Berat Albayrak başbakan olacak yalanı ve gazeteci

En ünlü yalancılar, kamuoyunu “bu adam yalan bile söyleyemeyecek kadar geri zekâlı” diye düşündürmeyi başaranlar arasından çıkmıştır…

Dünyanın “En ünlü” yalancıları avcılar ve politikacılar değil, gazeteciler arasından çıktı…

Hatta…

Yüzünü bile görmediği ünlü bir kişiyle söyleşi yapmış gibi yayımlatan gazeteciler gördük…

Meselâ gazeteci Clifford Irving …

Milyarder Howard Hughes’un otobiyografisini yayımlamıştı (Filmi de çekildi: Sahtekâr. Richard gere.)…

Oysa Hughs’un böyle bir biyografiden ne haberi vardı ne de uydurup da yazılması için izin vermişti…

* * *

Ve bilinir ki:

En ünlü yalancılar, kamuoyunu “bu adam yalan bile söyleyemeyecek kadar geri zekâlı” diye düşündürmeyi başaranlar arasından çıkmıştır…

Tıpkı, Türk medyasının en büyük “yalancılarının” da o imajı en kolay verebilenler arasından çıkması gibi…

Köşesinde yayımladığı makalesiyle birisini savcılığa ihbar edenlerin daha sonra savcılığın başlattığı soruşturmayı herkesten önce haber yaptığını hatırlayın…

Benzerini daha birkaç gün önce de yaşamadık mı aynı büyük yalanın?..

* * *

Sözü, son zamanların “En Kuyruklu Yalanı”na getireceğim…

Hangi yalan mı?..

Cumhurbaşkanı, Yıldırım’ı başbakan yaptığına pişman… Onu görevden alıp yerine damadı Berat Albayrak’ı atayacak” yalanı meselâ

Yine meselâ; “Berat Albayrak’ın bakanlar kurulu toplantılarında Başbakan Yıldırım’a karşı saygısız tavırlar takındığı” yalanı…

* * *

Bu yalanlar aynı zamanda, muhalefet partilerine (MHP değil.) oy vermiş kitlelerin fantezilerini, duygularını istismar eden yalanlardır…

Bu yalanlar aynı zamanda, o duyguları istismar ederek “çok okunmak” veya “çok tıklanmak” amacı taşır…

Yani…

Bu yalanlar aynı zamanda bir gazeteci yazarın, hedefine ulaşabilmek için “ahlâksızlık” aracını meşrulaştırmasıdır…

* * *

Peki…

Bir cumhurbaşkanının demokratik bir ülkede:

Seçim sandığından çıkmış…

Yüksek kariyer sahibi…

Deneyimi ve bilgi birikimi başbakanlık yapmaya elverişli olan bir yakınını “başbakan” olarak ataması “suç” mu?..

Bizim yasalarımıza göre suç değil…

Ama…

Başkanlık” sistemine geçilecek olaydı eğer…

Sistemin en temel yasalarından biri başkanın 1, 2 ve 3. dereceye kadar hısım ve akrabasını bakanlar kurulunda görevlendirememesidir…

* * *

Ancak…

Elbette birileri de kalkıp bunun suç olmasa bile “etik” olmayabileceğini iddia edebilir…

O da onun görüşüdür…

Zira “etik/ahlâk” anlayışı görecelidir…

Nikâhsız iki karşı cinsin birlikte olması (Zina.) muhaliflerin geneline göre “ayıp” olmayabilir… Oysa…

Aynı birliktelik iktidar partili seçmenlerin geneline göre “ayıptır” meselâ…

Cumhurbaşkanının yüksek kariyerli akrabalarından (Meselâ oğlu, kız, kardeş v.b.) ya da hısımlarından (Damat, gelin, kayınbirader, baldız v.b.) birini başbakanlığa ataması da iktidar partili kamuoyu tarafından “ahlâklı” kabul edilebilirken, muhalifler tarafından “ayıp” olarak tanımlanabilir…

Dediğim gibi; burada asıl olan atamanın “ayıp” değil “suç” olup olmadığıdır…

* * *

Demek istemem o ki…

Benim itirazım eğer atanacaksa, Berat Albayrak’ın başbakanlığına değil…

Benim itirazım; bir gazetecinin kendisini güvendiği, inandığı için takip eden okurlarını kuyruklu yalanlarla aldatmasına…

Hiç yaşanmamış şeyleri “yaşanmış” gibi anlatmasına…

Meselâ…

Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın bakanlar kurulu toplantılarında Başbakan Yıldırım’a karşı saygısız tavırlar takındığı yalanına itiraz ediyorum…

Cumhurbaşkanı’nın Başbakan Yıldırım için “pişmanım” dediği yalanını yazan gazetecinin bizzat duymuş gibi anlatma palavrasına isyanım…

Yakup MURAT