Bu adamlar ne konuşuyor böyle?..
Adnan Polat, Fatih Altaylı'nın gücünden ve karizmasından korkuyor benimle uğraşıyor
ADNAN BERK OKAN - POLEMİK
Az önce KanalTürk'te bir futbol programı dinledim...
Katılımcılar Ziya Şengül, Gökmen Özdenak, Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar'dı...
Şengül ve Özdenak'ı tenzih ederim ancak diğer ikisi tam bir futbol palyaçosu...
Hele Ahmet Çakar...
Midem bulandı dinlerken...
Fatih Altaylı üzerinden Adnan Polat ve Galatasaray için yapmadığı hakareti bırakmadı...
Bu arada Fatih Altaylı'nın Adnan Polat'a "hırsız" dediğini söyledikten sonra, "Adnan Polat, Fatih Altaylı'nın gücünden ve karizmasından korkuyor benimle uğraşıyor" dedi...
Vay anasını sayın seyirciler...
Dinlediklerimden sonra, Ciner Gurup içinden çok yakın bir dostuma mesaj atarak uyuyup uyumadığını sordum...
Az sonra neşeli ve sevgi dolu sesi kulaklarımda çınlıyordu...
Hal hatır sorduktan sonra, Fatih Altaylı'nın Adnan Polat'tan ne istemiş olabileceğini sordum...
Anlattıkları tüylerimi ürpertti...
Ama yazmayacağım...
Çünkü dostum bana bütün onları "Dostça" anlattı...
Yani o anda onun için ben gazeteci değil, Galatasaray'da olup biteni merak eden sağlıklı bir Galatasaraylı idim...
Ama dinlediklerim hoş şeyler değildi...
Hiçbirini Fatih gibi başarılı bir medya yöneticisine yakıştıramazdım...
Kaldı ki dinlediklerimi yazsaydım ve Fatih'in sevgili kızı google'a girip de babasıyla ilgili o anlatılanları okusaydı, uzun süre arkadaşlarıyla göz göze gelmemek için okula gitmezdi...
Fatih Altaylı elinde tek bir somut belge yokken insan onurunu ayaklar altına almaktan, insanları "Hırsız" diye suçlamaktan zevk alıyor...
Daha önceki "iftiralarını" hepiniz biliyorsunuz...
Ama en son ikisi var ki birinde CHP'nin müstafi genel başkanı Deniz Baykal'ı hedef almıştı...
İkincisine ise geçtiğimiz hafta tanık olduk...
Bu kez de Adnan Polat ve Adnan Sezgin'in, Galatasaray'ın yaptığı transferler üzerinden "hırsızlık" yaptıklarını ima etti...
Adnan Polat, "elinde belge varsa gönder araştıralım" diye mektup gönderince de bu kez elinde belge olmadığını anlatmak için, Selim Edes'in, Emlakbank eski genel müdürlerinden Engin Civan'a haykırdığı "Rüşvetin belgesi mi olur ulan pezevenk" isyanını hatırlattı...
Yani...
"Hırsızlığını kanıtlayacak belge bende ne arasın ulan pezevenk" demek...
Fatih'in verdiği cevap ise bir gazeteciye, hele etkinliği giderek artan bir gazetenin genel yayın müdürüne hiç yakışmıyor...
Belge olarak ortaya attığı şey; "Söyleniyor" dedikodu sözcüğünden ibaret...
Fatih, kısa bir süre ikinci başkanlığını yürüttüğü 100 yıllık, elit bir gurubu çamura bulmaktan utanmıyor...
Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ, "Fatih iyi bir gazete yapıyor" gerekçesiyle böylesine yalan dolanlarla "sevmediği" insanları karalamayı alışkanlık haline getirmiş bir adamı tutacaklarsa; onlara da "yazıklar olsun"...
Fatih Altaylı'nın daha önce yazdığı Hürriyet'te bugünkü patronu Turgay Ciner için attığı iftiraları bir kez daha gündeme getirmeyeceğim çünkü konumuz değil...
Ama...
Fatih'in, Galatasaraylı yöneticilere "Hırsız" demeyi alışkanlık haline getirdiğine eski bir örnek vermek istiyorum...
Aşağıdaki yazı 10 Haziran 2001 Pazar günü Hürriyet'te Fatih Altaylı imzasıyla yayımlandı...
Lütfen okuyun...
Ve...
O gün de, Galatasaray'a başkan olmak için hazırlanan Mehmet Cansun'u nasıl suçladığını göreceksiniz...
Ve daha ilginç olanı ne biliyor musunuz?..
Fatih Altaylı, "Transferde yolsuzluk" yaptığını iddia ettiği Mehmet Cansun'un yönetiminde 2. Başkan oldu...
Mehmet Cansun'u hırsızlıkla suçladıktan sonra neden onun yardımcısı olduğunu kabul ettiği sorulduğunda verdiği cevap ise rezillik...
Bakın ne dedi:
"Galatasaray'ın bütçesi Mehmet Cansun'a teslim edilemeyeceği için kontrol amacıyla kabul ettim"...
Yani...
"Hırsız" diye suçladığı bir adamın yardımcısı olmayı, o adamın hırsızlık yapmasını önlemek için kabul eden bir tip...
Yerseniz...
Yarın bir gün Ciner Gurup'tan ayrıldığında Turgay Ciner için neler söyleyeceğini şimdiden okur gibiyim...
Neyse...
Cansun'a kulüp emanet edilemez
GALATASARAY'da mevcut yönetim hesap vermeden kaçma kararı aldı. Ve ‘‘başarısız’’ olduğu için bırakan yönetimden bir isim, başkanlık için ilk çıkan aday oldu.
2. Başkan Mehmet Cansun, şimdilik ortadaki yegáne aday.
Peki yönetim başarısız da, Cansun çok mu başarılı ki aday oluyor?
Size bir Cansun hikáyesi anlatayım ki, başarılı olup olmadığına kendiniz karar verin.
Geçen yıl transfer dönemi. Galatasaray, Samsunspor'un golcüsü Serkan'a talip.
Serkan için pazarlıklar yapılıyor.
Ve sonunda Samsun'a ödenecek bonservis bedeli olarak 4 milyon dolar civarında bir yere geliniyor.
Galatasaray yönetimi, işi bitirmesi için yetki ve bir de çek karnesi vererek Cansun'u Samsun'a yolluyor.
Cansun'a verilen yetki, 3 milyon 600 bin dolara kadar.
Bunun için de yanına verilen çek karnelerinde 36 adet 100 bin dolarlık yaprak var.
36 ay vadeli olarak bonservis bedeli ödenecek.
Yetki bundan ibaret.
Cansun gidiyor, işi bitiriyor ve geliyor.
Serkan Galatasaraylı oluyor.
Ama kaça?
Kilit soru işte bu.
3 milyon 600 bin dolar yetki alan Cansun, işi 7 milyon 600 bin dolara bitiriyor.
Cansun yönetime verdiği raporda, ‘‘Kusura bakmayın. 38 adet 200 bin dolarlık çek verdim’’ diyor.
Verilen yetkinin tam iki misli.
Bu rakam Samsunspor'un hesaplarında nasıl görünüyor bilmem.
Ama Galatasaray'daki görüntü bu.
Şimdi aynı Mehmet Cansun'a, zaten sıkıntıda olan Galatasaray'ın bütçesi emanet edilecek.
Nasıl edilecek, benim aklım almıyor!
Az önce KanalTürk'te bir futbol programı dinledim...
Katılımcılar Ziya Şengül, Gökmen Özdenak, Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar'dı...
Şengül ve Özdenak'ı tenzih ederim ancak diğer ikisi tam bir futbol palyaçosu...
Hele Ahmet Çakar...
Midem bulandı dinlerken...
Fatih Altaylı üzerinden Adnan Polat ve Galatasaray için yapmadığı hakareti bırakmadı...
Bu arada Fatih Altaylı'nın Adnan Polat'a "hırsız" dediğini söyledikten sonra, "Adnan Polat, Fatih Altaylı'nın gücünden ve karizmasından korkuyor benimle uğraşıyor" dedi...
Vay anasını sayın seyirciler...
Dinlediklerimden sonra, Ciner Gurup içinden çok yakın bir dostuma mesaj atarak uyuyup uyumadığını sordum...
Az sonra neşeli ve sevgi dolu sesi kulaklarımda çınlıyordu...
Hal hatır sorduktan sonra, Fatih Altaylı'nın Adnan Polat'tan ne istemiş olabileceğini sordum...
Anlattıkları tüylerimi ürpertti...
Ama yazmayacağım...
Çünkü dostum bana bütün onları "Dostça" anlattı...
Yani o anda onun için ben gazeteci değil, Galatasaray'da olup biteni merak eden sağlıklı bir Galatasaraylı idim...
Ama dinlediklerim hoş şeyler değildi...
Hiçbirini Fatih gibi başarılı bir medya yöneticisine yakıştıramazdım...
Kaldı ki dinlediklerimi yazsaydım ve Fatih'in sevgili kızı google'a girip de babasıyla ilgili o anlatılanları okusaydı, uzun süre arkadaşlarıyla göz göze gelmemek için okula gitmezdi...
Fatih Altaylı elinde tek bir somut belge yokken insan onurunu ayaklar altına almaktan, insanları "Hırsız" diye suçlamaktan zevk alıyor...
Daha önceki "iftiralarını" hepiniz biliyorsunuz...
Ama en son ikisi var ki birinde CHP'nin müstafi genel başkanı Deniz Baykal'ı hedef almıştı...
İkincisine ise geçtiğimiz hafta tanık olduk...
Bu kez de Adnan Polat ve Adnan Sezgin'in, Galatasaray'ın yaptığı transferler üzerinden "hırsızlık" yaptıklarını ima etti...
Adnan Polat, "elinde belge varsa gönder araştıralım" diye mektup gönderince de bu kez elinde belge olmadığını anlatmak için, Selim Edes'in, Emlakbank eski genel müdürlerinden Engin Civan'a haykırdığı "Rüşvetin belgesi mi olur ulan pezevenk" isyanını hatırlattı...
Yani...
"Hırsızlığını kanıtlayacak belge bende ne arasın ulan pezevenk" demek...
Fatih'in verdiği cevap ise bir gazeteciye, hele etkinliği giderek artan bir gazetenin genel yayın müdürüne hiç yakışmıyor...
Belge olarak ortaya attığı şey; "Söyleniyor" dedikodu sözcüğünden ibaret...
Fatih, kısa bir süre ikinci başkanlığını yürüttüğü 100 yıllık, elit bir gurubu çamura bulmaktan utanmıyor...
Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ, "Fatih iyi bir gazete yapıyor" gerekçesiyle böylesine yalan dolanlarla "sevmediği" insanları karalamayı alışkanlık haline getirmiş bir adamı tutacaklarsa; onlara da "yazıklar olsun"...
Fatih Altaylı'nın daha önce yazdığı Hürriyet'te bugünkü patronu Turgay Ciner için attığı iftiraları bir kez daha gündeme getirmeyeceğim çünkü konumuz değil...
Ama...
Fatih'in, Galatasaraylı yöneticilere "Hırsız" demeyi alışkanlık haline getirdiğine eski bir örnek vermek istiyorum...
Aşağıdaki yazı 10 Haziran 2001 Pazar günü Hürriyet'te Fatih Altaylı imzasıyla yayımlandı...
Lütfen okuyun...
Ve...
O gün de, Galatasaray'a başkan olmak için hazırlanan Mehmet Cansun'u nasıl suçladığını göreceksiniz...
Ve daha ilginç olanı ne biliyor musunuz?..
Fatih Altaylı, "Transferde yolsuzluk" yaptığını iddia ettiği Mehmet Cansun'un yönetiminde 2. Başkan oldu...
Mehmet Cansun'u hırsızlıkla suçladıktan sonra neden onun yardımcısı olduğunu kabul ettiği sorulduğunda verdiği cevap ise rezillik...
Bakın ne dedi:
"Galatasaray'ın bütçesi Mehmet Cansun'a teslim edilemeyeceği için kontrol amacıyla kabul ettim"...
Yani...
"Hırsız" diye suçladığı bir adamın yardımcısı olmayı, o adamın hırsızlık yapmasını önlemek için kabul eden bir tip...
Yerseniz...
Yarın bir gün Ciner Gurup'tan ayrıldığında Turgay Ciner için neler söyleyeceğini şimdiden okur gibiyim...
Neyse...
Cansun'a kulüp emanet edilemez
GALATASARAY'da mevcut yönetim hesap vermeden kaçma kararı aldı. Ve ‘‘başarısız’’ olduğu için bırakan yönetimden bir isim, başkanlık için ilk çıkan aday oldu.
2. Başkan Mehmet Cansun, şimdilik ortadaki yegáne aday.
Peki yönetim başarısız da, Cansun çok mu başarılı ki aday oluyor?
Size bir Cansun hikáyesi anlatayım ki, başarılı olup olmadığına kendiniz karar verin.
Geçen yıl transfer dönemi. Galatasaray, Samsunspor'un golcüsü Serkan'a talip.
Serkan için pazarlıklar yapılıyor.
Ve sonunda Samsun'a ödenecek bonservis bedeli olarak 4 milyon dolar civarında bir yere geliniyor.
Galatasaray yönetimi, işi bitirmesi için yetki ve bir de çek karnesi vererek Cansun'u Samsun'a yolluyor.
Cansun'a verilen yetki, 3 milyon 600 bin dolara kadar.
Bunun için de yanına verilen çek karnelerinde 36 adet 100 bin dolarlık yaprak var.
36 ay vadeli olarak bonservis bedeli ödenecek.
Yetki bundan ibaret.
Cansun gidiyor, işi bitiriyor ve geliyor.
Serkan Galatasaraylı oluyor.
Ama kaça?
Kilit soru işte bu.
3 milyon 600 bin dolar yetki alan Cansun, işi 7 milyon 600 bin dolara bitiriyor.
Cansun yönetime verdiği raporda, ‘‘Kusura bakmayın. 38 adet 200 bin dolarlık çek verdim’’ diyor.
Verilen yetkinin tam iki misli.
Bu rakam Samsunspor'un hesaplarında nasıl görünüyor bilmem.
Ama Galatasaray'daki görüntü bu.
Şimdi aynı Mehmet Cansun'a, zaten sıkıntıda olan Galatasaray'ın bütçesi emanet edilecek.
Nasıl edilecek, benim aklım almıyor!