Belma Akçura gazetesi Milliyet'i işte böyle savundu

Can Dündar'ın tutuklanması sonrasında Milliyet'in konuyla ilgili haberlere çok yer vermemesi ile ilgili eleştirileri yanıtladığı yazısında Belma Akçura bakın neler dedi?

Milliyet gazetesi okur temsilcisi Belma Akçura, gazetesinin eski yazarı Can Dündar'ın tutuklanması sonrasında Milliyet'in konuyla ilgili haberlere çok yer vermemesi ile ilgili eleştirileri yanıtladığı yazısında, okuru haklı buldu ama gazetesini savunmak için bakın neler yazdı:

Kostas Vaxevanis...Yunanlı bir gazeteci...

IMF Başkanı Christine Lagarde’nin vergi kaçakçılığını önlemek amacıyla Yunanistan eski bakanlarından, Başbakan danışmanlarına kadar uzanan bir listeyi Yunanlı yetkililere teslim ettiğini ortaya çıkardı.  

İsviçre’deki bankalarda hesap açarak Yunanistan’dan vergi kaçıranların listesinin tamamını Hot Doc Dergisi’nde yayımlamakla kalmadı, iki yıl boyunca listenin neden örtbas edildiğini de sorguladı. 
Söz konusu haberden dolayı 1.5 saat gözaltında kalınca ülkede ‘kıyamet’ koptu... Vaxevanis o sırada basına şu açıklamayı yapıyordu: “Vergi kaçıranları ve listeyi ellerinde bulunduranları tutuklayacak yerde, gerçekleri ve basın özgürlüğünü tutuklamaya çalışıyorlar”  

***
Dünyanın her yerinde gazetecilik mesleği zordur. Türkiye medyasında da durum farklı değil. Hemen her dönemde gazeteciler öldürüldü, yargılandı, tutuklandı, itibarsızlaştırıldı, işsiz kaldı. Bunun son örneği Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanması olayıdır.  

Gelen eleştiriler Milliyet’te dâhil, söz konusu tutuklamalara bazı basın organlarının yeterince yer vermemiş olması üzerine. Okurlardan gelen eleştirilerin, çoğu kez haklılık payı vardır.

Okur; haberlerini yıllarca manşete taşıdığınız bir gazetecinin, tutukluluğuna neden küçük bir haberle yer verdiğinizi sorgulayabilir. Ama bugün tutuklu olarak yargılanan, işten atılan, yüzlerce gazetecinin adlarını, kim olduklarını, hangi gazete çalıştıklarını dahi bilmeyen, medyadaki ayrışmayı giderek derinleştiren bazı köşe yazarlarının Milliyet üzerinden meslektaşlarına yönelttikleri eleştirileri son derece samimiyetsiz ve tehlikeli buluyorum. Kaldı ki Milliyet yazarları bu tutuklamalara köşelerinde yer vermiştir.
Gazetecinin görevi; meslektaşlarımızın üzerine atılan “terör örgütüne yardım, askeri ve siyasi casusluk, devlet sırlarını ifşa etme” gibi iddiaları araştırmak olmalıdır. Bu tutuklamaların haksızlığını ortadan kaldırmanın en iyi yolu budur. Önce yargının takipçisi olmalıyız, yoksa, kamuoyunu arkasına alamayan bir medyanın 
attığı manşetlerin şova dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Çünkü hâlâ gazetecilerin tutuklanmalarına ‘gazetecilik faaliyetlerinin dışında’ birtakım iddialarla meşruluk kazandırılmaya çalışılıyor. Bu da üzerinde durulması gereken, çok daha önemli bir sorunumuza işaret ediyor.