Ben de Hz. Musa ve Hz. İsa'yı çok seviyorum ama...

Tıpkı benim; “Amentü” gereği Hz. Musa ve Hz. İsa’yı çok seviyor oluşumun beni Musevi ya da Hıristiyan yapmadığı; yapmayacağı gibi…

ADNAN BERK OKAN

 

Ne iktidar amigolarıyla ne de olmayan muhalefeti ayağa kaldırmaya çalışan meslektaşlarımla demokrasinin tarifi konusunda anlaşabiliyoruz…

Çünkü…

Ben “demokrasi halkın kendi kendisini idare etmesidir” diye düşünmüyorum...

Zira bu cümle kulağıma, ilkokul çocuklarına öğretilen saçma sapan bir tarif gibi geliyor…

Dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde geçerli olmayan absürt bir tarif…

 

Peki nedir demokrasi?..

 


Söz bulamıyorum...


Başbakan Erdoğan “Hz. Ali’yi sevmek Alevilikse ben herkesten çok Aleviyim” dedi…

Oysa…

Hz. Ali’yi seviyor olması Başbakan’ı Alevi yapmaz…

Tıpkı benim; “Amentü” gereği Hz. Musa ve Hz. İsa’yı çok seviyor oluşumun beni Musevi ya da Hıristiyan yapmadığı; yapmayacağı gibi…

Alevi olabilmek için, Alevi mezhebinin inançlarını aynen uygulamak, onlar gibi ibadet yapmak şarttır…

Meselâ Alevi inancında kadınların başlarını örtme şartı yoktur…

Meselâ Alevi inancında alkollü içki tüketimi için yasak konmamıştır…

Meselâ Alevi inancında ibadet camide değil cem evinde yapılır…

Meselâ Alevi inancında namaz kılma zorunluluğu yoktur ve Aleviler namaz kılmazlar…

Meselâ Alevilikte tek eşlilik vardır ama boşanma kurumu yoktur…

Ve gibi, gibi, gibi…

Demek istemem o ki; Başbakan’a eğer birileri “Ali’yi seven herkes Alevidir” dediyse, onu diyenler çok büyük yanılgı içinde…

Yok eğer Başbakan’ın kendi fikri ise söyleyecek söz bulamıyorum…
 

Söyleyeyim: Demokrasi; farklı çıkar guruplarının özgür seçimleri “fırsat eşitliği” (“imkân eşitliği” değil) içinde yaparak ülkeyi seçimi kaybedenlerle birlikte yönetme yetkisini aldıkları rejimin adıdır…

Neden “farklı çıkar gurupları”?..

Niçin “seçimi kaybedenlerle birlikte”?..

Zira…

Demokrasilerde halklar; karşılarındaki kitlelerin de çıkarları olduğunu; kendi çıkarlarına saygı duyulmasını beklemek için öncelikle o gurupların çıkarlarına saygı duymaları gerektiğini kabul edebilmeliler…

Zira seçimi kazananlar, seçimi kaybedenlerin haklarından ve taleplerinden vazgeçmek zorunda olmadıklarını bilmeliler…

Bir başka seçimde “kaybeden” olarak muhalefette kalabilecekleri; o gün, “ne ekersen onu biçersin” atasözünün mağduru olmamaları için bilmeliler…

Ve…

Bir de demokrasi, kıskanç değil gıpta etmesini bilen insanların rejimidir…

 

Yürümedi zira…

 

Mısır’da demokrasi neden yürümedi, biliyor musunuz?..

(Bana göre) Yürümedi çünkü Mısır halkı (ve tabii Mursi ile ekibi) da bizim halkımızın eski kuşağı gibi biliyor demokrasiyi…

“Halkın kendi kendini idare etmesi”…

Öyle bilince iktidara gelenler sadece kendi bildiklerini okuyor, seçimi kazanamayanların da çıkarları olduğunu unutuyor…

Muhalefette kalanlar ise iktidar olanların ülkeyi yönetirken kendi ideolojilerini uyguma hakkına (hatta sorumluluğuna) sahip oldukları gerçeğini kabul edemiyor…

Yani…

İktidar olanlar, muhalefette kalanları “yok” sayarken; muhalefete düşenler de iktidar olanları gıpta ile denetleyeceklerine, kıskançlıkla köstekliyorlar…

Sonuç; “iyi saatte olsunlar” gelip havaya birkaç el ateş ederek “oyun bitti!” diyor…

Mısır’da olan da işte budur…

“Oyun bitti”…

Hâsılı…

Kıskançlar için demokrasi bir cehennemdir…

Gıpta edenler için ise cennet…

 

adnanberkokan@gmail.com