Bomba iddia! FETÖ'yü medyaya kim pazarladı?
Sözcü yazarı Oray Eğin, çok tartışılacak bir yazıya imza atarak FEthullah Gülen'i medyaya Hürriyet yazarı Taha Akyol'un pazarladığını iddia etti.
Taha Akyol için "Gülen gibi bir şarlatandan filozof
yarattı" ifadesini kullanan Oray Eğin, Taha Akyol ve Fethullah
Gülen'in yollarının kesiştiği zamanları hatırlatıyor
yazısında.
Taha Akyol'un başarısız darbeden sonra çarkettiğini iddia eden Oray
Eğin, oğlu Mustafa Akyol'a laf etmeden de
geçmiyor.
İŞTE ORAY EĞİN'İN O YAZISI
Bilgisi kitapların giriş bölümlerini okumakla sınırlı olmasına rağmen kendisini Türkiye’ye entelektüel diye pazarlamayı başaran Taha Akyol daha sonra Gülen gibi bir şarlatandan filozof yaratıyor.
İLK görüşte aşk: Taha Akyol 1995’te Fethullah Gülen’le Milliyet gazetesini ziyareti sırasında tanışıyor ve “Çoğulcu, barışık, geleceğe dönük Türkiye için çok yararlı bir insan olarak gördüm” diye yazıyor. Bilgisi kitapların giriş bölümlerini okumakla sınırlı olmasına rağmen kendisini Türkiye’ye entelektüel diye pazarlamayı başaran Akyol daha sonra Gülen gibi bir şarlatandan filozof yaratıyor.
90’lı yıllardan 2000’lere geçerken büyük bir Ecevit hayranı
sağcı Akyol. En büyük gerekçesi etrafındakiler tarafından
kolaylıkla kandırılabilen Ecevit’in Gülen’le kurduğu ilişki.
Sol bir partinin tarikat lideriyle yakınlaşmasını protesto ederek
istifa eden Mümtaz Soysal o dönem Taha Akyol’un saldırılarından
nasibini alıyor.
Bugün FETÖ’nün terör ayağını tartışırken, devletteki
yapılanmasının önüne geçmeye çalışırken örgütün nasıl köklenip
budaklandığını Taha Akyol gibilerin ‘hizmetinde’ de aramak
gerekiyor.
Alt tarafı sıradan bir imam olan ‘Kırık Hoca’ Gülen bir anda kendi
kendine bugünlere gelmedi. Pazarlanmasında, kamuoyuna
sunulmasında ve meşruiyet kazanmasında Taha Akyol gibi sahte
entelektüellerin katkısı çoktu.
Birbirlerini tencere kapak gibi bulmaları tesadüf değil. Tıpkı
ömrünü “Atatürk diktatör mü, tartışınız” sınav sorusuyla geçiren
rahmetli hocam Toktamış Ateş gibi… Çıta bu.
Gülen’i anlayabilmek için “Biraz ‘sanayileşme sürecinde dinler
tarihi’ ve din sosyolojisi bilmek yeter”miş. Gülen hareketi Türk
Kalvinistleri’ymiş… Altı doldurulmayan, saçma sapan, yama yapılarak
uydurulmaya çalışılan kavramlar. Kendisi uzman ama!
90’larda ‘diyalog’ ve ‘hoşgörü’ kelimeleri moda olmuştu. Akyol
sınır tanımıyor övgüde: “Türkiye’de ilk defa Vatikan’la diyalog
kuran ve Cumhuriyet tarihimizde ilk defa Müslüman din adamlarıyla
patrik, haham ve rahipleri bir araya getirerek çok güzel bir
hoşgörü ve çoğulculuk görüntüsü sergileyen… ‘Abant Toplantıları’
ile ‘vahiy-akıl’ ve ‘din-laiklik’ ilişkilerini tartışmaya açan
Fethullah Gülen ve çevresinin ‘tehlike’ zannedilmesi de ‘din
sosyolojisi’ konusundaki aynı bilgisizlikten kaynaklanıyor. Rahat
bıraksalar, sosyolojik dinamikler Türkiye’yi ‘muasır’ bir liberal
toplum olmaya götürecek…” Uçuş serbest.
Sosyolojiyi ondan daha iyi bilen yok!
Savcı Nuh Mete Yüksel tehlikeyi ilk fark edip Gülen’e soruşturma
açan isimdi. Âdetleri olduğu üzere Kırık Hoca’nın örgütü onu kaset
kumpasıyla devre dışı bıraktı. Basın ayağında soruşturmayı
itibarsızlaştırmak da Akyol’un misyonuydu: “Bütün hukukçular bilir
ki ‘örgüt’ kavramı belli bir devamlılık gerektirir. Mahkemenin
‘Gülen›in üç yıldır illegal faaliyeti yok’ demesi, ‘Gülen’in terör
örgütü yok’ demektir.”
Zamanında Gülen’e yönelik kuşkuları da “McCarthy’ci paranoya” diye
geçiştiriyordu. Kendi halkını kurşunlayan, Meclis’i bombalayan
terör örgütü böyle bugünlere geldi.
Kendisi yetmiyormuş gibi bir de oğluyla da entelektüel
kirliliğe katkıda bulunan Akyol başarısız darbeden sonra çark etmiş
gibi görünüyor.
Sosyologlar bu konuda ne diyor acaba?