Bodrum gibi olmak ne demek?..
Veysel'in dediği gibi... "Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa...
Ne güzel yazıyor
Haşmet Babaoğlu…
Kimseyle kavgası yok…
Kimseye lâf
yetiştirmiyor…
Kimseyle dalga geçtiği
yok…
Hayatı yazıyor
sadece…
Yaşamın güzelliklerini ve elbette
bazen hüzünlerini de…
Güzellikler de var, çirkinlikler
de...
Zaten, çirkinlik olmasa güzelin
değerini nereden anlayacağız...
Veysel'in dediği
gibi...
"Güzelliğin on para etmez
bu bendeki aşk olmasa...
Bu gün ülkemizin yeryüzü
cennetlerini karşılaştırmış…
Bakın nasıl…
Çeşme Bodrum'u geçer
mi?
Alaçatı böyle giderse Bodrum'a
benzer mi?
Kaş'ta küçük bir Bodrum mu
oluşmaya başladı?
Her yaz mevsiminde hem zihnimizde
hem de gazete köşelerinde uçuşup duran sorular
bunlar...
O kadarla da kalmıyor
tabii...
Bu sorular eş dost arasında
hararetli tartışma konuları arasında da yer alıyor.
"Bodrum gibi olmak" ne demek
peki?
Bazen çekilmez bir kalabalık,
derme çatma bir turizm ve çarpık yapılaşma anlamına geliyor bu
deyim.
Bazen de "yaşam sevinci" demek ya
da denize, güneşe pek takılmadan kendini gece gündüz eğlenceye
vuranlarla aynı havayı solumak demek!
Geçen hafta cuma gecesi Yeni
Türkü'nün Bodrum'da konseri vardı...
Güzel bir değişiklik olur deyip
kendime, Çeşme'den akşamüstü yola çıktım.
Akşam Bodrum'a
vardım.
Çok ama çok renkli bir kalabalık
ve yoğun trafiğin arasından sıyrılarak limana inerken kafama dank
etti.
Bodrum'u başka tatil yöreleriyle
kıyaslamaya kalkmak çok yanlış!
Zaten bu benzetmeler ve
kıyaslamalar ne Bodrum'u, ne "hap kadar" Alaçatı'yı, ne de iki
aylık sezonu olan ve hâlâ pek şık bir "yazlık site"yi andıran
Çeşme'yi anlamamıza yarıyor.
Sadece kafalarımızı daha çok
karıştırıyor.
Oysa onu sevsek de, nefret etsek
de gerçek şu: Bodrum kendinden başka hiçbir yere
benzemiyor.
Peki…
Bodrum’u,
Çeşme ve Alaçatı’dan farklı kılan ne?..
Haşmet Babaoğlu onu da
anlatıyor…