Bir Yiğit Bulut bir de Sözcü...
Hükümet kanadındaki Yiğit Bulut'lar ve muhalefet kanadındaki Sözcü'lerin ağırlıklı olduğu bir medya
ADNAN BERK
OKAN
SÖZCÜ Gazetesi 1. sayfa manşetinde "Padişahım çok Yaşa" başlığını kullanıyor...
Çok çirkin...
Absürt de aynı zamanda...
Olmayana ergi metodu...
Vehimli bir "niyet okuma"...
SÖZCÜ'nün misyonu belli...
Bizler (makûl çoğunluk) SÖZCÜ'nün manşetini yadırgayabiliriz...
Nİtekim benim işimin bir parçası olmasa SÖZCÜ'ye göz bile atmam..
Elbette bu sözüm gazeteyi baskıya hazırlayan emekçi - gazeteci kardeşlerime değil...
Yazı işlerinden ve yazar kadrosundan söz ediyorum...
Bence SÖZCÜ gazete falan değil, anarşist bir broşür...
Ama...
Yüzbinlerce fanatik, o başlığı ve altındaki foto-montaj resmi görüp, gazete yazı işleri için "vay abilerim be!.. Ne geçirmişler! diye şehevi çığlıklar atabilirler...
Atmışlardır da...
Peki...
Ya Gazete HT'de bunun benzeri ama tamemen tersi bir yorum için ne diyeceğiz?..
Hem de gücünü özgürlüğünden aldığını iddia eden bir kanalın mutlak tarafsız olması gereken genel yayın müdürü Yiğit Bulut'un referandum sonrası yazdıklarını nasıl sindireceğiz?..
Ya da Turgay Ciner, Kenan Tekdağ ve Fatih Altaylı nasıl sindirecekler?..
O köşe yazısı yakışıyor mu Ciner Gurubu'na?..
Bir yanda Umur Talu, Ece Temelkuran, Fatih Altaylı ve Yavuz Semerci'nin makûl yazıları, diğer yanda Yiğit Bulut'un sadece TÜSİAD'ı hedef alan "aşağılayıcı" üslûbu...
Yiğit Bulut ve SÖZCÜ gibi kin tohumcularıyla mı sağlayacağız iç barışı?..
Bunlarla mı diyalog ve hoşgörü sağlanacak?..
Yiğit Bulut'un yazısının başlığına bakar mısınız:
"Sıra yerleşik düzenin Bekaa Vadisi'nde"...
Kim bu yerleşik düzenin Bekaa'sı?..
Anlamışsınızdır ama ben ihtimal vermeyenlere hatırlatayım: TÜSİAD...
Yani...
Türkiye'nin milli gelirinin üçte ikisini yaratan, toplam vergi tahsilâtının üçte ikisine kaynak olan TÜSİAD!..
Pardon!..
TÜSİAD yönetimini ben de pek sevdiğimi söyleyemem ama...
Bu olumsuz duygularım, o kurumun daha önceki yıllarda demokrasi için yaptığı çalışmaları, ekonomimizde "Devletin zalim bürokrasisine rağmen" gösterdiği ekonomik başarıları görmezden gelmemi gerektirmez ki...
Ama...
Yiğit Bulut, bugünkü tek haneli faiz ve enflasyon oranlarına, o "Yerleşik Düzenin Bekaası" olarak nitelendirdiği (terör örgütü yerine koyduğu) TÜSİAD'ın çabalarıyla gelindiği gerçeğine klavyesinin tuşlarını kilitleyebiliyor...
Daha doğrusu aklını karanlıklara gömebiliyor...
O Yiğit Bulut ki Kemal Derviş'in Türkiye'ye, TÜSİAD'ın desteğiyle geldiğini...
"Güçlü Ekonomiye Geçiş" programını da keza TÜSİAD desteğinde hazırlayıp uyguladığını hatırlamak istemiyor...
Osa aklı başında herkes (en başta da Başbakan ve Ak Parti milletvekilleri) bilior ki Ak Parti Hükümetine mükemmel yolunda giden bir ekonomi bırakan Kemal Derviş, TÜSİAD'ın Türk ekonomisine bir armağanıydı...
Hatta...
Ak Parti'nin ikinci dönem ve birinci dönemden daha güçlü iktidara gelişinin temelinde TÜSİAD destekli Kemal Derviş programı olduğunu Yiğit Bulut ve Abdüllatif Şener dışında herkes kabul ediyor..
Hâslı değerli dostlar!..
Şimdi gelin de hükümet kanadındaki Yiğit Bulut'lar ve muhalefet kanadındaki SÖZCÜ'lerin ağırlıklı olduğu bir medya ve siyaset anlayışıyla "barıç içinde, huzurlu günler" umut edin...
Yine de umudununuzu bozmayın...
Çünkü bugünkü gazetelerde Yiğit Bulut ve SÖZCÜ'den başka tahrikçi hemen hiç yoktu...
adnanberkokan@gmail.com
SÖZCÜ Gazetesi 1. sayfa manşetinde "Padişahım çok Yaşa" başlığını kullanıyor...
Çok çirkin...
Absürt de aynı zamanda...
Olmayana ergi metodu...
Vehimli bir "niyet okuma"...
SÖZCÜ'nün misyonu belli...
Bizler (makûl çoğunluk) SÖZCÜ'nün manşetini yadırgayabiliriz...
Nİtekim benim işimin bir parçası olmasa SÖZCÜ'ye göz bile atmam..
Elbette bu sözüm gazeteyi baskıya hazırlayan emekçi - gazeteci kardeşlerime değil...
Yazı işlerinden ve yazar kadrosundan söz ediyorum...
Bence SÖZCÜ gazete falan değil, anarşist bir broşür...
Ama...
Yüzbinlerce fanatik, o başlığı ve altındaki foto-montaj resmi görüp, gazete yazı işleri için "vay abilerim be!.. Ne geçirmişler! diye şehevi çığlıklar atabilirler...
Atmışlardır da...
Peki...
Ya Gazete HT'de bunun benzeri ama tamemen tersi bir yorum için ne diyeceğiz?..
Hem de gücünü özgürlüğünden aldığını iddia eden bir kanalın mutlak tarafsız olması gereken genel yayın müdürü Yiğit Bulut'un referandum sonrası yazdıklarını nasıl sindireceğiz?..
Ya da Turgay Ciner, Kenan Tekdağ ve Fatih Altaylı nasıl sindirecekler?..
O köşe yazısı yakışıyor mu Ciner Gurubu'na?..
Bir yanda Umur Talu, Ece Temelkuran, Fatih Altaylı ve Yavuz Semerci'nin makûl yazıları, diğer yanda Yiğit Bulut'un sadece TÜSİAD'ı hedef alan "aşağılayıcı" üslûbu...
Yiğit Bulut ve SÖZCÜ gibi kin tohumcularıyla mı sağlayacağız iç barışı?..
Bunlarla mı diyalog ve hoşgörü sağlanacak?..
Yiğit Bulut'un yazısının başlığına bakar mısınız:
"Sıra yerleşik düzenin Bekaa Vadisi'nde"...
Kim bu yerleşik düzenin Bekaa'sı?..
Anlamışsınızdır ama ben ihtimal vermeyenlere hatırlatayım: TÜSİAD...
Yani...
Türkiye'nin milli gelirinin üçte ikisini yaratan, toplam vergi tahsilâtının üçte ikisine kaynak olan TÜSİAD!..
Pardon!..
TÜSİAD yönetimini ben de pek sevdiğimi söyleyemem ama...
Bu olumsuz duygularım, o kurumun daha önceki yıllarda demokrasi için yaptığı çalışmaları, ekonomimizde "Devletin zalim bürokrasisine rağmen" gösterdiği ekonomik başarıları görmezden gelmemi gerektirmez ki...
Ama...
Yiğit Bulut, bugünkü tek haneli faiz ve enflasyon oranlarına, o "Yerleşik Düzenin Bekaası" olarak nitelendirdiği (terör örgütü yerine koyduğu) TÜSİAD'ın çabalarıyla gelindiği gerçeğine klavyesinin tuşlarını kilitleyebiliyor...
Daha doğrusu aklını karanlıklara gömebiliyor...
O Yiğit Bulut ki Kemal Derviş'in Türkiye'ye, TÜSİAD'ın desteğiyle geldiğini...
"Güçlü Ekonomiye Geçiş" programını da keza TÜSİAD desteğinde hazırlayıp uyguladığını hatırlamak istemiyor...
Osa aklı başında herkes (en başta da Başbakan ve Ak Parti milletvekilleri) bilior ki Ak Parti Hükümetine mükemmel yolunda giden bir ekonomi bırakan Kemal Derviş, TÜSİAD'ın Türk ekonomisine bir armağanıydı...
Hatta...
Ak Parti'nin ikinci dönem ve birinci dönemden daha güçlü iktidara gelişinin temelinde TÜSİAD destekli Kemal Derviş programı olduğunu Yiğit Bulut ve Abdüllatif Şener dışında herkes kabul ediyor..
Hâslı değerli dostlar!..
Şimdi gelin de hükümet kanadındaki Yiğit Bulut'lar ve muhalefet kanadındaki SÖZCÜ'lerin ağırlıklı olduğu bir medya ve siyaset anlayışıyla "barıç içinde, huzurlu günler" umut edin...
Yine de umudununuzu bozmayın...
Çünkü bugünkü gazetelerde Yiğit Bulut ve SÖZCÜ'den başka tahrikçi hemen hiç yoktu...
adnanberkokan@gmail.com