın bana gelin” diyecekler…
A.B.O.
 
Hani çok alışıldık bir ahkâm vardır…
Bir iddianın pekiştirilmesi için, “Dünyada görülmüş değil” şeklinde söylenir…
Dünyanın diğer ülkelerinde de öyle mi bilmem ama bizim Medyamız, “Hedef Kitle” isimli bir sanal aşk böceğinin tutsağı olmuştur…
Yazılı, sözlü ve görüntülü basın ve buralarda “görev” yapan “köşe yazarı” isimli “printerler”ımızı işte bu “Hedef kitle” yönlendirir…
Daha doğrusu bu iki gurup arasında, “yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan” paradoksuna benzer bir ilişki vardır…
“Hedef Kitle” tutsağı yazar, çizer konuşur fâniler, tutsağı oldukları kitlelerin fikirlerini pekiştirmek için onlar yerine araştırır, öğrenir ve yazar, söylerler…
“Hedef Kitle” ise bu kişilerin; kendi bilgilerini pekiştirdiklerini değil, onlardan yeni bilgiler öğrendiklerini zannederler…
Halbuki “yeni bilgi”; kendini “hedef kitle” yerine koyduranların fikirlerini belki de silip süpürecek, kökünden değiştirecek bilgilerdir ama zinhar!..
Ne demektir fikir değiştirmek?...
Allah korusun yani…
Haliyle, şarkıdaki gibidir…
“…….. kuralları değişse de bu oyun böyle böyle sürer gider; oyuncular değişir….”
Peki…
Sürüp giden ve zamanla birlikte oyuncuların değiştiği bu oyunda sadece “MEDYA” mı kötü adamı oynar?..
Hayır efendim…
Olur mu öyle şey?..
Onlardan daha çok, kendilerini “hedef kitle” yerine koyduran “Tüketici” türü “okur – seyreder – dinler” vatandaşlar oynar “kötü insanı…”
Çünkü “tüketici” onlardır…
“Üretilen” şeyin kalitesinden çok, satıcının dili, tarzı, yutturma üslûbu etkiler onları…
Bu tüketici türü “okur – dinler –seyreder” kitle “yeni ve eskisinden daha kaliteli, daha yararlı bir ürün” değil; kullana geldiği eski ürünlerinin nasıl da kaliteli olduğuna olan inançlarının pekiştirilmesini isterler…
“Yeni bilmem ne…” diyerek 40 yıldır aslında sadece satış yöntemi değişen çamaşır tozunu, diş macununu, bulaşık deterjanını v.s. kullananlar da işte bu kitleler değil midir?
Bu tüketici türü kendilerine “yeni bilgi” verenleri değil; eski fikirlerini pekiştirenleri severler…
Bunlar, “fikri sabit prangası” olmaktan keyif alan kişilerdir.
Kendi düşüncelerinden ve inançlarından başka şeyler söyleyenleri “inançları değişir” diye dinlemeye, okumaya korkarlar…
Mustafa ile Nuray’ın kavgası da işte bunun içindir…
Hedef kitleye, “Ben ondan daha yeni, daha iyiyim” mesajını verebilme kavgasıdır…
Yerseniz…
Ve yiyorsunuz…
Ve onun için; Adnan Berk Okan’dan nefret ederken; Mustafa Karaalioğlu’na ya da Mustafa Mutlu’ya aşıksınız…
Karaalioğlu da olsa Mutlu da olsa…
En nihayet ikisi de Mustafa değil mi?..
Canınız sağ olsun…