Bre Ahmet!.. Bu ne cüret!..
Sen ki Kierkegaard’dan etkilendiğini her zaman yazar – söylersin… Sen ki aslında Kierkegaard'ın felsefesini Ertuğrul’dan
Sevgili Ahmet Hakan;
31.05.2011 tarihli Hürriyet’te başlığı altında yayımlanan
makalende Ertuğrul Özkök gibi bir dehayı,
“Türk Felsefe Yaşamı”nın
Kierkegaard'ını hangi cesaretle
eleştirebildiğini anlamış değilim…
Bu ne cüret bre Ahmet!..
Sen ki Kierkegaard’dan etkilendiğini her
zaman yazar – söylersin…
Sen ki aslında Kierkegaard'ın felsefesini
Ertuğrul’dan daha doğru içselleştirmiş
birisin…
Ama henüz Ertuğrul kadar
"yeni bir din düzenleyici" konuma girmeyi
göze alamamış bir yazar/filozofsun…
Nasıl olur da Ertuğrul’un Müslümanlığın Kierkegaard'ı
olduğunu bilmezsin!..
Ve nasıl olur da buna rağmen büyük dâhiyi eleştirirsin?..
Bu ne cüret!..
Diyojen’e
sordular: televizyon ekranlarına
bakınız..: |
Ertuğrul her ne kadar Liberal Demokratlara "takmış" görünüyorsa da özünde kendisi de bir Liberal'dir...
Hatta daha öte...
Liberal İslâm'ın Allah'ıdır Ertuğrul...
Ona göre dünyada yaşayan insan sayısı kadar "Tanrı" vardır...
Bunlardan biri kendisidir…
Haliyle Kuran’ı yeniden yorumlamak ehliyetine de sahiptir…
Ahmet…
Mutlaka bilmiyorsundur...
O halde söyleyeyim...
O da benim gibi Bulgaristan'ın Kırcali Sancağı'ndan
göçen bir ailenin ferdidir...
Ve...
Haliyle İslâm dininin emrettiği kurallara göre yaşadı
çocukluğunu...
Tamam işte…
Kierkegaard da Tanrıbilimi ve felsefe eğitimi görmemiş
miydi?
Felsefeye gelince Ahmet...
Ha felsefe ha sosyoloji ne fark eder?..
Ertuğrul çocukluğunda Allah
korkusu ve Müslümanlığı
öğrendi…
18 yaşından sonra da sosyoloji eğitimi
gördü...
Kendisi sana anlatmıştır ama ben bir kez daha hatırlatayım…
Üniversiteden sonra Paris'te yaşadı…
Yani…
Kendisinden yaklaşık 100 yıl önce doğan,
varoluşçu felsefenin kurucu
babası Kierkegaard’ın
etkisinde kalmış olması mutlak olan Jean Paul
Sartre'ın soluduğu havayı filozofla aynı anda çekti
ciğerlerine...
Koca filozofun zaman zaman alt delikten kaçırıp
Paris sokaklarına üfürdüğü iç
havasını Ertuğrul'un da
teneffüs etmemiş olması mümkün mü?..
Gerçi bazı dostlarım beni (onlarca takma isimle yazdığım
makaleler nedeniyle) Kierkegaard'a
benzetirler ama 17 yaşında âşık olduğu bir genç kızı
"anne" yapma mutluluğuna erişen benim
gibi biri, evlilik konusuna pek sıcak bakmayan büyük filozofa
benzeyebilir mi?..
Hâsılı Ahmet…
Ertuğrul’u eleştireceksen dikkatli ol…
Büyük filozofların ne zaman ne yapacakları hiç belli
olmaz…
Başbakan'a ayna tutan
yazarlar...
Dikkat ediyor musunuz?..
Vicdan sahibi yazarlar
“Özgürlük – Demokrasi – Hukuk”
konularında yapılan “Olumlu Değişim”e
karşı nasıl hassas davranıyorlar…
Son aylarda CHP’nin bu üç kurumla ilgili
(ille de ağırlıklı olarak Güneydoğu’da yaşayan
Kürt vatandaşlarımızın sorunlarının
çözümüne ilişkin) olumlu gelişimine destek verirken, eksiklerine de
belirli bir nezaket çerçevesinde dikkat çekiyorlar.
Ahmet
Yesevi der ki: "Ey dostlar! Sakın ha
cahil olanlarla dostluk kurmayınız…" |
Ak Parti’nin iktidara geldiği ilk yıllarda da yine aynı yazarlar ihtiyatlı bir iyimserlik çerçevesinde, Ak Parti Hükümeti’nin başta AB tam üyeliği olmak üzere; hukuk, demokrasi, özgürlük, ekonomi (bilhassa özelleştirme) konularındaki olumlu atılımlarına destek veriyorlardı…
Yani…
Sayıları çok da fazla olmayan bu yazarlarımız
“Düşünce”nin yanında yer alıyorlardı
kişilerin değil…
Ve bir de “TARAFTAR” yazarlarımız
vardı…
Onlar ise “Düşünce”nin değil kişilerin yanında yer almayı tercih ettiler, ediyorlar…
Bir zamanlar Ak Parti’nin en etkin kozu olan “Özgürlük – Demokrasi – Hukuk” ve tabii ki “Değişim” bugün CHP’nin “En Etkin Kozu”…
Ama…
Bu üç kurumdaki değişimi Ak Parti
sahiplenirken alkışlayanlar aynı değişimi
CHP sahiplenince “Tuuuu
kaka!” diye bağırıyorlar…
Giderek eski CHP’nin tekelindeki
statükoyu sahiplenerek, “Özgürlük – Demokrasi –
Hukuk” ve tabii en mühimi
“Kürt” yurttaşların taleplerine karşı
çıkan Ak Parti’yi coşkuyla(!)
savunuyorlar…
Başbakan'ın yakın
çevresindeki allame “Evren ve Şahinkaya’yı 11 Haziran
günü savcılığa aldırıp, oradan mahkemeye çıkartalım ve Balanlı gibi
aynı gün tutuklatıp hapse attıralım” diyor
olabilirler… |
Başbakan ne yapıyor?..
Ne yapacak?..
Bugün kendisine yalakalık yapanların yüzüne tuttuğu kirli, paslı, tozlu aynaya bakıyor da kendisini eleştirenlerin tuttukları ışığı hiç görmüyor...
Yalakaları kucaklarken, yoluna ışık tutanlara sırtını dönüyor...
İyi ama ne kadar üstün yetenekleri olsa da karanlıkta daha ne kadar yürüyebilir ki?...
Işığı arkasına alırsa kendi gölgesinden ve karanlığından başka neyi görebilir?..
Ve…
Giderek oy kaybeder, siyasal gücünü yitirirken yalakalara inanıp, akıl dostlarına yüz çevirmesinin hiç rolü yok mu?..
adnanberkokan@gmail.com