Biri hukukçu diğeri gazeteci iki demagog...
Türkiye televizyonlarından neden bir Cristiane Amanpour ya da Oprah Winfrey veya Jim Lehrer çıkmıyor biliyor musunuz?..
ADNAN BERK OKAN
Türkiye televizyonlarından neden bir Cristiane Amanpour ya da Oprah Winfrey veya Jim Lehrer çıkmıyor biliyor musunuz?..
Söyleyeyim…
Moderatör diye görevlendirilenler bir olayın analizini yaptırmayı, izleyicilerin bilgi sahibi olmalarını sağlamayı dert etmiyorlar da ondan…
Dün gece Akif Beki, iki milletvekilini (Biri Ak Parti, diğeri CHP)konuk etti…
Meclis Komisyonunda müstafi dört Ak Partili eski bakanın “Yüce Divana gönderilmeme” kararı hakkında hukuki izahat vereceklerdi…
Gelin görün ki…
Milletvekillerinden biri (CHP’li) hukukçu, diğeri (Ak Partili) gazeteci idi…
Akif kendisi hukukçu olsa belki de gazeteci milletvekilinin saçmalamalarına itiraz edebilirdi ya da itiraz eden hukukçu milletvekilinin kimi siyasi yorumlarının “yanlış” olduğunu söyleyebilirdi belki ama o da hukukçu değildi…
Oysa işin doğrusu neydi?..
Hukukçu milletvekilinin karşısına Ak Partili 309 milletvekili arasından bir hukukçuyu çıkarmaktı…
Bunu bile akıl edemedi Akif Beki…
Neden akıl edemedi peki?..
Çünkü…
İki hukukçu hukuku tartışırlardı…
Ama bir hukukçu ile bir demagog kavga ederlerdi…
Hukuk tartışması izleyiciyi sıkardı…
Demagog kavgası ise izleyiciyi ekrana bağlardı…
Ve aynen istediği oldu Akif’in…
İki milletvekili bir ara yumruklaşacaklardı…
Çünkü konu “Hukuki analiz” yapmaktan çıkmış, sokak kavgasına dönüşmüştü…
Bir hukukçu milletvekili düşünün ki; gazeteci milletvekilinin savcının takipsizlik kararını “Hüküm” gibi açıklamasına bile doğru cevap veremedi…
Savcının verdiği takipsizlik kararının kesin bir hüküm olmadığını hukuk diliyle anlatamadı…
Meclis soruşturma komisyonunun verdiği kararın ise “takipsizlik kararı” bile olmadığını gerekçesiyle izah edemedi…
Savcının, 17 Aralık dosyasıyla ilgili kararının “Hüküm olmadığını” anlatabilmek için, yargının üç ayaktan oluştuğunu söylemeyi akıl edemedi…
O üç ayağın:
- İddia,
- Savunma
- Yargı olduğunu anlatamadı…
Bunu anlatamayınca; bu ayaklardan biri bile olmadan “hüküm” kurulamayacağını da belirtemedi tabii ki…
Yani…
“Bir yargılamada ‘hüküm’ kurabilmek için ortada iddia (Savcı), savunma (Avukat) ve yargı (Hâkim) olması gerekir” diyemedi…
O kadar da değil…
Sürekli olarak “Meclis aklanma yeri değildir” deyip durdu…
Karşısındaki demagog da haliyle “sen bizim dört eski bakanımızı suçlu ilân ediyorsun” diye “haklı” olarak itiraz etti...
Oysa hukukçu milletvekili; “Meclis aklama ve mahkûm etme yeri değildir” demeliydi…
Ama dedim ya…
O da hukuki mülahaza vermektense kavga etmeyi tercih etti…
Akif ise ikisinin arasında bir ara kuantum dersi vermeyi bile düşündü…
Çünkü…
Hukuk dersi verecek bilgisi yoktu…
Be arkadaş…
Madem hukuku tartıştıracaksın…
Eh yani, hukuk bilginin olmadığını en iyi bilen de bizzat sen olmalısın…
O halde ne demeye iki hukukçuyu konuk etmek varken biri hukukçu diğeri gazeteci iki demagogu çağırırsın?..
Kavga etsinler diye mi?..
Belli ki öyle…
Çirkin, sinir bozucu, düzeysiz bir kavga ile güzelim CNNTÜRK markasını da kirlettiğini görmedin mi be Akif?..
adnanberkokan@gmail.com