'Beni de al uçağına ey Cumhurbaşkanı!'

Sanırım artık bendenizin uçaklara alınma vakti geldi de geçiyor bile...

ADNAN BERK OKAN

Akrebe demişler ki, "kışın niçin çıkmıyorsun meydana?"..
Akrep iç çekmiş:
"Yazın çıktığımda itibar mı görüyorum ki bir de kışın çıkayım ortaya?"

Yukarıdaki minik fablın ne demek istediğini düşünmeyi bırakın da devam edin lütfen...
Nefis bir tarz tutturdu gidiyor...
Birisine hakaret mi edecek; işin içine biraz hafiflik tozu, biraz şaka esansı, biraz "çevir kazı yanmasın" tuzu atıyor...
Birisi ciddiye alıp itiraz ettiğindeyse, Zagor oluyor birden ve "Hay bin kunduz!" nidası ile itirazcıyı "şakadan anlamaz gafil" ilân ediyor...
Ahmet Hakan'dan söz ediyorum...
Bugünkü yazılarından birinde yine aynı yöntemi kullanıp Cumhurbaşkanı'na sesleniyor:
"Sayın Cumhurbaşkanım ben de sizin gibi tvittırcıyım.. Ben de sizin gibi Pink Floyd dinlerim... Foko'dan (Foucault) bir kaç satır okumuşluğum vardır... Benim de bazı demir leblebilerim Darrida'nın tezgâhından apartmadır... Yani Sayın Cumhurbaşkanım!.. Beni de alın koynunuza, pardon uçağınıza!"..

Ben böyle anladım...
Ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu ricayı(!) ne zaman kırmayacağını merak ediyorum...
Yarın mı?..
Yoksa yarından da yakın mı?..
Yoksa kışı mı bekleyecek?..
Bakın Ahmet Hakan, o uçağı nasıl istiyor?..

Gül, Foucault’cu olmuş, kimselerin haberi yok

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün ABD gezisini izleyen gazetecilere sesleniyorum:
Siz neyi kaçırdığınızın farkında mısınız Allah aşkına...
Koskoca Cumhurbaşkanımız, Columbia Üniversitesi’nde manifesto niteliğinde İngilizce bir nutuk çekiyor...
Konuşmasında...
Postmodernizmin Ramiz Dayı’sı Derrida gibi demir leblebi bir filozoftan alıntılar yapıyor.
(...)
Ama... Fakat... Lakin...
Cumhurbaşkanı’nı takip eden anlı şanlı gazetecilerimizin analizlerinde, haberlerinde, izlenimlerinde, bu renkli ve heyecanlandırıcı hususlardan tek satır bile yok.
Memleketin koskoca Cumhurbaşkanı...
Foucault’cu olmuş, Derrida’cı olmuş, Pink Floyd’çu olmuş.
Yetinmemiş olayları ve olguları resmi raporlardan değil Twitter’dan takip ettiğini söylemiş.
Ama bizim gazetecilerden “tık” yok... 
Hadi Zaman atladı, Türkiye atladı, Yeni Şafak atladı, Radikal atladı...
Peki bizim kılı kırk yarmasıyla tanınan, hiçbir detayı atlamamasıyla nam yapan Sedat Ergin’imize ne oldu?
Sanırım artık bendenizin uçaklara alınma vakti geldi de geçiyor bile...

Ahmet Hakan'ın diğer yazılarını