Ben bir garip köşe yazarıyım...

Ahmet Hakan Başbakan ile köşe yazarları arasındaki eşitsizliği yazmış bgün. Biri koca Başbakan, biri de gariban köşe yazarı...

GAZETECİLER.COM

Ahmet Hakan bugün Başbakan ile köşe yazarlerı arasındaki polemiğe farklı bir açıdan bakmaya çalışmış. Bir okurunun sorusu üzerine Başbakan ile köşe yazarları arasında eşit bir ilişki bir olmadığını anlatmış.

Ben onu eleştiriyorsam o da beni eleştirsin mi?

BİR okurum demiş ki:

“Siz köşe yazarları Başbakan Erdoğan’ı eleştiriyorsunuz... Bu normal... O da sizi eleştiriyor... Ama buna anormal diyorsunuz... Neden? Böyle olur mu? Nedir bu çifte standart?”

İşte cevabım...
 

* * *


Sevgili okurum...


Ben bir garip köşe yazarıyım...


Koruma ordum yok... Evimin önü polis noktalarıyla falan kuşatılmış değil... Söylediklerimi avuçlarını patlatırcasına alkışlayacak şöyle babalar gibi bir parti grubum yok... Bakanlarım yok... Genel müdürlerim yok... Daire başkanlarım yok... Valiler benim söylediklerimi hiç takmaz... Emrimde polis yok... Emrimde asker yok... Medya patronları benim iki dudağımdan çıkacak bir çift lafa bakmıyor... Kızdım mı birilerinin üzerine gönderebileceğim teftiş heyetlerim yok... Emrimde özel uçağım yok... Kimse bir işaretime bakmıyor... Her devrin adamları bana yalakalık etmek için sırada beklemiyor... Benim hoşuma gidecek manşetleri atan medyam yok... Kalemşorlarım yok...


* * *


Sevgilim okurum...


Ben bir garip köşe yazarıyım...


Korumasız falan gezip dolaşıyorum ortalıkta... En kıytırık şikayet mektupları gerekçesiyle haftanın en az üç gününü adına “saray” dedikleri Bakırköy Adliyesi’nde geçiririm... İnsanoğluyuz, korkmak tabii ki ayıp değil: Sokakta biri arkadan vuracak mı diye ödüm kopar... Bin türlü tezvirata maruz kalırım... İftira atarlar, kalleşlik yaparlar... Tehdit ederler... Her gün bir kıyı kasabasına yerleşip şu vahşi ortamdan kurtulmanın yollarını ararım... Ekmek parası için her gün atraksiyon yapmak zorunda kalırım... Yükselirim dibe çekmeye çalışırlar, dibe düşerim üstüme basarlar... Başbakan bana kaşlarını çattı mıydı, aynı anda bin odak kaşlarını çatar... Ona vururum, bu alınır... Buna vururum, o alınır... Cemaatim yok... Sırtımı dayadığım bir iktidar yok...


* * *


Senin anlayacağın sevgilim okurum...


Benim ile Başbakan arasında “Bir tane sen vur / Bir tane de o vursun” şeklinde formüle edebilecek türden bir eşitlik ilişkisi yok...


Öyleyse o kutsal cümleden hareket ederek sorarım sana:


“İktidar sahibinin önünde el pençe divan duranların memleketinde...


Hiç muktedir olan ile gariban bir olur mu?”