Biraz düşünen herkes şikayetçi! 'Vakit kaybetmeden harekete geçilmeli' deyip uyardı
Habertürk yazarı Serdar Turgut bugünkü köşesini yine eğitim konusuna ayırdı. Eğitimden iyi para kazanılması nedeni ile üstünkörü yapılan ve adına üniversite denilen binalarda eğitim alan gençlerin bu tür yerlerde okumaya zorunlu bırakıldığını söyleyen Turgut, kaliteli üniversitelerle bir karşılaştırma yaptı.
Üniversiteyi manen destekleyecek hiçbir kültürel, sosyal ortamın olmadığı yerlerde binalar yapıldı kapılarına da üniversite yazıldı...
ODTÜ, İTÜ gibi kaliteli üniversiteye giremeyen öğrenciler her adım başı görmek mümkün olan bu üniversitelere gitmek zorunda bırakıldı. Habertürk yazarı Serdar Turgut, herkesin şikayetçi olduğu hayat kalitesi düşüklüğü sorununun temelinde eğitim hayatındaki bu meselelerin olduğunu belirtti.
Turgut bir uyarı ile yazısını noktaladı:
Lüzumsuz ve ülkeye hiçbir yararı olmayacak suni gündem tartışmalarından çıkıp ülkenin asıl sorunu olan lise sonrası eğitim sistemini cesur ve ufku geniş zihniyetle düzeltmemiz gerekiyor.Çocuklarımızın, torunlarımızın kaliteli bir hayat yaşayabilmeleri için bu zor işe hemen vakit kaybetmeden girişmeye mecburuz.
Mutsuz gençler, kalitesiz hayat
Eğitimden iyi para kazanıldığından üniversiteyi manen destekleyecek hiç bir kültürel, sosyal ortamın olmadığı yerlerde sanki gecekondu yapar gibi binalar yapıldı ve kapılarına üniversite diye yazıldı.
Herkese üniversite hakkını açtık diyebilmek için bu tür yerlerin yurt sathında yayılmasına göz yumuldu.
Sonuçta kaliteli üniversitelere giremeyen şansız gençler bu tür yerlerde okumaya zorunlu bırakıldı.
*
Kaliteli bir üniversitenin örneğin bir ODTÜ’nün, bir İTÜ’nün kampusuna girin bir pozitif enerjiyi hissedersiniz. Bu enerji bilim için, akıl için işleyen beyinlerin yarattığı kolektif bilinçtir aslında. Bahsettiğim türdeki gecekondu tipi üniversitelere girdiğinizde suratınıza çarpılacak olan ise bir negatif enerjidir. Bu hocasıyla öğrencisiyle birlikte hepsinden gelen kolektif kötümserliğin yarattığı bir enerjidir. Bu tür yerlerde kalitesizlik her alana yayılmıştır. Bu tür yerlerde gencecik insanlar gelecekten umutsuz olarak heyecanlarını tamamen kaybetmiş şekilde okurmuş gibi yapmaktadırlar sadece.
*
Bu durum gencecik insanların hayat kalitesini tabii ki dibe vurdurur ama bu tür yerlerden ‘mezun’olduktan sonra içine çıkacakları paylaşmakta olduğumuz bu hayatın kalitesinin de dibe vurmasına neden olur.
Türkiye’de kafası biraz işleyen biraz düşünmeyi bilen herkesin şikayetçi olduğunu sandığım hayat kalitesi düşüklüğü sorununun temelinde bu tür süreçler de çalışmaktadır. Ekonomik yapı belki on yıl içinde düzelse bile kaybettiğimiz kaliteyi tekrar yakalamamıza 100 yıl bile yetmeyecektir diye düşünüyorum.
Hayatımızın yettiği kadarıyla o 100 yıl gerekeceğini düşündüğüm kaliteyi tekrardan yakalamak sürecini kısaltmak için bugünden bir şeyler yapmak zorundayız.
Bahsettiğim hayat kalitesi para kazanmakla, iyi savaşmakla filan ele geçirilemez. Bunu yakalayabilmek için eğitimli, beyni düzgün çalışan, seküler ahlakını düzgün tutan insan sayısın artması gerekiyor.
Bunu da sadece kaliteli eğitim veren üniversite eğitimi verebilir gençlere.
Bugünkü eğitim sistemimizdeki üniversiteler birkaç istisna dışında sadece kalitesizlik yaratmaya yarıyorlar.
Hayat kalitemizi düzeltmeye soruna kökeninden girerek başlamalıyız.
Lüzumsuz ve ülkeye hiçbir yararı olmayacak suni gündem tartışmalarından çıkıp ülkenin asıl sorunu olan lise sonrası eğitim sistemini cesur ve ufku geniş zihniyetle düzeltmemiz gerekiyor.
Çocuklarımızın, torunlarımızın kaliteli bir hayat yaşayabilmeleri için bu zor işe hemen vakit kaybetmeden girişmeye mecburuz.