'Belki de hak etmiştir dememiz bekleniyor!'
Bir gün basın emekçilerinin örgütlendiğini; cesaretin, hakikate sadakatin ve mertliğin önemini kavradıklarını da göreceğiz.
Türker, Nuray Mert'in Milliyet'ten gönderilmesinin ardından şöyle yazdı:
"Kim bilir, dememiz bekleniyor. Kim bilir, belki hak etmiştir. Bu sürece girildikten sonra hiçbir gazete yazarının, muhabirinin işten çıkarılması artık şaşırtıcı değil.
Son olarak Nuray Mert'in başına gelenler karşısında ana akım Türk medyası olarak işte başımızı çevirmiş, çok daha önemli şeylerle ilgilenirmiş gibi yapıyoruz. Nuray'ın arkasında kalanların sağır edici suskunluğu ile birlikte her şey doğal akışındaymış gibi geliyor. Rahatlatıcı. Adeta hak yerini buldu duygusu.
Zaten daha Başbakan Efendi meydanlardan istese harekete geçirebileceğini ilan etmiş olduğu seçmenlerine ve tabii patronlara Nuray'ı işaret ettiğinde, biliyorduk bu günün geleceğini. Oldu bitti. Kurtulduk.
Zaten epeyidir televizyon kanallarında da göremiyorduk
kendisini. Pek dobra, pek lafı dolandırmadan konuşuyordu. Kimselere
borcu yoktu besbelli. Oysa strateji uzmanları, eski MİT'çiler,
Nazlı Ilıcak ve genç klonu nemize
yetmiyor.
Hasan Cemal bile çaresizliğini itiraf eden bir yazıyla
boynunu büktü. Milliyet'ten başka hiçbir yazar konuya
bulaşmadı. İşte bu kadar. Kurtuluverdik o cazgır kadından. Ne kadar
kolaymış, değil mi? Başbakan söylememiş miydi?
Memleketin iktidarı, kendine yaraşır işadamlarını da besliyor
elbet. Onlardan da karşılık olarak küçük jestler geliyor.
İtişe kakışa gazeteleri satın alıyorlar. 'Özgür' basına
bekçi olacaklar. Daha büyük ihaleler, daha büyük başkanlıklar için
son derece kârlı bir adım. Masraf ettik ama değdi,
diyecekler. İlk işleri, kendilerine işaret edilenleri
basından silmek.
(...) Bizim takdirimize fazla güvenme
Nuray.
Ama tarihe güven. İnsan hayatı sanıldığı kadar kısa değil. Bugün
seni kirli tırnaklarıyla işaret edenleri, kanlı arena ahalisi gibi
coşkuyla gidişini kutlayanları da, basını şahsi 'bodyguard'ı gibi
kullananları da bir gün yine bu meydanlarda bize demokrasi dersi
verirken göreceğiz mutlaka. Bu kez başka bir güçlünün kirli
koltukaltından ses verecekler bir ihtimal. Ama bir gün basın
emekçilerinin örgütlendiğini; cesaretin, hakikate sadakatin ve
mertliğin önemini kavradıklarını da göreceğiz.
Görmezsek de ne gam! En azından hiçbir zaman sevdiklerini mahcup etmemiş olacaksın. Seni sevenler de seninle hep gurur duyacak."