Biri Ahmet Hakan'a <font color='#FF0000'>ince ayar mı </font>çekti?

Cumartesi günü Ertuğrul Özkök için en ağır yazı onun kaleminden gelmişti. Şimdi de diyor ki...

GAZETECİLER.COM - Ahmet Hakan üç gün içinde kaleme aldığı yazılarla aklımızı hayli karıştırdı. Cumartesi günü adeta Ertuğrul Özkök'e kılıç çekti...
"Bana hakaretler yağdıramazsınız" diyerek diklendi...
"Gelen bana vuruyor, giden bana vuruyor edebiyatı yapamazsınız" sözleriyle ağır bir şekilde giydirdi.

Dün Ertuğrul Özkök hezeyan dolu o yazıya yumuşak bir yazıyla karşılık verince Ahmet Hakan öfkesinin rotasını değiştirdi. Cumartesi günkü yazıdan sonra bugünkünü okuyunca "biri Ahmet Hakan'a ayar mı çekti?" diye sormadan edemeyeceksiniz.

2 SORUMUZ VAR AHMET HAKAN?

Ahmet Hakan'ın yazısından bölümler aktarmadan önce ilk bölümü için bir not düşmeyi zorunlu görüyoruz. Çünkü Ahmet Hakan "şantaj iddiasında" kendi günahını başkalarının üzerine yıkmaya kalkmış. "Kanırtıyorlar da kanırtıyorlar" diyor ya...
İki sorumuz var Ahmet Hakan'a;
1- Can Ataklı o iddiayı TRT Haber'de dile getirdikten sonra "kanırtmak" için onu CNN Türk'e çıkartan kimdi?
2- Ertuğrul Özkök hakkında önceki gün kaleme alınan ve Hürriyet'te yayınlanan, malum mevzuyu "kanırtıkça kanırtan" yazı kimindi?

KANIRTIYORLAR DA KANIRTIYORLAR

Gelelim Ahmet Hakan'ın yazısına... Demiş ki;

"DİRENİŞ ahlakına sahip değildiler. İsyan ahlakına sahip değildiler. Ve şimdi fark ediyoruz ki:
Hesaplaşma ahlakına da sahip değiller.

Şu son “şantaj iddiası”na bir bakın:
Şantaj yaptı” denilen “yapmadım” diyor. “Şantajı haber verdi” denilen “vermedim” diyor. “Şantaja maruz kaldı” denilen “kalmadım” diyor.
“Şantaj” iddiasını ortaya atan bir “kanıt” sunamıyor. Fakat buna rağmen...
Kanırtıyorlar da kanırtıyorlar. Çullanıyor da çullanıyorlar. 28 Şubat sürecinde kendilerine nasıl çullanıldıysa öyle çullanıyorlar. 28 Şubat’ta kendilerine uygulanan psikolojik savaşın bir benzerini uyguluyorlar. İlkel bir intikam pazarı kurmuşlar, vuruyorlar da vuruyorlar. Ahlaksız, hakkaniyetsiz, vicdansız ve acımasız bir süreçle ahlaksız, hakkaniyetsiz, vicdansız ve acımasız bir şekilde hesaplaşmaya çalışıyorlar.

MUHAFAZAKAR ÇEVREYE ÇAKTI

28 Şubat’ın mazlumlarının haline bir bakın:
Brifing günlerinde babayiğit bir ses çıkaramadılar ama bugün maşallah her biri cengaver kesilmiş durumda. Tankların yürüdüğü günde öksürmekten bile kaçındılar, bugün sembolik tanklarla güya 28 Şubat’a meydan okuyorlar.
28 Şubat’ta köstebek gibi toprağın altında saklandılar, bugün en afili
(...) 28 Şubat günlerinde devrin kodamanlarına “Biz onlar gibi toleranssız değiliz, hoşgörü abidesiyiz” diyenler, bugün toleransı, hoşgörüyü falan bir tarafa bırakıp çullanma yarışında bayrağı en yukarıya dikmeye çalışıyorlar.

ÇOK SÜPER ÖCÜ GİBİLER

Akıl, fikir, izan, şuur falan hepten gitmiş durumda.
Adamın biri çıkmış televizyona, “28 Şubat’ta askerler o kadar da suçlu değillerdi, onları medya kandırdı” diyerek toplumun zekâsıyla alay ediyor.
Koskoca bir süreci birkaç gazetecinin üstüne yıkıp işi bitirmek istiyorlar.
Ama haklarını yemeyelim:
“Korkutucu” olmayı da başarıyorlar.
“Çok süper öcü” gibiler.
Hatta 28 Şubat’ın kodamanları bile bunlar kadar “korkutucu” değildiler.

BEN HESAPLAŞMADA YOKUM

28 Şubat döneminde...
Sonuna kadar direnmiş, risk almış, düşmanlıklara maruz kalmış, ağır cezalarda yargılanmış, yalnız bırakılmış, programına çıkaracak konuk bulamaz hale gelmiş, en pis iftiralara uğramış bir gazeteci olarak buradan ilan ediyorum:
Eğer iftirasız, kampanyasız, hilesiz, yalansız, zulümsüz ve temiz bir hesaplaşma yapacaksanız ben varım.
Ama eğer bana düşen “çullan babam çullan festivali”nin bir parçası olmaksa ben yokum.
Vicdansız, acımasız, hakkaniyetsiz ve adaletsiz bir süreçle mücadele ederken vicdansız, acımasız, hakkaniyetsiz ve adaletsiz olmayı reddediyorum.