Bir Elif'e dili dönmeyen hödük!..

Mehmet Barlas ile Ahmet Hakan arasındaki polemiğe Murat Bardakçı öyle bir şiirle dahil oldu ki...

GAZETECİLER.COM - Mehmet Barlas ile Ahmet Hakan arasındaki polemikte topa Murat Bardakçı da girdi... Öyle bir şiir yayınladı ki ortalık bir hayli şenlenecek.
İşin için Bardakçı nasıl dahil oldu derseniz, kısaca aktaralım...
Murat Bardakçı, Mehmet Barlas'a bir "kenarın dilberi" sözünün dizeleriyle katkıda bulununca, Ahmet Hakan'ı dellendirdi.
Hakan, dünkü yazısında "Murat Bardakçı gibiler de yancılık yapıp sınıfsal destek babından Barlas'a entelektüel yardım sunarlar" notunu düştü...

MEDRESE KAÇKINI, SOFTA BOZGUNU

Murat Bardakçı, Ahmet Hakan'ın tek cümlelik bu göndermesine uzun bir şiirle karşılık verdi. Şiir öyle böyle değil...
17. asırda yaşayan Kazak Abdal'a ait...
Bardakçı, şiiri vermeden önce Ahmet Hakan'a isim vermeden gönderme yapıyor ve şunları yazıyor;
"Bugünlerde arka sokaktan caddeye taşınabilme hevesiyle yanıp tutuşan ama tek sermayeleri hayallerindeki o caddenin eski sakinlerine sataşmaktan ibaret olanları, tâââ 400 sene öncesinden bakın ne güzel anlatır";

Murat Bardakçı'nın Ahmet Hakan için seçtiği şiir;

"Ormanda büyüyen adam azgını, /Çarşıda pazarda insan beğenmez. / Medrese kaçkını, softa bozgunu, / Selâm vermek için kesân (hiç kimseyi) beğenmez!

 Âlemi ta'neder (herkesi kınar) yanına varsan, / Seni yanıltır bir mesele sorsan, / Bir cim ('c' harfi) çıkmaz eğer karnını yarsan, / Camiye gelir de erkân beğenmez!

İlin kapısında kul kardeş olan, / Burnu sümüklü hem gözü yaş olan, / Bayramdan bayrama bir tıraş olan, / Berbere gelir de dükkân beğenmez!

Dağlarda bayırda gezen bir yörük, / Kim tımarlı sipah (asker) kimi serbölük (kumandan), / Bir elife (alfabenin ilk harfine) dili dönmeyen hödük, / Şehristâna (büyük şehire) gelir, ezan beğenmez!

Yaz olunca yayla yayla göçenler, / Topuz korkusundan şehre kaçanlar, / Meşe yaprağını kıyıp içenler, / Rumeli bohçası duhan (iyi cins Rumeli tütününü) beğenmez!

Bir çubuğu (sigara ağızlığı) vardır gayet küçücek (ufacık), /Zu'm-ı fâsidince (bozuk inancıyla) keyif sürecek. / Kırık çanağı yok ayran içecek, / Kahvede fağfûrî (porselen) fincan beğenmez!

Aslında neslinde giymemiş hâre (renkli kumaş), / İş gelmez elinden gitmez bir kare (çalışmaya), / Sandığı gömleksiz duran mekkâre (düzenbaz), / Bedestene (kumaş çarşısına) gelir, kaftan beğenmez!

Kazak Abdal söyler bu türlü sözü, / Yoğurt ayran ile hallolmuş özü. / Köyden şehre gelen bir köylü kızı, / İnci, yakut ister; mercan beğenmez!"

DEVAMINDA DA ÇAKTI


Murat Bardakçı şiiri verdikten sonra Ahmet Hakan'a yönelik göndermelerine devam ediyor. Bu kez satırları daha ağır... Bardakçı, Ahmet Hakan'ın ona yönelik "yancı" sözünü "ucuz edebsizlik" olarak niteliyor ve Hakan'ı "ne oldum düşkünü" ilan ediyor. Devamındaki satırları da şöyle;

"Ve, şiirde bahsi geçenlerin bir özellikleri daha vardır: Bütün bu yazılıp söylenenlere karşı "Evet doğru ağabey, ben böyleyim, oldu mu? Tamam mı?" derler. Verebilecekleri tek cevap ya bu acz itirafı yahut "Şu amca bana hakaret etti" misâli çığlıklardır ve bu cevaplar karşısında "Diyecek ne kaldı ki?" der ve söz bulmakta maalesef zorlanırsınız.
"Medrese kaçkınları" ile "softa bozgunları"nı anlatan ve cildlere sığmayacak kadar fazla olan şiirin ve fıkranın mevcudiyeti ise, böylelerinin her devirde boygöstermeye çalıştıklarının kanıtıdır.