Gazetenin
internet sitesinde ise "Erdoğan Türkler için hala, baba figürü mü?"
başlığı tercih edilirken "Türkiye Başbakanı yeniden iktidar
arayışına girişirken, bir zamanlar onu destekleyen liberaller,
neden modern İslamcılardan korkuyorlar" sorusu
yöneltiliyor.
Observer
yazarı Peter Beaumont, yazısına Taraf gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni Ahmet Altan'ın Erdoğan'a yönelik eleştirileriyle başlıyor
ve Altan'ın 'İnsanlar zamanında sizi dürüst ve cesur olduğunuz için
destekledi. Partiniz, Türkiye'yi daha özgür ve daha kalkınmış bir
ülke haline getiriyordu. O dürüst ve cesur hâlinizi özleyeceğiz.
İzlediğiniz politikalar sizi, baskı görenin tarafından
uzaklaştırdıkça, siz de bir gün eski halinizi özleyeceksiniz"
dediğini aktarıyor.
Başbakan
Erdoğan'ın seçimi yeni bir dönem daha kazanmasının beklendiğini
aktaran Beaumont, Erdoğan ile Altan arasında yaşananları ise
"öğretici" olarak değerlendiriyor.
Beaumont,
Türkiye'nin onlarca yıldır olduğundan da fazla önem taşıdığını,
nüfuzunun Ortadoğu'da ABD'yi dahi gölgeleme tehdidi yarattığını,
ancak ülkede dümeni yöneten kişinin karakteri ve hırslarına ilişkin
soruların giderek daha da açığa çıktığı yorumunu
yapıyor.
Yazar,
Türkiye'nin bugün dünyanın 17'inci en büyük ekonomisi olduğunu,
jeopolitik ve kilit önem taşıyan bir enerji boru hattı olması
açısından Avrupa ile doğu arasında bir kavşakta yer aldığına dikkat
çekiyor.
Beaumont,
Erdoğan'ın Türkiye'nin ekonomide canlı ve güvenli bir uluslararası
oyuncuya dönüşmesinde öncülük eden kişi olarak görülse de,
kendisinin ve partisinin gücünü arttırma isteğinin bazı kesimleri
huzursuz ettiğini, Altan'ın yorumlarının da bunu yansıttığını
kaydediyor.
"Erdoğan'ın
destekçilerince bilindiği adıyla 'Tayyip Baba'nın neden o kadar
popüler olduğunu anlamak pek zor değil." diyen yazar şöyle devam
ediyor:
"Erdoğan,
milliyetçilik, popülizm ve halkın yüzde 95'inin Müslüman, ama
devletin laik olduğu Türkiye'de, çoğunluğun kabulünü gören, orta
halli muhafazakar ahlaka dayalı ve akıllıca bir sentez sayesinde
büyük destek kitlesi topladı."
Peter Beaumont,
yazısının bu bölümünde Erdoğan'ın ekonomi, AB üyelik süreci ve
uluslararası politikalarda elde ettiği başarılara dikkat çektikten
sonra, Türkiye'nin bağımsız bir dış politika oluşturduğunu
belirtiyor ve bu politikanın İran'a daha yakın, ama bölgede bir
zamanlar en yakın müttefiki olan İsrail'den uzaklaşan bir yapıda
olduğunu vurguluyor.
Peter Beaumont,
"Bununla beraber Erdoğan'ın bir sorunu varsa, bu, devamlı kendisine
muhalefet eden, kendisini kabadayı gibi gören Kemalist sekülerleri,
daha da soğutması değil. Asıl mesele, bir zamanlar Erdoğan'ı
desteklemiş olsalar da şimdilerde onu alıngan, baskıcı ve giderek
daha da otoriterleşen bir lider olarak gören liberal aydınların
sayısının artmasında yatıyor" diyor.
Yazar,
"Erdoğan'ın izlediği istikamete ilişkin giderek artan telaşı" da
onlarca yıl, siyasete ordu desteğindeki seküler elitin hakim olduğu
bir ülkede, Erdoğan ve partisinin, aynı sekülerlerin gücünü kırmaya
yönelik çabalarıyla" açıklıyor.
Observer yazarı,
yazısının sonunda Erdoğan'ın "Beyoğlu'nun hayatını yaşamasam da
Beyoğlu'nu iyi bilirim" sözlerini hatırlatırken şu yorumu
yapıyor:
"Mesele ise şu:
Art arda üçüncü zaferini kazandıktan sonra, hazır muhalifleri de
çekilme halindeyken, bunu hatırlamaya istekli olacak mı? Veyahut,
eski, sadık sağ kolu Ahmet Altan'ın hayranlık duyduğu "eski
kendisini" mi hatırlayacak?"
BBC
Türkçe