Bir musibet bin nasihatten evladır...
Keşke itiraz etmek yerine benim bu köşelerde yaptığım gibi sessizce izleseler şu yürüyüşü…
Yılmaz Güney’in ünlü “Arkadaş”
filminin bir sahnesi hiç çıkmaz aklımdan…
İç Anadolu'nun yoksul beldelerinde birinde acınası fukaralığımızı
görüntüleyen turistlere tepki gösteren burjuvaya hak
verenlerdendim…
Bana göre adam haklıydı çünkü turistin çektiği fotoğraf yurt
dışında yayınlanacak ve rezil olacaktık…
*
İlerleyen yıllarda o adama hak verdiğim için kendime çok
kızdım…
Şu anda da o günkü düşüncelerimin yanlışlığını sık sık itiraf
ederim çevreme.
*
Son günlerde benzeri sahneleri yaşıyoruz medyamızda…
Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne “Yargımızın dışarıya rezil ediyor”
diyerek karşı çıkanların sayısı çok fazla…
*
Keşke itiraz etmek yerine benim bu köşelerde yaptığım gibi sessizce
izleseler şu yürüyüşü…
Çünkü…
Bazen “bir musibet, bin nasihatten evlâdır”.
ONUN DA
HAKKI…
Oray Eğin de Kılıçdaroğlu’nun halini
merak edenlerden…
“Ne olacak bu Kemal Bey’in hali?” diye soruyor…
*
Aslına bakarsan Oray…
Enis Berberoğlu kararına kadar bitmiş, gitmişti…
429 kilometrelik yürüyüşü tamamladığındaysa…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en meşakkatli ve fakat en demokratik
eylemin sahibi olarak yıldızlaşacak…
*
Ne yazık ki…
Bütün dünyada geçerli olan “vasatın iktidarı” onun da
hakkı…
YİNE
ÇOK “MASUM” BAKIYOR…
Bizim editör arkadaşlarımız diyor
ki:
“Ünlü sunucu Esra Ceyhan'ı gören tanıyamadı...”
*
Yalan yok…
Şaşırdım bu başlığa…
Çünkü…
Esra Ceyhan’ı ilk görüşte tanıdım…
Ve…
Bir değişiklik göremedim…
Yine çok güzel…
Yine çok “masum” bakıyor…
BU
LAFI ÇOK SEVDİM…
Ertuğrul Özkök’ün köşesinden alıntıdır:
“Adalet büyük fotoğrafa değil, vesikalık
fotoğrafa bakar.”
*
Bu lafı çok sevdim…
ÇOK ÜZÜLDÜM
ÇOK…
İlahi Rasim Ozan Kütahyalı…
Çok güldürdün beni…
Allah da seni güldürsün…
*
Neden mi güldürdün?..
Hani diyorsun ya:
“Medyanın hilekâr ve ikiyüzlü doğasını iftarda da gördüm!..”
diye…
İşte ona güldüm…
*
Sonra da…
Bu acı ve yalın gerçeği bu kadar geç görmüş olduğuna üzüldüm…
Çok üzüldüm çok…
DEVLETÇİ OLSA NE YAZAR?..
Ardan Zentürk soruyor:
“Gazeteci 'milli' mi olmalı 'devletçi' mi?..”
*
Sevgili Ardan…
Gazeteci öncelikle “İnsan” ve “Demokrat” olmalı…
*
“İnsan” ve “Demokrat” olamadıktan sonra…
Milli olsa ne yazar?..
Devletçi olsa ne yazar?..
*
Kaldı ki bu ülkede “Milli” olan herkes “devletçi”…
“Devletçi” olan herkes de “Milli”…
BENİMKİSİ…
Hasan Bülent Kahraman soruyor:
“Demokrasinizi nasıl alırdınız?...”
*
Benimkisi insan hakları, hukuk devletli olsun lütfen…
Yanına yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesini koymayı da
unutmayın tabii ki…