Bu, Beyaz Türklerin akıl sağlığının yerinde hali!..

Yakında, günde iki kez “Beyaz Türk” dövmeyenin, cennette yerinin olmadığını yazan da çıkar,

ADNAN BERK OKAN

Mehmet Y. Yılmaz, kendisini "Beyaz Türk" zannedenlerden...
Ben demiyorum...
Kendisi yazıyor bunu...
Kurban Bayramı ve kafama takılan soru
ÖNCE herkesin bayramını kutluyorum, hayırlı olsun, iyiliklere vesile olsun.
Aslına bakarsanız çok eğlenceli bir toplum haline dönüştük. Akla gelebilecek her konu, bizleri iki cepheye ayırmaya yetebiliyor. Bayram gibi “birleştirici” olduğu söylenen durumlar bile bizi ayırabiliyor.
Bu bayramda da “Beyaz Türklerin” çokça suçlandıklarına tanık olduk. Bayramın anlamını düşünmek yerine, kafayı kurbanlıklara yapılan eziyete taktıkları için!
Bu normal artık! Yakında, günde iki kez “Beyaz Türk” dövmeyenin, cennette yerinin olmadığını yazan da çıkar, buna alışalım.
Bu bayramda benim de kafama bazı sorular takıldı. Ulemaya sorarsam yanıt alabilirim umuduyla soruyorum, altında başka niyet aramayın lütfen:
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bundan önceki Kurban Bayramı’nda çocuklara kurban kesiminin izlettirilmemesi gerektiğini belirtmiş ve çocukların bu olay nedeniyle ruh sağlıklarının olumsuz etkilenebileceğini söylemişti.
O zaman bunu okuyunca kendi kendime şöyle söylenmiştim: “Tövbe tövbe, bir ibadetin yerine getirilmesi neden çocuklar için sakıncalı olsun?”

Mehmet Y. Yılmaz'ın makalesinin tamamını

Efendim elbette "kendimi beyaz Türk zannediyorum" demiyor...
Aksine "Beyaz Türk" olduğundan emin...
"Zannediyor" diyen benim...
Çünkü sevgili Yılmaz'ın, benim kendilerine "Beyaz Türk'lük" yakıştırdığım kişilere benzer yanı hiç yok...
Çünkü "Beyaz Türk" olabilmek için sadece "entelektüel cumhuriyetçi" olmak yetmez...
"Beyaz Türk"  aynı zamanda siyasal iktidar için "ülkede destekleyecek parti mi var kardeşim; bu adamlar mutaassıp falan ama küresel ekonomiyi ve çağdaş demokrasiyi benimsemişler" diyen bir Yeni Liberaldir...
Zaten Yeni Muhafazakâr Liberalse "Beyaz Türk" değildir...
Entelektüel ama Ak Parti hükümetinin müzmin muhalifiyse de keza "Beyaz Türk" sınıfına girmez...
Yani...
Öyle Ertuğrul'un dediği gibi referandumda "Hayır" oyu vermek bir insanı "Beyaz Türk" yapmaya yetmez günümüzde...
Engin Ardıç ve Salih Memecan mı?..
Yoksa Emin Çölaşan ve Yılmaz Özdil mi daha beyaz?..

Neyse...
Bırakayım Mehmet Y. Yılmaz kendini
ne isterse sansın...
A
ma...
Beyaz Türklerin, çocuklukarında kurban kesimine çok tanıklık ettikleri halde, akıl sağlıklarından bir şey yitirmediklerini söylemesi bana çok "komik" geldi...
Hem kendini "Beyaz Türk" olarak tanımlamak...
Hem de "biz beyaz Türkler çocukluğumuzda çok kurban kesimine şahitlik ettik ama akıl sağlığımız bozulmadı" demek tam bir oksimoron...
Çünkü...
Türk medyası ve siyasetini yıllardır, çocukluklarında kurban kesimini izleyenler yönetti...
Her iki konuda da durum felâket...
Acımasızlık, vahşet, insan karalama, iftira, ocak yıkma, ekmekle oynama, evli kadın (veya erkeği) ayartma...
Ne ararsanız işte o, çocukluklarında kurban kesimine tanıklık eden zamanının yetişkinlerinde var...

Şimdi dönem değişiyor...
Emeğe saygı yeniden dönüyor..
Vicdan duygusunun insanı insan yapan en temel unsurlardan biri olduğuna inanmış yeni nesil gençler geliyor arkadan...
Siyasi görüş ve duruşları farklı olsa da; iftira, dedikodu, ocak yıkma gibi vahşetin, insanlık suçu olduğu konusunda hemfikir olan gençler yönetecek medyamızı ve ülkemizi çok yakında...
Yani...
Mehmet Y. Yılmaz'ın tarifini ettiği "Beyaz Türk" artık tarihe kavuşacak...
Onların yerine "renk ayrımı" yapmayan "Gri Türkler" alacak...
Alıyor da...

adnanberkokan@gmail.com