Bir siz eksiktiniz Beyefendi!..

Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi de, “Köşe yazarları az yazarsa ülke o kadar huzur bulur” diyen

GAZETECİLER.COM
Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi de, “Köşe yazarları az yazarsa ülke o kadar huzur bulur” diyen Başbakan’a “çakanlar” listesine adını yazdırdı…
Meğer bugüne kadar fırsat bulamadığı için çakmamışmış…
Yani hiç aklından çıkmamışmış…
Bakın ne diyor:
 
DOĞRUSU bu ya, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Siyasetçiler az konuşunca memleket rahatlıyor” diyen meslektaşımıza kızarak, “Köşe yazarları az yazarsa ülke o kadar huzur bulur” diye yanıt vermesine
El insaf!..
Farkınasınızdır…
Sevgili meslektaşlarımız her konuda olduğu gibi bu konuda da işin aslını ve iki yanını değil sadece tek tarafını tartışıyorlar…
Başbakan’ın söylediklerini…
Oysa o söylem, “Çok konuşuyorsunuz”un karşılığı olan, “siz de çok yazıyorsunuz” karşı çıkışıydı…
Bir köşe yazarının gerçek işlevi siyasetçilere “çok konuşuyorsunuz” demek değil, “yanlış konuşuyorsunuz, doğrusu şu” demektir…
Peki Başbakan’ın hiç mi kusuru yok?..
Var!...
“Çok konuşuyorsunuz” diyen bir gazeteciyi “muhatap” alarak “yıldızını parlatmak…”
değinme fırsatı olmadan başka konularda yazdık diye hayıflanıyorduk.
Başbakan Erdoğan dün bir fırsat daha yarattı:
Meğer Başbakan sadece “köşe yazarlarına” değil, gazete, radyo ve televizyonlarda “haber değerlendirme” işi yapanlara da kızıyormuş. Bunu dün İstanbul Haliç Tersanesi’nde yapılan bir törende dile getirmiş.
Buyurun birlikte okuyalım:
“(Kızgınlığım) Nefsimden değil, canım yandığından, milletimin canı yanmasın diye... Televizyonu açıyorsunuz:
Burada bu vuruldu, şu vuruldu.  
Şu kadar general şuraya çağırıldı.
Şu kadar albay şuraya çıkarıldı.
Bununla teröre bir şeyler taşıyorsunuz. Bunu yapmak kime ne kazandırıyor? Bu tezgâhı kuranlara kazandırıyor.
Zaten iş yargıda, yolunda gidiyor. Yargı gerekli kararı verecektir. Her gün yazıp çizmede, televizyonda seslendirmede ne var?
Bu millete anlatacak, yol gösterecek güzel şeyler yok mu? Bunlar mı güzel şeyler, bunlar mı bize bir şey kazandırıyor?
Hayır, hayır, hayır! Milletimize ufuk verecek şeyleri anlatma dertleri yok.
Hep vuruşturma, kızıştırma, dert bu!
Türkiye’yi korkuların esir almasına müsaade etmeyeceğiz. Yıllarca bu milleti korkuttular, sindirdiler, tehdit ettiler. Ne kazandılar, koca bir hiç.”
Tamam... Bunları söylüyor da, kimse kendisine “Sayın Başbakan, galiba olayları yaratanlarla yazanları karıştırıyorsunuz” demiyor mu?
Evvelce, “Gerçekleri değil, yalan yanlış şeyleri yazıyorsunuz” diye kızıyordu.
Doğrudur... Gazetecinin görevi önce “gerçeği” yazmak, sonra da onu istediği şekilde yorumlamaktır.
Şimdi “gerçeğin kendisinin” de yazılmasına kızmaya başladı.
Önce “yorum yapana” kız.
Sonra o yorumların dayandığı “gerçeklerin” bildirilmesine kız!
Bunun bir sonu var mı?
 
Diyeceksiniz ki; “Oktay Bey bir şey dememiş, Başbakan’ın söylediklerini aktarıp kısa bir de yorum yapmış”.