Biz mazlumu severiz, yeter ki ünü olsun!...
Deniz Seki'ye destek mailleri yağıyormuş... Doğrudur ama o maillerin hemen tamamı hukuk garabetine değil, ünlü bir ses yıldızına...
GAZETECİLER.COM –
Ayşe Arman bir gazetecilik
başarısına daha imza attı…
Demek ki sadece kapı aralığından
sızan güneş ışıklarının aydınlattığı bedenini teşhir(!) eden bir
gündem yaratma meraklısı değil Ayşe Arman…
Ya da şöyle
söyleyelim…
“Günden yaratma meraklısı
değil” ama “Gündem yaratmakta
mahir”…
Oldu mu?..
Deniz Seki ile hapishanede yaptığı söyleşi muhteşemdi…
Biz de Deniz Seki ve benzerlerinin
insan hakları ihlâli kurbanı olduğunu düşünenlerdeniz…
Biz de tutukluluk süresinin vahşi
uzunluğunu kabul edemiyoruz…
Ama…
Neden sadece Deniz
Seki?..
Neden onun benzerlerinin dertleri
de gündeme gelmiyor…
Deniz Seki’ye destek mailleri yağıyormuş…
Doğrudur ama o maillerin hemen
tamamı hukuk garabetine değil, ünlü bir ses yıldızına…
Bizce…
Ayşe Arman’ın konuştuğu sanatçı ve uzmanlardan en gerçekçi açıklamayı
Prof. Adem Sözüer yapmış:
Bizdeki “Tıkalım içeri, aklını
başına alsın” diyen bir anlayış. “Tutuklayarak haddini bildirelim”
düşüncesi. Bir de toplum ve medya baskısı var. Çünkü birçok olayda,
medya, “Niye tutuklanmadı?” diye ayağa kalkıyor, tutuklansın diye
yeri göğü inletiyor. Toplum da, medya gibi tepki veriyor. Tutuklama
kararını bir “mahkûmiyet” veya “beraat kararı” gibi algılıyor.
Kişi, tutuklanmaz ise “Kurtuldu, cezalandırılmayacak!”
tutuklandıysa “Tamam mahkûm oldu” zannediliyor
Ayşe Arman’ın uzun ama ilginç yazısını okumanızı tavsiye
ederiz…