'Birand ve Çandar'a düşen bir görev var...'

28 Şubat mağduru iki gazeteci, Cengiz (Çandar) Abi ve Mehmet Ali Birand'ın, 'Şimdinin mağduru' Ali Akel'e deneyimlerini aktarmalarının tam vaktidir...

GAZETECİLER.COM -Radikal yazarı Uğur Vardan, köşesinde "Cengiz Abi’yle Mehmet Ali Bey’e düşen, Ali Akel’e kendi deneyimlerini aktarmak, bu gibi durumlarda nasıl ayakta kalınır, nasıl kişilik savaşı verilir ve yola nasıl devam edilir, hatırlatmaktır." yazdı.

ALİ AKEL DE ULUDERE KURBANI OLDU

"... Bu yeni ‘Gündem kaydırma harekâtı’nda epey bir mesafe kat edilirken arada bir de basın kaybı yaşandı;
Yeni Şafak yazarı Ali Akel, gazetesiyle yollarını ayırdı. Daha doğrusu gazetesi, kendisiyle yollarını ayırdı. Gelinen noktada Akel de ‘Uludere kurbanları’ arasına karıştı.

25 Mayıs’ta, Yeni Şafak’tan Başbakan’a Uludere konusunda ‘Allah Aşkına Susun’ diye seslenen Akel’e, 30 Mayıs’ta gazetesi ‘Asıl sen sus’ dedi.

Olay taze, izler sıcak, failler çok uzağa gitmiş olamaz. Amma velakin Star’dan iki kalem, önce Yalçın Akdoğan, bir gün sonra da Fehmi Koru arka arkaya topa girdi ve Akel’in hükümetten gelen bir baskı ya da imayla kovulmadığını yazdılar.

BASKICIDAN ÇOK BASKICILAR VAR

Mesele zaten bu, ortada bir baskı yok ama ‘Baskıcıdan çok baskıcıcı’lar var. Bu yıl 15. senei devriyesi dolayısıyla ‘28 Şubat post-modernist darbesi’, basında en derin ve en çarpıcı yönleriyle ele alındı.

Malum o dönem iki gazeteci Cengiz (Çandar) Abi ve Mehmet Ali Birand benzer bir muameleye maruz kalmışlar ve ‘kulüpleriyle’ yollarını zoraki ayırmışlardı.

Gün ola devran döne, artık rüzgâr başka yönden esiyor ve 28 Şubat’ta iki kişiye kesilen basın faturası, bu aralar çok daha kabarıyor. Ahmet’le Nedim’in, ‘Pardon’ kabilinden hukuk sistemine hayatlarından ödedikleri 376 gün cabası.

Valla bence bu aralar Cengiz Abi’yle Mehmet Ali Bey’e düşen, Ali Akel’e kendi deneyimlerini aktarmak, bu gibi durumlarda nasıl ayakta kalınır, nasıl kişilik savaşı verilir ve yola nasıl devam edilir, hatırlatmaktır.