Beril Dedeoğlu günün yazarı...
Beril Dedeoğlu, ABD'nin YPG'ye yardımları konusunda 'nelerin olması' gerektiğinin yanı sıra “nelerin yapılmamasını” gerektiğini de ima ediyor.
Beril Dedeoğlu bugünkü STAR’da “ABD’nin YPG’ye yardımları”
başlığı altında yayımlanan makalesiyle, bir
dış politika analizinin nasıl yapılacağı dersi veriyor.
Hem siyaset üretenlere…
Hem okurlara…
*
Yazısını:
“ABD, Türkiye’den önce Türkiye ile ‘iyi
geçinecek’ grupları ikna etmek ve bunu da sadece Türkiye’ye karşı
silah kullanmama garantisiyle sınırlamamak durumunda”
diyerek “nelerin olması” gerektiğinin yanı sıra
“nelerin yapılmamasını”
da ima ediyor.
*
Ve…
Günün yazarı seçilmeyi hak
ediyor.
Dedeoğlu’nun yazısının tamamı aşağıda.
ABD’NİN YPG’YE
YARDIMLARI
ABD’nin YPG’ye silah yardımı kararı alması, Türkiye ile ABD’nin
hala ortak çıkar konularında uzlaşmaya varamadıklarının ifadesi
oldu. Ancak belirtmekte yarar var, ABD’den gelen açıklama
yardımların yeni başlayacağı gibi bir izlenim taşıyor. Oysa ortada
yeni bir durum yok. ABD uzunca bir süredir bölgeye silah, mühimmat
sevk ediyor; askeri eğitim veriyor, hatta eğitim birliklerindeki
yemin törenlerine katılıyor.
Anlaşıldığı kadarıyla, yeni olan yapılacak olan yardımın niteliğiyle ilgili.
ABD’ye göre DEAŞ’ın kalesi Rakka alınmadıkça, bu yapının tümüyle çökertilmesi mümkün değil. Rakka’nın alınması için de aralarında YPG’nin de yer aldığı Suriye Demokratik Güçleri’nin daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Bu nedenle eski yardımlara ek olarak ağır silahların da bölgeye gönderilmesine ihtiyaç bulunuyor.
Düz bir mantık içinden bakıldığında, ABD’nin en az maliyetle Suriye’de varlık göstermesinin ve bu arada DEAŞ’ın da etkisiz hale getirilmesinin yolu bu olarak görülebilir. Üstelik ABD bu desteğiyle YPG’nin Rusya etkisine girmesine engel olmuş ve tıpkı Irak’taki gibi ileride üzerinden hareket edebileceği bir tampon pist elde etmiş oluyor. Gayet tabi bu tampon özellikle İran’a karşı tasarlanıyor.
YPG güçlendirilmezse, DEAŞ bitmeyecek mi?
ABD’nin Suriye’de kendi lehine adacıklar oluşturma beklentisi, Irak modelinde bir Suriye oluşumuna işaret ediyor. Ancak ortada bazı sorunlar var. Bunlardan biri, bu mücadelenin DEAŞ’a karşı yapıldığının iddia edilmesi. Irak’ta Kürt bölgesi üzerinden hareket etme olanağından farklı bir durum bu. Irak sorununda ABD önce Türkiye ile birlikte davranmaya razı edilmiş ancak hatırlanacağı gibi “1 Mart tezkeresi” ile Türkiye ortaklığı reddetmiş, ABD de Irak Kürtlerine yönelmişti. Bu arada hedef de Irak’ın Saddam’dan kurtarılması olarak konmuştu.
Suriye’de ise ABD’nin Suriye’yi Esad’dan kurtarmak gibi bir hedefi, en azından şimdilik, bulunmuyor. Amaç DEAŞ’ı yok etmek deniyor; ama bu yapının hala ağır silahlarla yok edilmeyi gerektirecek kadar nasıl askeri kapasitesini koruduğu sorusu sorulmuyor. Herkes hesapta DEAŞ’la mücadele ediyor ama nedense bu yapı tüm dünyaya direnebiliyor; hem de Rakka’dan.
Bugün gelinen aşamada, ABD destek vermez ise DEAŞ bertaraf edilemeyecek şeklinde bir durum söz konusu. Gerçekliği tartışmalı olan bu durumun yaşama geçebilmesi için ise o ağır silahların YPG’ye ulaştırılması şartmış gibi bir hava var.
DEAŞ bitirilirse ne olacak?
ABD ağır silahları YPG’ye nereden ulaştıracak sorusu da, ayrı bir sorun. Washington’da oturup haritaya bakan bir stratejist, muhtemelen parmağını Türkiye sınırının üzerine koyar. Ancak Ankara da aynı sınıra bakıyor; ama gayet tabi başka yanından. ABD, meseleye Suriye’ye “girmek” olarak bakıyor, Türkiye ise “sokmamak”. Dolayısıyla iki ülke arasında epeyce yaklaşım farkı bulunuyor.
Ayrıca, yine Irak sürecinden farklı olarak bu kez Türkiye ABD ile birlikte hareket etmeyi umuyor; ama adeta ABD kendi “1 Mart tezkeresi”ni uyguluyor.
Anlaşmazlığın en önemli nedeni, ABD’nin DEAŞ bertaraf edilirse desteklediği gruplarla daha sonra nasıl bir ilişki kuracağının öngörülememesi.
ABD, nasıl Irak’ta Barzani ile Türkiye yakınlaştıysa Suriye’de de aynısı olsun diyor olabilir. Ancak bu işler kendiliğinden olmuyor. Suriye’de Türkiye’ye dost eli uzatan Kürt gruplar mı var, Türkiye’de terör eylemleri yapmak yerine işbirliği öneren birileri mi bulunuyor? ABD, Türkiye’den önce Türkiye ile “iyi geçinecek” grupları ikna etmek ve bunu da sadece Türkiye’ye karşı silah kullanmama garantisiyle sınırlamamak durumunda.