'Beraber andıçlandık ayrılamayız!'
Kısa biyografilerimizdeki 'Katolik nikâhı' esastır. M. Ali'yle ayrılamayız, çünkü onunla birlikte 'andıçlandık' ikimiz.
Bu duygu dolu satırlar Cengiz Çandar'ın Radikal'deki köşesinden. Çandar, ameliyatının ardından koşa koşa gittiği hastanede Mehmet Ali Birand'ı ziyaret ettiğini okurlarına şöyle aktardı:
Çıktığını öğrendiğimde, onu görmek için hastaneye, odasına koştum. Onu bu kadar iyi ve sağlıklı göreceğimi ve öyle bulacağımı beklemiyordum doğrusu. O da kendisinin öyle olacağını beklemiyormuş. Müthiş bir sevinç kapladı içimi M. Ali'yi öyle görünce.
BİRAND BENİ TELEVİZYONA
BULAŞTIRDI
"Bir izleyici, bir okuyucu alışkanlığı değil, tabii ki. M.
Ali'nin, bizim meslekteki birçoğunun üzerinde olduğu gibi, benim
üzerimde de kalıcı izleri vardır. Televizyona beni bulaştıran odur
örneğin." diyen Çandar, "1983 yılında,
Cezayir'deyken, "yapamam" diye karşı koymama rağmen, uzaktan
kumanda ile beni 32. Gün ile buluşturmuştu ilk kez. Daha sonraları
kendimi 32. Gün için oraya buraya koştururken bulmuştum."
yazdı ve şöyle devam etti:
Aşağılık iftiraların hedefi olduğum, can güvenliğimin
tehlikeye girdiği ve medya duyarsızlığıyla karşılaştığım o 1991
yılında "Çetin Emeç'i koruyamadık, Cengiz Çandar'ı koruyalım" diye
yazma yürekliliğini M. Ali'nin gösterdiğini nasıl unutabilirim.
AYRILAMAYIZ ÇÜNKÜ BERABER
ANDIÇLANDIK
Çandar'ın yazısındaki en önemli bölüm ise elbette Andıç olayı.
"Kısa biyografilerimiz'deki 'Katolik nikâhı' esastır. M.
Ali'yle ayrılamayız, çünkü onunla birlikte 'andıçlandık' ikimiz.
1998 yılında yakın tarihimizin en yüz kızartıcı komplolarından
biri, ikimizin adıyla birlikte anılıyor" diyen Çandar'ın
yazısının tamamını okuyabilirsiniz.